Okuma-yazma bilen herkese uygulanılan eğitimde öğrencilerin görsel ve işitsel algılarının geliştirilmesi için çalışmalar yapılıyor. Kimi öğrencilerde özgüven eksikliğinden yaşanan sorunlar, kimilerinde okuma fobisinden kaynaklanan sorunlar çözülerek öğrencilerin; hızlı okuyan, okuduğunu daha iyi anlayan, kendine güvenen ve okumayı seven bireyler olmasına destek sağlanıyor. Birebir verilen eğitimle her öğrencinin öğrenme ve algılama şekli o öğrenciye özel olarak tespit edilerek, yeteneklerine göre eğitim veriliyor. Türkçe sondan eklemeli bir dil olduğu için cümleyi okumaya başladığında son kelimeye gelinceye kadar geçen süre kısaltıldığında yani hızlı okunduğunda çocuğun anlaması artacaktır. Anlamasının artması ile birlikte çocuğun düşünce örgüsünde meydana gelecek yeni açılımlar etkili öğrenmesinin kapılarını aralayacaktır. Okuma hızımızı düşüren, anlamayı azaltan, gözü gereğinden fazla yoran frenlerden biri de kelime kelime okumaktır. Kelime kelime okuduğunuzda g
Okumamızı yavaşlatan en önemli psikolojik etken ise hızlı okursak anlayamayacağımızı zannetmemizdir. Etrafındakilerden sürekli 'tane tane oku' veya 'yüksek sesle oku' direktiflerini alan bir çocuğun bu alışkanlığı zamanla kökleşmiş hale gelir. Süratli okuma teknikleri ise paragraf okumak sütun okumak çapraz okumak gibi çeşitlidir. Bunların içinde anlama bakımından sütun okuma en etkin olanıdır. Bu teknikte 3-4 kelimelik dar bir sütunu okuyorsanız sütunun ortasından bir doğru boyunca gözleri aşağıya doğru kaydırmak yeterlidir. Devamlı bir çalışma sonunda sütunu tamamıyla anladığınızı göreceksiniz. Daha geniş sütunlarda da yine aynı şekilde ancak her satırda kelimeleri birer atlayarak yani 4-5 kelimelik bir satırda ikinci ve dördüncü kelimeleri okuyarak sütunu taramak yeterli olmaktadır. Gözler diğer kelimelerin resimlerini çekecek ve beyne ileteceklerdir. Bilgi çağını yakalamak isteyen insanlar kendini geliştirmeye mecburdur. Her zaman daha iyiyi, daha güzeli
Okumak, yalnızca sözcük ve cümleleri görmek demek değildir. Okumak yazarlarla aktif bir söyleşi şeklinde sürdürülen zihinsel bir süreçtir. Bu anlamda okuyabilmek için görmenin ötesinde zihinsel beceriler gereklidir. Bu zihinsel beceriler de öğrenme yolu ile gerçekleştirilebilir. Görsel algılama düzeyimizi geliştirerek algılama ve anlama düzeyimizi yükseltmeyi amaçlayan farklı bir tekniktir. Hızlı okuma tekniklerinde yavaş okuma alışkanlıklarını terketme teknikleri, gözü hızlı görmeye alıştırma ve ritmik görme, geniş alanı görme teknikleri, şekillerle okuma teknikleri olma üzere dört temel konuda eğitim veriliyor. Hızlı okuma, sessiz olarak yapılmakta ve hiçbir kelime okuma esnasında atlanmamaktadır. Hızlı okuma kurslarında göz ritmi, gözün açısını genişletme, gözü hızlı görmeye alıştırma egzersizleri yapılıyor. Hızlı okuma tekniklerini öğrenmeden önce hızımızı engelleyecek frenleri öğrenmemiz, öncelikle bizi yavaşlatan bu frenlerden kurtulmamız gerekmektedir. Bu f
Okumayı öğrenmeye başladığımızdan beri edindiğimiz ve hemen herkeste bulunduğu için farkına varamadığımız bazı alışkanlıklar nedeni ile okuma hızımız, insanın sahip olduğu kapasiteye göre hayli yavaştır. İnsanlar sadece göz ve beyin arasında olması gereken okuma işleminin arasına bazı lüzumsuz alışkanlıklar katarlar. Kimi duyulacak şekilde (özellikle çocuklar) sesli okur, kiminin okurken dudakları kıpırdar, kimileri ise yazıyı içinden kelime kelime okur. Bütün bu kötü alışkanlıklar okuma süresince ekstra bir güç sarfettirdiğinden okurken çabucak yorulmaya da sebep olurlar. Halbuki okuma sırasında ağız, dil, dudak, damak ve gırtlak gibi organların çalışmalarına hiç gerek yoktur. Yavaş okumamızın birinci nedeni gözümüzün görme alanını iyi kullanmamamız yani okurken her kelimeye tek tek bakmamızdır. Bu şekilde normal bir satın okumak için gözümüzü 8-12 kere hareket ettirmemiz gerekir. Halbuki gözümüzün bir bakışında birden fazla kelimeyi görebildiğimizden aynı uzunluktak
