Eğer kafanızdaki şablona uygun hareket ederseniz kendinizi rahat hissedersiniz. Tutumlarımız pozitif veya negatif önyargılarımıza göre şekillenirler. Ve bu güvenli bölgeye doğru hareket eden sibernetik eğilim olağanüstü güçlü olabilir.
Son zamanlarda önyargı psikolojisi alanında öncü olan Prescott Leck birçok araştırma yaptı. O, insan kişiliğini 'fikirler sistemi' olarak algıladı ve bu sistemde fikirlerin hepsi birbirleriyle tutarlıymış gibi görünmek zorundadır. Sistemle uyumlu olmayan fikirler reddedilir, yani onlara inanılmaz. Uyumlu görünen fikirler kabul edilir. Bütün bunların merkezinde kişinin şablonları, önyargıları vardır.
Lecky bir öğretmendi ve binlerce öğrenciyle ilgili deneyimleri vardı. Onun teorisine göre bir çocuk özel bir konuda öğrenme sıkıntısı çekiyorsa bu durum, o çocuğun, o konuyu öğrenmeye kendini uygun görmemesi sonucu ortaya çıkıyordu. Çocuğun algılamasına hitap edilerek konu hakkındaki görüşleri değiştirilebilirdi. Bunun sonucunda olağanüstü başarılar kaydedilebilirdi. Sürekli Latincede başarısız olan bir öğrenci 84 puan aldı. İngilizceye yeteneği
olmadığını söyleyen diğer bir öğrenci ertesi yıl edebiyat ödülü kazandı. İmlası %55 bozuk olan ve birçok konuda başarısız olan bir öğrenci okulun imlası en düzgün olan öğrencisi oldu ve ortalama müfredatın %91'ini başardı.
Bunu aynı zamanda iş ortamında da gözlemleyebiliriz. Yılda 20.000 paund alan bir tezgahtarın durumunu düşünün. O, şirketin satış gücü içerisindeki durumunu bilir ve işini iyi yapar. Komisyon ile yılda 20.000 pound kazanır. Bir malî yılın sonuna doğru zaten 20.000 pounda ulaşmışken bu satış elemanı "tuhaf bir şekilde hastalandı ve iki üç hafta işe gelemedi. Doktoru onda bir hastalık bulgusuna rastlamadı. Sonra gizemli bir şekilde yeni malî yılın başlaması ile o iyileşti ve satışındaki normal konumuna geri döndü. Bu yılın 12. ayı sıralarında her zamanki satış hissesi çok aşağılardaydı. Onun 20.000 pounda ulaşması imkansız gibiydi. Sonra her nasılsa insan üstü bir güç sergiledi ve son ayda 20.000 poundluk hedefe çok yaklaşmış olarak malî yılı tamamladı.
Bu, kişisel 'termostat'ın gücünü göstermekte çok klasik bir örnektir. Yani herhangi bir alanda önyargılarımıza uygun olarak oluşturduğumuz güvenli alan ile. Birçoğu hipnoz altında olan inançlar, gerçek durumları tamamen bastırırlar ve vücudun tüm fonksiyonları bundan etkilenir. Tutum ve davranışlar, kendinizi gördüğünüz seviyeye çekilir: Hak ettiğinizi düşündüğünüz seviyeye veya orada olmanız gerektiğine inandığınız seviyeye. Eğer kişisel 'termostat' seviyenizin altındaysanız çalışmanız artar ve eğer daha da ileri giderseniz verim, kendinizi normal olarak gördüğünüz seviyeye düşer. Önyargıların anlaşılması gerçekten şaşırtıcı sonuçlar verebilir. Bir yılda yüz bin pounda ulaşmak zorunda olduğunu düşünen bir satıcı doğal olarak, sibernetik olarak, sürekli ve genellikle bilinçsiz olarak bu yüksek kişisel ölçüyü tutturmaya çalışır. İhtiyacınız olan tek değişiklik, neye inandığınız, doğal olarak ne yapabileceğinizdir. Teknikler, metodlar hakkında endişelenmenize ve kendinizi başarılı olmak zorunda hissetmenize gerek yoktur. Sadece inanmaya ihtiyacınız olacak. Niçin kendinizi sınırlayarak, mantıksız bir şekilde, yeteneklerinizi ve değerinizi inkar ederek kısa süreli değişikliklere mahkum ediyorsunuz? Genellikle arzu, inat, uyum ve hatta şans olarak tanımladığımız şey gerçekte kendi belirlediğimiz hedeflerimize otomatik bağlanmadır. O bir hayalin, bir amacın gücüdür ve hiç çalışmasak da olacağını sanırız. Bu kişisel mükemmelliğin, her ne yaparsanız başaracağınıza inanmanın getirdiği denge ve uyumun göstergesidir. Profesyonellik, eğitim, disiplin ve irade sizi ancak önyargılarınızın izin verdiği yere kadar götürebilir. Ancak kişisel güvenli bölgenizde bir şeyler yapabilirsiniz. Bunu değiştirmek için önyargılarınızı değiştirmek zorundasınız.
DERLEYEN... (EDİTÖR)
İletişim:
[email protected]