EFT NEDİR ? Duygular, bir şekilde bedende bozuk bir enerji olarak biriktiği için enerji kanalları tıkanmaktadır. EFT, duyguları boşaltmak için uyguladığımız bir tekniktir. Enerji kanalları olumsuz enerjiden arınınca zihin-beden yeniden düzgün çalışmaya ve işlemeye başlar. Bu açıdan EFT hızlı ve etkin sonuç veren bir tekniktir.
EFT’nin temel amacı iyi hissetmeyi sağlamaktır. İyi hissetmeyi sağlamak, düşünce düzeyinde olmaz. Duyguları hissederek ve boşaltarak olur. Duyguların onaylanması iyileşme yolunda atılmış önemli bir adımdır. Hislerinize saygı gösterin. Onlar size sorunu çözmek için gerekli olanları söyleyecektir.
Bilinçli irademizle değiştiremediğimiz bütün problemlerin arka planında birikmiş duygu yükü vardır ve bu yük enerji sisteminde tıkanmalara yol açar. Bu enerji sistemi üzerinde yapılacak çalışmalar, birikmiş duyguları boşaltmamızı sağlayacağı için, değişimi beraberinde getirir.
EFT uygulama sırasında vücudun enerji dengesi
EFT Nedir? EFT, b,reyin enerji bedeni üzerinde oluşmuş duygusal tıkanıklıkların açılmasında kullanılan hızlı ve etkili bir teknktir. Uygulamaların kökeni, binlerce yıllık akupunktur ve akupresur yöntemlerine kadar dayanır. Bugün çok sayıda psikolog ve tıp doktoru bir takım rahatsızlıkların ortadan kaldırılmasında EFT’den destekleyici olarak yararlanmaktadır. Herhangi bir yan etkisi bulunmayan, güvenli bir tekniktir.
EFT, kolay bir şekilde öğrenilen ve uygulanan, psikoloji, enerji sistemi, teşhis ve tedavi konularında eğitim gerektirmeyen, herkesin rahatlıkla uygulayabileceği bir yöntemdir. EFT, Reiki ya da meditasyon gibi bireyin kendine yardım metodlarından biridir. EFT kesinlikle bir alternatif tıp yöntemi değildir. EFT ile Çalışmak Bedenimizin hayat kaynağı, enerji, kendileri de enerjiden oluşan "meridyen" adı verilen kanallar aracılığıyla beden üzerine yayılır. Enerjinin rahat ve dengeli bir şekilde aktığı zamanl
Her birimiz dünyayı eşsiz biçimde algılarız; sanki gerçek dünyaya ilişkin, kendimizin çizdiği kişisel bir haritaya sahibizdir. Öncelikle, biz insanlar, bireysel olarak, etrafımızdaki görüntüler, (ışık dalgalan), sesler ve diğer duyusal uyarıcılar şeklindeki enerji dalgalarının sadece çok küçük bir kısmına ulaşabiliriz. Yani anlayışımız, bir numuneye ya da gerçek dünya üzerindeki küçük bir duyusal pencereye dayalıdır. Her birimiz, ayrıca geçmiş deneyimlerimiz, bunların sonucunda oluşan tavırlarımız ve inançlarımız açısından da benzersizizdir. Deneyimi, kavrayışlarımız ve inançlarımıza ‘uydurmak’ üzere süzgeçten geçirmeye eğilimliyizdir. Gözlerimiz ve kulaklarımızla algıladıklarımızdan çok, milyonlarca elektro-kimyasal sinaptik beyin bağlantısı, dünyaya ilişkin kişisel haritamızı oluşturan ‘anlayış’ haline gelir. Ama haritalarımızın hiçbiri gerçekliğin ‘ülkesi’ değildir ve olamaz da. Bu yüzden, doğru iletişim, başka insanların algı haritalarını anlamaya çalışmalıdır. Farklılıkl
COĞRAFYA DERSİ; Coğrafyayı sevmeniz gerekir. Önce tanım ve kavramları iyi öğrenin. Konu içindeki kurallara ve hangi durumlarda geçerli olduklarına dikkat edin. Mutlaka atlas kullanın ve bol soru çözün. Konularla günlük olaylar arasında ilişkiler kurun, konuları gözünüzde canlandırmaya çalışın.
DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:[email protected]
Kimya dersinde kuru ezber yapmayın. Mantık ilişkileri kurun. Kimyanın fen bilimlerinin en kolay öğrenilen dersi olduğunu unutmayın. Her konuyu iyice çalışıp bol test ve problem çözerek pekiştirin. DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:[email protected]
Robert Herrick Sonuna dek çaba gösterin ve asla kuşkuya düşmeyin. Hiçbir şey o kadar zor değildir, araştırın yeter. demektedir.
Endişe: Zihinde oluşan ince bir korku akıntısıdır, ne kadar uzun sürerse bıraktığı izler de o kadar derin olur.Endişe ve korku; insanı başarı merdivenlerine tırmanmaktan alıkoyan en önemli unsurlardandır. Korku ve endişe, ölçülü olduğu müddetçe insana zararlı değildir; ama ölçü aşıldığında hayat çekilmez olur. Bizler zihnimizi olumlu ya da olumsuz şekilde kullanabiliriz. Beynin en olumsuz kullanma şekli; korku ve endişe ile yaşamasıdır. Endişe ve
Öğrencilerin birçoğunda ‘Öğrenilmiş çaresizlik’ vardır. Buna şu örneği verebiliriz: Çevresinden, arkadaşlarından devamlı olarak matematik dersinin zor olduğunu duyan öğrenci, bu derse önyargıyla yaklaşır. Girdiği matematik sınavından da zayıf alırsa şunu söylüyor: ‘Ne yaparsam yapayım matematikten başarılı olamayacağım.’ Bundan sonra da matematik sınavlarına hiç çalışmıyor ve hep zayıf alarak bu düşüncesini iyice pekiştiriyor. ‘Öğrenilmiş çaresizlik’ ile ilgili şu hikâye meşhurdur: Köpekbalığını ortadan cam bölme ile ayrılma büyük bir akvaryuma koyarlar. Diğer tarafa da küçük balıklar koyarları Acıkan köpekbalığı, küçük balıkları yemek için her hamle yapışında burnu cama çarpar. Bunu yüzlerce kez yapınca, artık hiç hareket etmez olur. Bu arada camı kaldırırlar, öbür taraftaki balıklar köpekbalığının önü