Doğru Hedefe Yönelebilmesi İçin Kocanıza Pusula Olun. Bir tarihte iki delikanlı New York şehrinde bir pansiyon odasını paylaşıyorlardı. Bunlardan birisi Missouri mısır tarlalarından gelip New York'ta Amerikan Dramatik Sanatlar Akademisine devam eden hayalperest Dale Carnegie, diğeri ise Massachusetts'li bir köylü çocuğu olan J. F. Whitney idi. Dale'in anlattığına göre: Whitney, bir çiftlikte hayata atılmıştı. Günün birinde büyük bir şirketin müdürü olabilmek onun tek amacı idi. Whitney bu idealinde o kadar samîmi idi ki, şehirde daha sonra bir yazıcı olarak girdiği işe dört elle sarılmıştı. Hatta, şirkette olup bitenleri bir ân evvel kavrayabilmek için yemek saatlerini bile işine verdi. Fakat onun bu yoğun çalışması karşısında ne bir teşekkür etmek, ne de ücretini arttırmak kimsenin aklına gelmedi bile. Yalnız bir gün boş bir yer açılmıştı. İşverenleri bu işi Whitney'e verdiler. Whitney, yazıcılıktan tezgâhtarlığa, daha sonra büro şefliğine ve nihayet ma
Genelde siz bir kişiyi ikna etmeye çalıştığınızda, birden fazla olası eylem seçeneği mevcuttur. Dolayısıyla çoğu vakada, diğer kişiyi ihtiyaç uçurumunu kapatmak için yollar irdelemeye dahil etmeyi isteyeceksiniz. Eğer onlar çözümü yaratmak için yardım ederlerse, sizin tek yanlı bir plan yaratmanız ve çözümünüzü onlara "dayatmanıza" kıyasla bunu yerleştirmeye çok daha fazla kendilerini adayacaklardır. Örneğin, eğer siz bir emlak satış uzmanıysanız, bir ailenin yaşamsal zorunluluklarım karşılayan büyük bir ev bulabilirsiniz. Fakat bu okulların niteliği ya da alışveriş merkezlerine yakınlık açısından onların kriterine uymayabilir. Ya da siz tüm kriterleri karşılayabilirsiniz -okul ve alışveriş yerleri dahil - fakat doğru fiyatı belirleyemezsiniz. Müşterilerinizle işbirliği sayesinde kendi önceliklerini detaylarıyla bildirmelerini bu faktörlerden hangisinin planları için en önemlisi olduğunu söylemelerini sağlayabilirsiniz. Eğer siz fakir bir mahallede yardım için gönüll
Sosyal davranışlar, büyük ölçüde neyin doğru neyin yanlış olduğuna ilişkin ahlaki değerler tarafından tayin edilir. Sosyal kurallar ve ahlaki değerler öğrenme sonucu kazanılmaktadır.
* Freud'un Ahlâk gelişimine yaklaşımı:
Freud'a göre ahlak gelişimi, cinsellik ve saldırganlık olarak belirlenen güdülerle, sosyal engeller, yasaklamalar arasında sağlıklı bir dengenin kurulmasıyla oluşur.
* Piaget ve Kohlberg'in yaklaşımı:
İki bilim adamı da, ahlak gelişimi ile ilgili yargıların bilişsel gelişime paralel olarak geliştiğini öne sürerler.
Piaget, ahlak yargılarının, başkalarına bağımlılık aşamasından, kendine bağımlılık aşamasına doğru geliştiğini öne sürer.
