• slideshow1
  • slideshow1
  • slideshow1
  • slideshow1
  • slideshow1

Ankara Sınav Koçu

Ankara Sınav Koçu
Koçluk
Share on Tumblr

Sınav kaygısı, öğrencinin sınavla ilişkili çoğu gerçekçi olmayan olumsuz beklentilerinin yarattığı yoğun sıkıntı hissidir. Sorumluluk sahibi olan, bir hedefi olan ve bunun gerçekleşmesi için çaba gösteren her öğrencinin, bilgisinin değerlendirildiği bu tip sınavlardan önce kısmen kaygı duyması doğal ve gereklidir.

Sınav kaygısı az miktarda ise kişi üzerinde motivasyon ve performansı arttırıcı etki gösterir. Ancak sınav  kaygısı istenen düzeyin üzerine çıktığında kişinin dikkat, öğrenme, bellek fonksiyonlarını olumsuz etkiler ve başarıyı ve motivasyonu düşürür. Stresin artmasıyla birlikte olumsuz düşünceler öğrencinin zihnini kaplamaya başlar.

Sınav stresi ve kaygı durumda vücutta birtakım hormonal değişiklikler meydana gelmektedir. Bunun sonucu olarak kaygı ve stresin derecesine göre kişide sınavdan günler öncesinde bile kendisini göstermeye başlayan huzursuzluk, sinirlilik, konsantrasyon güçlüğü, uykusuzluk, karın ağrısı, bulantı, kusma, baş dönmesi, titreme, çarpıntı, terleme gibi belirtiler ortaya çıkar. Sınav yaklaştıkça, sınav kaygısı belirtileri daha çok artar ve sıkıntının şiddetine göre kimi zaman öğrencinin sınavı terk etmesine, hatta sınava giremeyecek duruma gelmesine neden olur. Sonuç olarak sınav kaygısı, önlem alınmadığı takdirde akademik olarak çok başarılı olabilecek bir öğrencinin başarısızlığına sebep olabilir.

Çocuğunuzun ders çalışma sırasındaki konsantrasyonunu koruması ve sınavda kaygıdan uzak bir şekilde soruları yanıtlaması, onu diğer öğrencilere göre bir adım daha öne çıkartacaktır.
Günümüzde okul  dersleri, sınavlar, dersaneler ve  özel hocalar arasında mekik dokuyan öğrencilerin velilerine bir diyeceğim var. Tüm enerjinizi ve maddi imkanlarınızı, çocuğunuzun enerjisini ve zamanını bu ek derslere yatırıyorsunuz. Tabiiki niyetiniz çocuğunuzun başarısı için yapabileceğinizin en iyisini yapmak. Peki öğrenciniz günde 16 saat durmaksızın çalışsa dahi, başarılı sonuç için bunun yeterli olmadığını söylesem. Evet! Günümüz öğretmen ve velileri sadece ders çalıştırmaya odaklanarak başarıya götüren diğer etkenleri göz ardı ediyorlar gibi geliyor bana. Peki nedir bu etkenler? Öncelikle öğrenmenin biyolojisine  bir göz atalım.
Sinir dokusunu oluşturan hücrelere nöron denir. Milyarlarca nöron insan vücudunu ağ gibi sararak yönetimi sağlarlar.

Beynin ve omuriliğin dışındaki aksonlar ise genellikle beyne duyu alıcılarından bilgi getiren ya da kaslara, salgı bezlerine ve iç organlara emirler taşıyan kablolar gibidirler.

Dendritler ise çok sayıda kısa uzantıdan oluşurlar ve hücrenin kökleri gibidirler. Dallanmış yapıdaki dendritler, diğer nöronlardan gelen haberlerin alınması ve hücrenin gövdesine iletilmesinde görev alırlar. Diğer bir deyişle dendritler elektrik kabloları gibi hücreye giren sinyalleri iletmekle görevlidirler.

Dendritlerin ucundaki akson terminallerini ise prizlere takılan fişlere benzetebiliriz. Böylece tıpkı prizden fişe elektrik akımının devam etmesi gibi, iki sinir hücresi arasındaki elektrik sinyali de devam eder. Aksonların ucundaki bu bağlantı noktaları diğer hücre üzerindeki alıcıya bağlanır ve hücreler arası bilginin geçişini sağlar.

Bilgi akışı vücutta yukarıdaki şekilde yönetilir. Bir insanda stres seviyesi yükseldikçe  daha fazla stres hormonu (cortizol) salgılanmaya başlar ve bu stres hormonu dendritler ile aksonlar arasındaki bilgi transferini keser. Yani bir çeşit kısa devreye sebep olur.

Bütün bunları anlatmamın sebebi şu; Eğer bir kişinin stres seviyesi yüksek ise o kişi ne kadar uzun süre çalışır ve ne kadar çok şey öğrenirse öğrensin işe yaramaz. Bir çok öğrenciden duyduğum aynı cümleleri paylaşayım: “Bütün yıl deliler gibi çalıştım, bütün denemelerde derece yaptım fakat sınava girdiğimde bütün bildiklerimi unutmuş gibiydim, beynim durdu sanki. “

Evet! Bu bir gerçek. Tüm enerjiyi öğrenciye ders aldırmaya harcıyoruz fakat o büyük gün gelince  GÜM! Bir de çocuğa fatura çıkartıyoruz. “Biz senin için saçımızı süpürge ettik, yemedik, içmedik seni okuttuk, özel hocalara gönderdik.” Eğitim hayatı boyunca ona yaptığınız yatırımın bir kaç saatle sınırlı bir zamanda geri ödemesini bekliyoruz. Sadece bunu bilmek bile çocuk için yeterli bir stres kaynağı.

