Bazı düşünce, fikir ya da duygular bilinçli bir çabayla hatırlanabilir. Bu tür düşünceler bilinçöncesi olarak adlandırılmıştır. Bir olayı bilinçli zihnimizden atmış unutmuş olabiliriz fakat o olaya ilişkin bir kontakt uyaran onu tekrar bilincimize çağırabilir. Bilinçaltı 'derin akıl ' olarakta tanımlanır. Önemli bir nokta; bu derin aklın hayalle gerçeği ayırt edemiyor olmasıdır, rüyalarımızı birer gerçek gibi yaşamamız bunun en bariz göstergesidir. Eğer korku dolu bir rüya görüyorsak beyin adrenalin; keyifli, mutlu bir rüyada seratonin salgılar. Bilinçaltı bizim otomatik, düşünmeden ve istemsizce yaptığımız duygu, algı ve davranışlarımızın kontrol edildiği zihin bölümüdür. Bilinçaltı, insan yapısında buzdağının görünmeyen kısmına benzer. Kişinin davranışları üzerinde oldukça etkili olan zihinde yer etmiş gizli bir sistemdir. Bilinçaltı bilinçli bir halde yapılan sorgulama gibi zihinsel faaliyetlerde bulunamaz. İnsana baskı yapan doğrudan uygulayıcı bir sistemdir. Bilinç
Bireyin duyu organlarıyla algılayamadığı, yalnızca bilinçaltının algılayıp şartsız koşulsuz kalıca hafızaya aktırdığı gizli mesajdır. Bu sayede birey, verilen telkinin içeriğine göre o konu hakkındaki düşünce ve duygularını kontrol edemez. Verilen telkinde geçen her cümle ya da görüntü bireyin tıpkı su içme, yemek için alış veriş yapma gibi, yapılması gereken bir ihtiyaç gibi görülmesine sebep olur. Yani o konu hakkında kişi özgür iradeye sahip olamaz. Bilinçaltı telkini, adından da anlaşılabileceği gibi telkinleri yani herhangi bir konudaki olumlama mesajlarını doğrudan bilinçaltına göndermek için kullanılan beynin mucizevi gücünü bireyin lehine çevirmesini sağlayan bir araçtır. Bilincin algılayamayacağı frekansta oluşturulan olumlama mesajları müziğe entegre edilir ve arzu edilen değişim için uzmanlar tarafından özenle hazırlanmış olması gereken olumlama mesajları bilinç bariyerini saf dışı bırakarak, doğrudan bilinçaltına ulaştırılır. Bilinçaltı Telkinlerin tem
Mutlaka hepimizin hayatında olduğu gibi senin de hayatında kötü giden zamanların olmuştur. Bu zamanlarda her şeyin hep üst üste geldiğini düşündüğün zamanlar da olmuştur. Zaten hep öyle olur. Hayatımızda bir sorun yaşandığı zaman sorunlar hep üst üste gelir. Aslında gerçekte olması gereken bu değildir. Sadece düşünmeyle bilinçaltını etkileyemeyeceğin kaçınılmaz bir gerçektir. Düşüncelerini içselleştirmen ve onlara gerçekten inanman gerekir. Örneğin topluluk karşısında konuşmayı beceremeyen bir insan, bütün denemelerinde başarısız olduğu için artık bilinçaltına sen toplum karşısında konuşamayan bir bireysin, kendini artık böyle kabul ettin, sen busun mesajını fazlasıyla kayıt etmiştir. Bundan kurtulmanın yolunu bazen tek başına bulmak çok zordur. Profesyonel birinden yardım almak gerekir. Bilinçaltı yönetimi ile ilgili kullanılan en basit yöntemlerden biri de subliminal mp3lerdir. Buna bilinçaltına ses ile müdahale etmek diyebiliriz. Subliminal mesajlar bilinçaltım
