Sınavla ilgili olarak, çocuğun değerini sınavdaki başarısıyla eş tutmak, sonuçlarla ilgili olarak korkutmak, tehdit etmek, "Sen hele bir kazanama, o zaman görüşürüz." yada "Kazanamazsan arkadaşlarının yüzüne nasıl bakarsın, aile dostlarımızın hepsine rezil oluruz." gibi ifadeler çocuğun motivasyonunu değil kaygısını arttırır. Çocuk ailesinin ve başkalarının gözünde kendisinin değil, sınavdaki başarısının önemli olduğunu düşünür ve sınava gerçek dışı bir anlam yükler. Bu da kaygısını arttırır. Kaygı, öğrenmenin ve öğrendiğini kullanmanın önündeki en önemli engeldir. Kaygısı artan, sınava olduğundan farklı anlamlar veren öğrenciler için her sınav bir "Kriz" dir. Kendisini ispatlaması gereken, değerli olduğunu herkesin görmesi gereken ve mutlaka kazanılması gereken bir savaş. Bu duygularla sınava hazırlanan genç her bir sınavı, hattâ her bir çalışma testini, kazanılması gereken bir savaş olarak görecek, yapamadığı her bir soruyu kaybedilmiş bir savaş olarak yorumlayacaktır. Bu da umu
Sevinç ve ümit içinde yaşayanlar hayatta en iyi başarıları elde etmişlerdir. Bunlar bu fani hayatın iyilik ve kötülüklerini mertçe karşılamışlar, saadet ve felakete aynı metanetle göğüs germişler, dudaklarında tebessüm eksik olmaksızın ilerlemişlerdir. CHARLES KİNCSLEY
İyimserlik inancın görünen şeklidir. İnanç ve ümit olmadıkça hiçbir şey yapılamaz. HELEN KELLER
Neşeli insanda yaratıcı bir kudret vardır, bunu kötümser insanda bulmak mümkün değildir. İyimser bir mizaç kadar hayatı güzelleştiren, hayatın acılarını gideren, başarı yollarının sarplığını düzlüğe çeviren bir şey yoktur. Sevinçli bir kimse ile kederli bir kimseyi eşit kabiliyette far zedersek birincisinin verim gücü ikincisinden kat kat üstündür. Neşe ruhun güç kaynağıdır. Tasaları, sürtüşmeleri, hoş olmayan hadiseleri yumuşatan bir merhemdir. Neşeli mizaçlı insanın vücut makinası karamsar i
Gülümsediğiniz zaman o da size gülümser, kaşlarınızı çattığınız zaman o da size kaşlarını çatar. Şarkı söylerseniz şen ortamlara çağrılırsınız. Düşünürsen iz düşünenlerin arasına kabul edilirsiniz. Dünyayı severseniz etraftnızda sizi seven insanlar bulacaksınız ve tabiat bütün hazinelerini önünüze serecektir. Tasayı aramak, karşılamak, büyütmek ve geliştirmek sanatını iş edinen insanların sayısı şaşılacak kadar çoktur. Bunlar bu işte daima başarılı olurlar, zira üzüntü arayan kimse onu mutlaka bulur. Zihnini üzüntüye açık bırakması yeterlidir. Anlatılanlara göre, Batı Amerika' da büyük ormanlar tarla haline getirilirken bellerinde tabanca ve bıçak taşıyan muhacir işçiler arkadaşlarıyla sık sık kavgaya tutuşurlarmış. Silahsız göçmenler ise pek nadir çatışırlarmış. Silahlı adamın silaha davranmasına sebep olan bir hadiseri silahsız adam sözle kolayca halledermiş, çünkü silahsız göçmenler çalışırlarken silahlarına değil hoşgörülerine ve şen mizaçlarına güvenerek ç
Kendine Saygı Duymak;Çocuktaki kendine saygı çok küçükken biçimlenmeye başlar ve gün gün oluşmaya devam eder. Kendine saygı yetersizliklerimizi görüp kim olduğumuzu kabullenmekten ve hâlâ kendimizi sevmeyi tercih etmekten kaynaklanır. Çocuktaki özsaygı her başarılı karşılıklı etkileşim deneyiyle, iyi yerine getirilen görevle ve ulaşılan amaçla olduğu kadar, sevilen bir kişinin güzel sözleriyle de gelişir. Özsaygı muazzam başarılara dayanmaz. Kendine saygı çocuğun kendi hayatını düzenleyebildiği ve bunu iyi yapabildiği inancını oluşturan küçük günlük görevlerle sağlanır.
DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:[email protected]
Kaygı Hali;Kaygı halinde temel mantık, "kendimizi nasıl etiketlemişsek öyle kalmalıyız" anlayışı üzerinde kurulmuştur. Buna göre, başarılı ise başarılı; başarısız ise başarısız olarak kalmalıyız. Bunun tersi bir düşünceyi taşımanın imkanı yoktur. Kişiliğimize mutlak bir değer verme gibi yanılgılı bir inanca sahipsek, kaygı dili, bu değeri kazansak da kaybetsek de bizi boyunduruğu altına almış demektir.
Kaygı halindeyseniz "Başarılı bir insan olmaya" çalışır ya da "Başarısız bir insan olduğunuzu" kabullenirsiniz. Bu tür durumların sizde oluşturduğu ruh halleri, kişiliğinizi zedeleyici bir özelliktedir. Öfke, karamsarlık, kötümserlik, başkalarını ya da kendini suçlama, sahip olduğunuz yetenekleri kullanamama gibi kötü sonuçlar kaçınılmazdır bu durumda.
Örneğin, "Başarılı" olduğunu kabul eden, bunun dışındaki değerlendirmelere kesinlikle karşı çıkan bir kişide hata yapma korkusu olacağı için, o kişi başka eylemlere girişemez. Çünkü, "
Kaygının, kendi kendine gerçekleşen içsel konuşmalar şeklinde kendine özgü bir dili vardır. İç konuşmamız, çocukluktan itibaren var olur. Kimi zaman (özellikle çocukluk döneminde) rahatlıkla dışa vurabilsek de, çoğunlukla sessizce sürer. Kendimizle bağlantı kurduğumuz bir iletişim aracı olan dil, bizi mutlu edebildiği gibi, kimi zaman da mutsuzluğumuzun nedeni olur. Sizi mutlu eden bir olayı düşündüğünüzde, vücudunuzda olan biteni bir gözlemleyin. Bir de bunun zıttı bir olay karşısındaki hallerinizi gözleyin.
Farklı duyguların bedendeki etkileri de farklıdır. Önemli olan, duygularınızın, onların bedeniniz üzerindeki etkilerinin farkında olup onları anlamlandırmanızdır: Hangi koşullar altında, neyi nasıl hissettiğinizi. İç konuşmanızı daha bilinçli ve daha istemli bir hale getirerek kaygınızı, son derece yararlı bir duygu hali olan temkin ve tedbirliliğe dönüştürebilirsiniz. Çünkü, kaygının temelinde bir tür sınanma korkusu vardır. Bu sınanmayı
Hedefe odaklanmış bir zihnin karşılaşabileceği engellerden biri ve belki de en önemlisi, kaygıdır. Kaygılı olma hali, yalnızca hedefe doğru gidişte ortaya çıkabilecek bir engel olabileceği gibi, bir alışkanlık ya da bir yaşam biçimi halini de alabilir. "Kronik" olarak tanımlayabileceğimiz kaygı durumu, bir yaşam biçimi halini alarak, "değişmez" olarak nitelendirebileceğiniz yazgınız haline de gelebilir.
Kronikleşmiş kaygının dışında, belli sebeplere dayalı olarak ya da kendi içsel dürtülerinizle -ki bu da bir sebeptir-ortaya çıkan kaygı hali bir ölçüye kadar gereklidir. "Kaygım ne ölçüde?" diye sorduğumuzda, verebileceğimiz cevapları ilk bakışta karmaşık süreçler etrafında analiz etme durumunda kalabiliriz. Bu miktar, kendi üzerimizde yapacağımız gözlemlere bağlı olarak, yine kendimiz tarafından ayarlanabilir. Burada bahsettiğimiz "kendini gözleme" bir tür iç gözlemdir. Kendinin farkındalığı olarak da tanımlayabileceğimiz "kendini gözleme"; içs