Böyle bir soruya verilecek yanıt "Türkiye'de okuma alışkanlığı var mı?" sorusunu da birlikte getirecektir.
Anadolu merkezli Osmanlı İmparatorluğu, etkisini üç kıtada hissettirdi ve Viyana kapılarına kadar ilerledi. I. Diinya savaşının sonucu olarak topraklarının büyük bir bölümü galip devletler tarafından işgal edildi. Ancak Türkiye, Mustafa Kemal önderliğinde devrimci bir grup ve halkın desteği ile işgalcileri geri çekilmeye zorlayarak "Kurtuluş Savaşın kazandı. Padişah ülkede ayrılmak zorunda kaldı. 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi. Osmanlılardan miras kalan Doğu geleneklerini, Batı uygarlığının idealleri ve uygulamalarıyla değiştirme çabalarına giren Mustafa Kemal, Türk halkını yüzyıllardır süren karanlıktan aydınlığa taşımanın yollarını araştırıyordu."
Türk halkının yaklaşık % 90'ı okuma - yazma bilmiyordu. Topraksızdı, eskimiş ekonomik sosyal geleneklere bağlıydı. Bu gerçekler Atatürk devrimlerinin rotasını çizdi. Atatürk şöyle diyordu.:"Milli eğitim siyasetin temeli, ilk önce genel olarak, cehlin ortadan kaldırılmasıdır." Geçmişte kitaplar, Türk halkının ne eğitimine, ne de günlük yaşamına hiç katkı sağlamamıştır. Padişah ve ulema halkın denetimini ellerinde Jutabilmek için bilginin dağılımına engel olmakta, bilim ve sanatı adeta kendi tekellerinde tutmaktaydılar. I. Dünya Savaşı yaklaşırken Osmanlı İmparatorluğu yetersiz değişim çabalarına karşın, geçmişin kültür, sosyal ve dinsel geleneklerine sıkı sıkıya bağlı kalmayı sürdürüyordu. Islahat ve Tanzimat lermanlarıyla başlayan değişim, eğitim politikalarını fazla etkilememiş, ilk ve orta öğretim sistemlerinde II. Abdülhamit ve ittihatcilerin egemen olduğu dönemlerde bazı atılımlar yapıldıysa da, bu hareketler bu kentlerin çevrelerinden Anadolu'ya yayılamamıştır. Öyle ki bu okullarda bile Türk dilinin Osmanlı Dil Bilgisi, Tarihi ve Coğrafyası lehine de ihmali sürdürülmüştür. Halkın büyük çoğunluğu, okulsuz köylerde yaşamaya, tarımın geleneksel biçimlerini sürdürmeye, zaman zaman savaşlarda hizmet vermeye ve de padişaha bağlılığı ve boyun eğmeyi sürdürdüler.
Yeni alfabe okuma ve yazmada bir eğitim tarihinin ve de bir Türk edebiyatının olmaması, onun yaygın kullanımını önemli bir sorun durumuna getirdi. Yeni alfabe okur - yazarlığın yayılmasını sağlamak için, hükümet eğitimi dinsel eğitimden kendi denetimine geçti. İstanbul'da Eğitim Bakanlığına bağlandığı eski hükümet basımevini genişletti.
Geleneksel Osmanlı Edebiyatı ve yazısı üzerindeki yasak, hükümete yeni bir milliyetçiliğin temelini atacak olan edebi çalışmalar ve okul kitaplarının seçilmiş bir listesini ortaya koyması için mükemmel bir fırsat yarattı Kentlerde ve köylerde yem alfabeyi öğretmek için bir kampanya başlatılırken, bir çevirmenler ordusu, batılı kaynaklardan bir Türk Edebiyatı yapısı sağlamak için çalıştılar. Birçok klasik ve modern eser Türkçe'ye çevrildi ve Milli Eğitim basımevinde ucuza basıldı.
Okuma alışkanlığı ve okuma ile sorunların küçük bir özetinden sonra günümüzde okuma alışkanlığının durumu nedir? Birkaç cümle ile özetleyebiliriz.
1982 yılında yapılan bir araştırmaya göre Türkiye'de kitap okuyanların toplanı nüfusa oranı onbinde sekizdir. Birçok nedenin yanında bu veri de Türkiye de okuma alışkanlığının olmadığını belgelemektedir.
Türkiye, dünyada en az kitap basılan ülkeler arasında yer alıyor.
Türkiye'de bir yıl içinde ders kitapları dışında çeşitli konularda 6031 çeşit kitap yayınlanırken;
Almanya'da ortalama 65.000
İngiltere'de ortalama 48.000
Fransa'da ortalama 39.000
İspanya'da ortalama 31.000
İtalya'da ortalama 17.000
Hindistan'da ortalama 14.000
Brezilya'da ortalama 13.000
Yugoslavya'da ortalama 10.000
çeşit kitap yayınlandığını biliyor musunuz'.'
"Kitapsız büyüyen çocuk, susuz yetişmiş ağaca benzer."
DERLEYEN... (EDİTÖR)
İletişim:
[email protected]