Bazen tüm bu okul-dershane-aile üçgeni arasındaki koşuşturmada öğrencinin stres seviyesi tavan yapar.  Çocuk kendini odalara kapar ve dünyaya küser, veya öfke ve ağlama krizleri geçirerek kendini yerden yere atar. Işte bu noktada ebeveynler çocuklarına psikolojik destek aldırmak üzere bir uzman arayışına girerler.  Uzmana ilk sordukları soru: Çocuğumun ruh sağlığı iyi mi?

Bana, yani bir öğrenci koçuna başvuran ailelere çoğunlukla söylediğim şu: Çocuğunuz delirmedi, ruh sağlığı yerinde, bu sınav dönemi sırasında bir çok öğrencinin yaşadığı tecrübeler bunlar. Siz yalnız değilsiniz. Bir çok aile bu deneyimi yaşıyor, fakat genelde ebeveynler arasında bir rekabet olduğu için birbirlerinden çocuklarının sorun yaşadığını gizliyorlar.  Aslında sınava hazırlanan tüm öğrencilerin yaşadığı sorunlar bunlar. Peki çözüm? İlaç kullanmak değil elbette.  Maalesef bir yıl boyunca hatta yıllarca düzenli olarak ilaç (anti depresan) kullanan o kadar çok öğrenci var ki!

Halbuki bu öğrencilerin gerçek ihtiyacı uzman bir öğrenci koçu. Öğrenci koçluğu uyguladığı zengin tekniklerle öğrencinin kendini tanıması, potansiyelini  ortaya çıkarması, zaman ve duygu yönetimi ve özgüvenini kazanmasını sağlayarak kısa sürede kendi kanatları ile uçmasını sağlar.  Yıllarca bir uzmana veya ilaçlara bağımlı kalmasına gerek kalmaz, çünkü koçu ile birlikte  uyguladığı teknikleri bir süre sonra içselleştirerek kendi üzerinde rahatlıkla uygulamaya başlar ve sadece sınava değil hayata hazırlık yapar.

Sonuç olarak,  Sınav Koçluğu sanıldığı gibi sadece öğrenciyi sınava hazırlamaz, tüm hayatı  boyunca kullanabileceği çok güzel  tenikler ve bakış açıları sağlar. Bir çok danışanım 40 lı yaşlardan sonra koçlukla tanıtığında bana şöyle söylüyorlar.”Keşke çok daha genç yaşta iken koçluğu tanısaydım, bu kadar vakit kaybetmezdim.” Koçluk insana kendi hayatını yönetme sanatını edindirir. Koçluk yaptığım öğrencilerimin  birbirlerini hiç tanımadıkları ve bir araya gelmedikleri halde  sanki sözleşmişler gibi söyledikleri cümleyi size aktarmak istiyorum: “Buket Hocam, benim bu koçluk sürecinde öğrendiklerimin değeri hiçbir şeyle ölçülemez.” Sadece bunu duymak bile bu mesleği seçmekle en doğru şeyi yaptığımı bana kanıtlıyor.

Ücretsiz ön görüşme yapmak için bizden randevu almanız yeterli olacaktır.

Sınav Koçluğu Eğitimi için ilgili detaylı bilgi için :

İzmir Sınav Koçluğu Eğitimi için 0(232) 422 59 54  yada 0 (535) 667 32 240 (535) 667 32 24 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz veya İzmir Sınav Koçu tıklayabilirsiniz.
 
Denizli  Sınav Koçluğu Eğitimi için  0 (850) -303 - 49 -00 yada  0 (532) 100 11 65  numaralı telefondan ulaşabilirsiniz veya Denizli Sınav Koçu tıklayabilirsiniz.

Antalya  Sınav Koçluğu Eğitimi için 0 242 323 73 150 242 323 73 15 yada  0 (505) 445 15 31 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz veya  Antalya Sınav Koçu  tıklayabilirsiniz.

Muğla Sınav Koçluğu Eğitimi için  0(252) 213 00 98 - 0 (532) 100 11 65(532) 100 11 65  numaralı telefondan ulaşabilirsiniz veya Muğla Sınav Koçu  tıklayabilirsiniz.

Ankara Sınav Koçluğu Eğitimi için   0 (850) -303 - 49 -00 - 0 (532) 100 11 65  numaralı telefondan ulaşabilirsiniz veya Ankara Sınav Koçu  tıklayabilirsiniz.

Sınav Koçluğu Sertifika Programı

Bu makale şu konularla ilgili olabilir : - -
Ankara Sınav Koçu başlıklı  tarafından yazılan yazı 5563 kişi tarafından okundu ve 0 kişi tarafından yorumlandı

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bir Yorum Yazın

  
 
3+2 İşleminin Sonucu