Yaşam düzeylerinin, başlarına gelen olaylar tarafından değil, bu olaylara verdikleri tepkiler sonucu belirlendiğini keşfeden bir grup insan, başlarına ne gelirse gelsin, bunu bir amaç için kullanırlar.
Onlara göre herşey, bir sebep ve bir amaç içindir. Bu şekilde düşünen insanlar, başkalarının başarısızlık veya şanssızlık diye nitelediği birçok şeyi, hayatlarında fark meydana getiren bir fırsat ve avantaj haline çevirmeyi bilirler.
Bu gruba giren insanlar, hastalıklarını dahi amaçları doğrultusunda kullanırlar. Nasıl mı?
Günümüzde "hipnozun babası" olarak adlandırılan Dr. Milton Erickson, işte bu tür insanlardan biridir. Sahip olduğu olağanüstü sezgi ve duyarlılığın yanındaki üstün yeteneklerinin, 15 yaşından beri devam eden sakatlığının sağladığı bir avantaj olduğunu söylemektedir.
Erickson, pozitif tutumuyla çocuk felci gibi bir hastalığı yakıt olarak kullanmayı bilmiş ve bundan azamî ölçüde yararlanmıştır. Hastalığından dolayı sadece gözlerini kımıldatabilen Milton Erickson, insanların hareketlerini takip ederek oyalanmayı hayatının en büyük eğlencesi haline getirmiştir.
Böylece, etrafındaki insanların davranışları ile düşünceleri arasındaki ilişkiyi keşfetmiş ve çoğu zaman insanların hareketleri ile düşünce tarzlarının aynı olmadığını, oysa insanların inandırıcı olmaları için, konuşmaları ile vücut dilleri arasında bir paralellik olması gerektiğini farketmiştir.
Bunun sonucu olarak, bazılarının, inanmadıkları veya doğru olmayan şeyleri söylediklerinde, bunu derhal anlayabilecek bir beceri geliştirmiş, bunun için binlerce uygulama yapmış ve bunları, insanların şifrelerini çözmek için kullanmıştır.
Daha sonra, iyi bir eğitim gören Milton Erickson, hipnozu da öğrenerek, insanları iyileştirmek için kullanmaya başlamıştır.
Terapi seanslarından çıkan hastaları, çok hızlı bir iyileşme
gösterdiklerinden, ünü bütün Amerika'ya yayılmıştır.
Terapi ve hipnoz alanında büyük değişiklikler sağlayan doktorun bu başarısı, birçok kişi tarafından mucize olarak nitelendirilmiş ve herkes onu büyük bir hayranlıkla izlemeye başlamış.
İnsanları şaşırtmayı çok seven Erickson'ın en çok uyguladığı alıştırmalardan biri "gökdelende iğne aramak"tı.
Bir tanıdığından veya bir hastasından herhangi bir gökdelene iğne saklamasını isterdi. Sonra iğneyi saklayan kişinin elini tutup iğneyi aramaya koyulurdu. Erickson, yanındaki kişinin elinde hissettiği en küçük titreşimden, iğneye yakın olup olmadığını anlardı.
Erickson, en fazla 10 dakika içinde, gökdelendeki bu iğneyi bulurdu. Bizim deyimimizle "samanlıkta iğne aramak" onun en sevdiği şeydi.
Burada, özellikle tıp alanında çok ileri giden büyük bilgin İbni Sina'nın psikolojik hastalıklar konusunda uyguladığı şu tedavi metodu ister istemez akla geliyor:
Gürcan hükümdarının bir akrabası hastalanır. İbni Sina'yı çağırırlar. İbni Sina, hastalıktan zayıflamış gencin nabzını tutar, idrarını isteyip görür. Sonra "Bana bütün Gürcan havali ve mahallelerini tanıyan bir adam lazım" der. Bulup getirirler.
