Ders, konferans ya da radyo, TV gibi yayın araçlarında yapılan konuşmalardan not alma yoğun bir dikkati gerektirir. Anlatılanların çabucak kavranması ve ana düşüncelerinin saptanarak, buradan yan düşüncelere ulaşılabilmesi için konuşmayı titizlikle dinlemek ve bu dinleme sırasında da gerekli saptamaları yapmak zorunludur. Kısaca, not alma öncesinde ve sırasında dinleme, edilgin değil; etkin olmalı ve yazarken öğrencinin kafasında kimi soru işaretlerine yer kalmamalıdır. Dinlemede dikkat o denli konuya verilmelidir ki; önce konuşulanlar anlaşılmalı, çağrışımlar yapılmalı ve sonra da hükümler vererek sorular sorulmalı ve hepsinden sonra da bir düşünce bütünlüğüne varılmalıdır. Böylece; konuşanın yöntemi, amacı, yeni bir düşüncenin ne zaman ileri sürüldüğü, kolayca ve başka bir uyarıcıya gerek duyulmadan anlaşılabilmelidir. Bundan sonra öğrenilenleri yazma ise, çok uzun bir süre almadan, ders arasında verilen küçük dinlenme aralarından ya da yazma için bırakılan süreler
Okumanın kesintisiz ve anlaşılır olması, okuyanın sözcük bilgisiyle yakından ilişkilidir. Yeterli olmayan sözcük dağarcığı, okumayı ve okunan metnin anlaşılır olmasını güçleştirir. Hızlı okumak için sözcük bilgisini de geliştirmek gerekir. Ders kitapları çoğunlukla öğrenci düzeyine uygun olarak yazılmışlardır. Bu kitaplarda geçen yeni bir sözcüğün anlamı, öğrenci tarafından dikkat edilirse, tümce içindeki kullanılış yerinden çıkartllabilir. Sözcük dağarcığı ne kadar geniş olursa, metin içindeki yeni sözcükleri kavrama da o kadar kolay olur. Okuma sırasında karşılaşılan sözcüğün anlamı tümceden çı-İcanlamıyorsa ya hemen ya da konuyu ana hatlarıyla kavrar kavramaz sözlüğe bakmak gerekir. Bunun için sözlük kullanma alışkanlığı edinilmelidir. Yeni sözcüklerin anlamını öğrenmek kadar, yazım kurallarını gözeterek, sözcükleri anlamlarına uygun olarak doğru okumak ve birbirine benzeyen sözcükleri karıştırmamak da okunanı anlamak için önem taşır. DERLEYEN.
HALKLA İLİŞKİLER KAVRAMI;İster özel ister kamu kuruluşu olsun, her kuruluş, toplumsal bir çevre içinde yer alır; bir yandan çevreyi etkiler, bir yandan da aynı çevreden etkilenir. Halkla ilişkiler; kuruluşun çevresiyle ilişkilerini, çevrenin kuruluş amaçları, işlevleri ve örgütsel davranış üzerindeki etkilerini öğrenmesiyle, kuruluşun çevresini etkilemesiyle ilgili anlayış, davranış ve yöntemleri içeren bir kavramdır. Bu nedenle halkla ilişkiler her kuruluşun, kuruluş yönetiminin çevreyi bilmesi, değerlendirmesi ve çevredeki değişimler karşısında sürekli önlem alması açısından önem taşır. Halkla ilişkiler aynı zamanda kuruluşun amaç, politika ve etkinliklerinin çevreye anlatılması ve benimsetilmesinde önemli bir role sahip bulunmaktadır. Halkla ilişkileri bu iki yönlü özelliği ile kuruluşların çevreleriyle ilişkileri içinde yer alan bir yönetsel işlev olarak kavramak gerekir.