Subliminal telkinler günümüzde uygulama kolaylığı, pratikliği, ucuzluğu ve kolay ulaşılabilirliği gibi nedenlerle gittikçe daha çok kişinin dinlediği bir sistem olma yolunda ilerlemektedir. Hiç dinlemeyenler merak edip en az bir kere denerken, daha önce dinleyenler ise artık bir çok konuda mp3 telkin dinlemektedirler. Ancak bu kadar kolay olmasına rağmen yine de bazı aksaklıklar yaşanmaktadır. Telkinler gün içinde rahatlıkla birden fazla dinlenebilir. Şöyle ki, bir saatlik spor ile on beş dakikalık bir spor nasıl aynı etkiyi yaratmayacaksa aynı şekilde birden fazla dinlenen subliminaller’de tabiki daha fazla etki edecektir. Eğer birden fazla konuda telkininiz varsa bu telkinleri bir liste yapıp sırayla dinleyebilirsiniz. Genellikle gelen soru; en fazla kaçta dinlemeliyim? Bu konuda iyi haber, beynin bir kapasite sınırı bulunmamaktadır. Telkin dinlerken bu sisteme özellikle inanmanıza gerek yoktur. Mesela, siz tonlarca ağırlığında bir uçağın uçabileceğine ina
Okuma-yazma bilen herkese uygulanılan eğitimde öğrencilerin görsel ve işitsel algılarının geliştirilmesi için çalışmalar yapılıyor. Kimi öğrencilerde özgüven eksikliğinden yaşanan sorunlar, kimilerinde okuma fobisinden kaynaklanan sorunlar çözülerek öğrencilerin; hızlı okuyan, okuduğunu daha iyi anlayan, kendine güvenen ve okumayı seven bireyler olmasına destek sağlanıyor. Birebir verilen eğitimle her öğrencinin öğrenme ve algılama şekli o öğrenciye özel olarak tespit edilerek, yeteneklerine göre eğitim veriliyor. Türkçe sondan eklemeli bir dil olduğu için cümleyi okumaya başladığında son kelimeye gelinceye kadar geçen süre kısaltıldığında yani hızlı okunduğunda çocuğun anlaması artacaktır. Anlamasının artması ile birlikte çocuğun düşünce örgüsünde meydana gelecek yeni açılımlar etkili öğrenmesinin kapılarını aralayacaktır. Okuma hızımızı düşüren, anlamayı azaltan, gözü gereğinden fazla yoran frenlerden biri de kelime kelime okumaktır. Kelime kelime okuduğunuzda g
Okumak, yalnızca sözcük ve cümleleri görmek demek değildir. Okumak yazarlarla aktif bir söyleşi şeklinde sürdürülen zihinsel bir süreçtir. Bu anlamda okuyabilmek için görmenin ötesinde zihinsel beceriler gereklidir. Bu zihinsel beceriler de öğrenme yolu ile gerçekleştirilebilir. Görsel algılama düzeyimizi geliştirerek algılama ve anlama düzeyimizi yükseltmeyi amaçlayan farklı bir tekniktir. Hızlı okuma tekniklerinde yavaş okuma alışkanlıklarını terketme teknikleri, gözü hızlı görmeye alıştırma ve ritmik görme, geniş alanı görme teknikleri, şekillerle okuma teknikleri olma üzere dört temel konuda eğitim veriliyor. Hızlı okuma, sessiz olarak yapılmakta ve hiçbir kelime okuma esnasında atlanmamaktadır. Hızlı okuma kurslarında göz ritmi, gözün açısını genişletme, gözü hızlı görmeye alıştırma egzersizleri yapılıyor. Hızlı okuma tekniklerini öğrenmeden önce hızımızı engelleyecek frenleri öğrenmemiz, öncelikle bizi yavaşlatan bu frenlerden kurtulmamız gerekmektedir. Bu f
Bilinçaltı kişiliğin zihne yansımayan ve gizli kalan kısmıdır. Beyin mekanizmasında belirli ayarlama olmadan bilinçaltı sıradan insanın bilinçli çabalarına rağmen ulaşılmaz kalır. Bilinçaltı devasa potansiyele sahiptir. Bunu modern psikoloji de kabul etmektedir. Günlük yaşamda kullandığımız uyanık bilinç buzdağının sadece görünen kısmıdır. Fakat su altında kalan kısım çok daha büyüktür. Bu sualtı kısım beynin işleyişinde kesinlikle yer almaktadır. Kişi, anne karnına düştüğü andan itibaren her şeyi kaydetmeye başlar... Annenin karnında iken, onun davranış ve duygularını kaydeder. Doğumdan sonra, anne ve babanın kişiye, başkalarına ve karşılaştığı olaylara nasıl davrandığını kaydeder. İleriki yaşamımızda, ilişkilerimizde yaşadıklarımız, bu kayıtlar referans alınarak oluşur. Hayatta kalabilmek için, en yakınımızdakilerin hayatta nasıl kaldıklarını modelleriz. Bu, bilinçli bir davranış değildir, bir güdüdür. Bilinçaltı, iyi niyetlidir. İyiliğimiz için çalışır. Tek amacı, b