Bir insan hiçbir şey düşünmeden durduğu anda insan beyninden 1dakikalık bir sürede 500 kelimelik bilgi geçişi olur. Kişi okuduğunun tamamını veya tamamına yakın kısmını anlamış olur. Eğer kişi 500 kelime altında okuyorsa beyin bunu 500 kelimeye tamamlamak için kelime ilave eder. Diyelim ki bir kişi 300 kelime okuyor, beyin bunu 500 kelimeye tamamlamak için 200 kelime ilave ediyor ve bizde o kelimelerin peşine takılarak başka şeyler düşünmeye başlıyoruz. O zaman okuduğumuz parçanın tamamını değil, bir kısmını anlıyoruz. Konuyu bir defa daha okuma ihtiyacı hissediyoruz. Vücudumuzun hakimi ve merkezi olan beyin, resimleri algılayarak yorumlar ve daha önceden öğrenilmişse yani kendisinde karşılığı mevcutsa bunu yansıtır. Okuma esnasında da durum böyledir. Özellikle hızlı okuma teknikleri ile kelimeleri tek tek seçip anlamaya çalışmazsınız. Bunun yerine 3-4 kelime grubunun resmini göz aracılığıyla beyine iletirsiniz. Beyin bunu yorumlayarak kelimelerin arasında bulunan en önemli
Mentor kelimesinin kökeni mitolojiden gelmektedir. Odyssey’de belirttiğine göre Ithaca Kralı Ulysses savaşa gitmeden önce oğlu Telemachus’u en yakın arkadaşı Mentor’a emanet eder. Mentor, babasının yokluğunda Telemachus’la ilgilenecektir. Kralın savaştan dönmesi yirmi yıl alır ve Mentor, Prensi kralın yokluğunda en iyi şekilde eğitmiş ve yetiştirmiştir. Bugün mentör kelimesi, kendi deneyimlerinden, bilgi ve birikimimden yola çıkarak öneride bulunan, yol gösteren, ilham veren, öğreten, model olan kişi anlamında kullanılmaktadır. Mentor; aynı kurumun içinde bulunan, o kurum içinde farklı görevlerde çalışıp tecrübe kazanmış olan, astlarına şirket politikası, kurum gereklilikleri, çalışma stratejileri ve kariyerini yönlendirme konularında tavsiyelerde bulunan yol gösterici kimse olarak tanımlanabilinir. Mentorluk, deneyimli ve konusunda uzman bir kişinin (mentor) bilgi ve deneyimini, diğer bir kişiye aktardığı ve ona örnek olduğu öğrenme ve gelişim ilişkisidir
Mutluluğun dışarıda aranmamasını ve eğer içsel huzurunuz varsa mutluluk ve kişisel zenginliğin olduğunu kavramanıza yardımcı olur. Bunlara nasıl sahip olacağınızı, kendi üzerinizde bir keşif yolculuğuna çıkmanıza yardımcı olan profesyonel bir süreçtir. Mutlu yaşam becerisini arttırmaya, içsel kaynaklarınıza ulaşmaya, kaynakları istenildiği biçimde ve süreklilikte kullanmanıza, hayatınızda yapmak isteyip de yapamadığınız çalışmalar ve davranışlar için aksiyon planı yapmanıza ve her şeyden önce sahip olduğunuz değerlerinizin olduğuna ve bunlarla mutlu olmanıza yarayan, bireylere ve kurumlara destek sağlayan özel bir kişisel gelişim süreç programıdır. Amacı danışanın kendi belirlediği hedefe, koçun desteğiyle ulaşması ve sorunlarının üstesinden tek başına gelmeyi öğrenmesidir. Her kişi veya her işletme özgün bir yapıdadır. Bu bakımdan kurulan danışmanlık ilişkisinde çözüm yine kişinin veya işletmenin kendi içerisindedir. Kuruluşlarda tepe yöneticiden en alt kademeye k