"Halkla ilişkiler nedir?" sorusuna somut yanıt vermek zordur. Tanım
Dikkat, bireyin zihinsel uyanıklık gücünü vurgulamaktadır. Etkili bir öğrenme, dikkatin, çalışılan konuya çekilmiş olmasını öngörür. Bu nedenle, bireyin öğrenme yeterliği üzerinde doğrudan etkili olan değişkenlerden birisi "dikkat'tir. Bu bölümde, zihinsel canlılık ve öğrenme ilişkisi ele alınarak; öğrenmeyi güçleştiren dalgınlık ve dalgınlığa neden olan etmenler ile dikkati toplama yolları incelenmektedir. • Size göre, "dikkat" doğuştan mı, yoksa, sonradan mı kazanılır? Neden? • Çalışırken konu üzerinde dikkatinizi kolayca toplayabiliyor musunuz? • Hangi durumlarda dikkatiniz çabucak dağılıyor? Bunları listelemeye çalışınız. • Çalışırken dikkatiniz dağıldığında, onu yeniden konuya çekmek ve yoğunlaştırmak için neler yapıyorsunuz? Düşününüz. • Hangi tür konuları öğrenme isteği duymuyorsunuz? DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:bilgi@cemalkondu
Dalgınlık, bireyin çevresinde olup bitenleri ayrımsayamayacak kadar düşüncelere dalmış olması ya da dikkatini belirli bir konu üzerinde toplayamaması durumudur.
Dikkatin toplanmasını engelleyen nedenler, dalgınlığa yol açan nedenler olarak düşünülebilirler.
Dalgınlığın başlıca nedenlerini iki grupta ele alabiliriz.
1. Çok önemli olmayan kimi küçük sorunlar sizi rahatsız ediyor ve dikkatinizi konuya vermenizi engelliyor ya da güçleştiriyor olabilir. Sözgelişi bir yere gidilecek, bir arkadaşınızla telefon-laşılacak olunabilir. Bu durumda yapılacak iş, sizi rahatsız eden ve zihninize takılarak dikkatinizi toplamayı güçleştiren sorunları olanaklar ölçüsünde öncelikle çözümleyerek ortadan kaldırmak-
Bunun için, eğ
Dikkati konu üzerinde toplama bir alışkanlık işi olduğuna göre, bu alışkanlığı kazanabilmek için izlenecek belirli yollar vardır. Aşağıda bunlardan başlıcaları ele alınıp incelenmektedir.
Çalışma Amacının Saptanması
Öğrenmek amacı ile yapılan her işin kendine özgü belirli bir "amacı" bulunur. Amaçsız çalışma olmaz. Amaçsız olarak yapılan çalışmada dikkat yoktur. Başka bir anlatımla; baştan savma olarak yapılan her iş, amaçsız olarak yapılmaktadır. Amaç, yapılan işin neden yapıldığını belirler. Öğrenci, "ben bu çalışmayı neden yapacağım", diyerek kendisine sorduğunda, bu soruya vereceği yanıt, o çalışmanın öğrenci için ne amaçla yapıldığını gösterir.
Hiçbir zaman çalışma amacı saptanmadan işe geçilmemelidir. Bilinçli çalışmanın temeli, çalışmanın ne amaçla yapıldığının öğrenci tarafından açık seçik bilinmesini gerektirir.
Öğrencinin kendisini konuya vermesinde, ona karşı merak duymasının ayrı bir önemi vardır. Gerçekte merak, dikkati toplamayı sağlayan itici güçtür. Bir şey ancak merak edildiği oranda öğrenilebilir. Sevdiğimiz bir işe, "kolayca" kendimizi vermemize karşın; sevmediğimiz bir işe, neden kendimizi veremediğimizi hiç düşündünüz mü? Bunun nedeni, merakla ilgilidir. Sevdiğimiz işler her zaman daha çok merak duyduğumuz, ilgimizi çeken işlerdir. Örneği"/ bir romanın sonuna kadar okunmasını sağlayan meraktır. Merak, konuya karşı ilgi uyandırır ve böylece de dikkatin konu üzerinde toplanmasını kolaylaştırır. Konuya karşı içsel bir merak uyandırmak için ne yapılmalıdır? Bunun için türlü yollar denenebilir. Kimi zaman, üzerinde çalışılacak konu yeterince tanınmıyor olabilir. Bu durumda konuyu tanımak amacı ile ön bilgiler toplamak merak için yeterli sayılabilir. Ancak, en etkili yöntem; öğrencinin konuya ilişkin, kendisine sorular sormasıdır. Bu amaçla, okuduğunuz bir metin