İbni Sina, hastanın nabzını tutup adama, "Gürcan'ın mahallelerini say" der. Adam, saymaya başlar. Bir mahallenin ismini duyunca, hastanın nabzında garip bir hareket olur. İbni Sina adama, "Bu mahallenin sokaklarını say" der. Adam saymaya başlar. Bir isme gelince o hareket yine olur. Bunun üzerine İbni Sina, "Şimdi bana, o evde yaşayan insanların hepsinin isimlerini bilen biri lazım" der. O kişi de bulunur ve adam o evdeki kişilerin isimlerini tek tek saymaya başlar.
Bir ismi söyleyince, o hareket yine olur. O zaman büyük bilgin "Tamam" der ve oradakilere dönüp, "Bu genç, falan mahallede, filan sokaktaki filan isimli bir kıza âşıktır. İlacı da ona kavuşmaktır" der. Bu sözleri duyan hasta genç, utancından yorganı başına çeker. Oradakiler de sorunu anlar ve çözerler.
Yeniden Milton Ericson'a dönersek:
Herkes büyük bir hayranlıkla Milton Erickson'ı izlerken iki kişi onu farklı bir şekilde izliyordu. Üretken zekâya sahip bu iki bilgin, NLP'nin kurucuları Richard Bandler ve John Grinder'dan başkası değildi. İki bilgin başbaşa verip Erickson'un sırrını çözmeyi denediler ve bir varsayımla yola çıktılar:
"Eğer o bu sonuca ulaştıysa, aynı yöntemi uygulayarak başka kişiler de bu yeteneği öğrenebilirler."
Ancak, burada anlatılmak istenen, sizin hiç kabiliyetiniz olmayan bir dalda yetenek geliştirmeniz değil, ilgi duyduğunuz ve başarabileceğiniz bir dalda, ulaşmak istediğiniz sonuçları gerçekleştirmiş olan kişilerin yaptığını yaparak aynı sonuçlara ulaşmanızdır.
Bandler ve Grinder, Erickson'la uzun süre birlikte çalıştılar. Onun terapileri sırasında çektiği filmleri incelemeye başladılar. Doktorla karşılıklı görüşmelerden sonra onun metodunu buldular.
Erickson, basit bir görüşme sırasında tüm bedeni uyuşturan klasik hipnoz yerine hafif bir hipnoz uyguluyordu. Ayrıca kullandığı kelimelere ve onların telaffuzlarına çok dikkat ediyordu. Kullandığı kelimeler ve bunları söyleyiş tarzı, hastanını çöküntü durumundan çıkarıp coşku durumuna getiriyordu.
Bandler ve Grinder, Geştalt terapisinin kurucusu olan Pearls ve her türlü aile sorununu çözebilen Virginia Satir’in de metodlarını inceleyerek yeni bir yöntem geliştirdiler.
Öğrendikleri bu yöntemleri üniversite öğrencilerine aynen öğreten ve onların aynı tür hastalara aynı tür metodları uygulayıp aynı neticeleri almasından sonra Richad Bandler ve John Grinder, NLP denilen ilmin temellerini atmış oldular.
Tüm dünyada uygulanmaya başlanan bu teknikler sayesinde, NLP uzmanları bir fobiyi çok kısa bir sürede ortadan kaldırabilmekte, insanların hayatına yeni bir yön vermektedirler.
NLP tekniklerini hayatınıza uygulama fikri size çok cazip gelecektir. Bunu yaparken, beyninizdeki zincirlerden başka kaybedecek hiçbir şeyiniz yok. Kısa sürede birçok insanın hayatını değiştiren bu teknikleri şimdi seminerler vasıtasıyla insanlara aktarıyorum. Bu sayede birçok insanın hayatında büyük değişiklikler oluyor. İlerleyen bölümlerde bunun bazı örneklerini göreceksiniz.
NLP'yi öğrenin ve çevrenizdeki herkese öğretin. Bundan çok yararlanacak ve büyük bir keyif alacaksınız.
DERLEYEN... (EDİTÖR)
İletişim:
[email protected]