Kohlberg, çocukların ahlaki ikilemleri nasıl yargıladığını incelemiş ve bulgularının ışığında ahlak yargılarının gelişmesine ilişkin bili
Antik Yunan dünyasının ürünü olan felsefe (philosophia) sözcüğünün anlamı bilgi, bilgelik sevgisi (philia: sevgi; sophia: bilgi, bilgelik) olup sözcük Yunancadan Latince ve diğer dillere, Arapçaya oradan da Türkçeye geçmiştir. Yunanlıların "bilgelik sevgisi" ya da "hikmet arayışı" olarak tanımladığı felsefe; insanın soru sorma, sorgulama yapabilme ve akıl yürütme yeteneğine dayalı bir düşünme yetişidir. Filozof (philosophos) da bilgiyi arayan, ona ulaşmak isteyen kişidir. Filozof, hayatın anlamını bulmaya ve bu anlama uygun şekilde yaşamaya çalışır, edindiği bilgileri yetersiz bulup tedirginlik duyar, eleştiri yapar. "Gerçek bilgiyi", hayatı yaşanmaya değer kılacak ilkeleri bulmaya çalışır ama bu bilgi ve ilkeleri sürekli, zaman ve mekân koşulları doğrultusunda sorgulayan değiştirmeye hazırdır, insan yaşamını ilgilendiren her şey hakkında akıl yürütüp bunları felsefi problem konusu yapabilen filozof, apaçık ve doğru olduğunu bildiğimiz ya da böyle olduğuna inandığımız her ş
Dürüst, namuslu ve güvenilir bir insan ol. Siliang, Şaabi ülkesinde yaşayan bir adamdı. O iyi kalpli, dürüst ve namusluydu. Aşırı derecede akıllıydı ve çocukluğundan beri öğrenmekten hoşlanmıştı. Daha 17 yaşındayken, vilayete ait milli servis sınavında birinci oldu. 24 yaşındayken, sultanın sarayında düzenlenen imparatorluğa ait milli servis sınavında birincilik kazandı. Bir devlet lideri olduktan sonra, memleketindeki yaşlı insanları unutmadı. O sıkça kendi maaşıyla memleketindeki çiftçilere yardımlar yaptı. Nerede görev yaparsa yapsın* daima normal kişilerin refahını düşündü ve onlara yardım etti. İnsanlardan yüksek takdir aldı. Birçok mevzuda sadece geniş ve derin bilgiye sahip değildi, aynı zamanda çok yüksek ahlak standartlarına da sahipti. Bunun dışında, kaligrafi ve resim yeteneği de güçlüydü. Birçok kişi onun kaligrafilerini veya resimleri hazine olarak toplamaya çalıştı. Onun etkisi ile oğlu da kaligrafiye ve resme ilgi duydu. Babasından kendisine resim çizm
Kitap okuyanlar öğrendiklerinden ve bundan aldıkları zevkten yararlanırlar. Aynı zamanda beyinlerine egzersiz yaptırmış olurlar. Böylece zamanımızı akıllıca kullandığımız için kendimizi tatmin olmuş hissederiz. Hangisini seçmek isterdiniz, dikkat süresi devamlı azalan biri mi, yoksa dikkat süresi sürekli artan biri mi? Yirmi yıl önce ikinci, üçüncü kalite sayılan değersiz işlere yönelik olmak mı istersiniz, yoksa gelmiş geçmiş en büyük yeteneklerin seviyesinde mi olmayı arzu edersiniz? Bir hikâyeyi on dakika sonra unutan bir insan mı ya da hayat boyu hatırlayan biri mi olmayı seçerdiniz? Hangisi olmak isterdiniz, boş zamanını genellikle televizyon karşısında geçiren biri mi ya da boş zamanını kitap okuyarak geçiren biri mi? Okumak zilini çalıştırır. Okumak, belleğimize ve hayal gücümüze egzersiz yaptırmak, aktif olumlu düşünceye benzer bir mutluluğa katkıda bulunabilir. Düzenli okuyanların günleri okumayanlara göre yüzde 8 oranında daim fazla tatmin olmuş olara
Siz sadece meydanı doldurmak veya bir başkasının filminde arka plandaki karakteri canlandırmak için burada değilsiniz. Şunu düşünün: Siz var olmasaydınız hiçbir şey aynı olmayacaktı. Bulunduğunuz yerler ve konuştuklarınız siz olmadan farklı olacaktı. Hepimiz birleşmiş durumdayız, aramızda bir bağ var ve hepimiz verilen kararlardan, hatta çevremizdekilerin varlığından bile etkileniriz. Philadelphia'dan avukat Peter'i ve köpeği Tucket'i örnek alalım. Tucket çok hastaydı. Omuriliğindeki tümörden dolayı yavaş yavaş felç oluyordu. Peter köpeğini kurtaracak olan bir veteriner bulamamıştı. Yardımı dokunacak birini bulmaktan umudu kesilince çocukları tedavi eden sinir cerrahına başvurdu. Doktor, Tuc-ket'e bakmayı kabul etti ve karşılığında Peter'den çalıştığı çocuk hastanesine bağışta bulunmasını istedi. Jerry hiçbir zaman Peter ile tanışmadı, Tucket'i de görmedi. Jerry patates püresini çok seven mavi gözlü, sarı saçlı bir çocuktu. Henüz beş yaşındaydı ve onun