Yalnızlığımızı paylaşmak amacıyla yaptığımız evlilikler, ne yazık ki bizi daha fazla yalnızlığa sürüklüyor. Evlilik öncesinde hayalini kurduğumuz şekilde yaşayamıyoruz ilişkimizi. İçimizde bulunan sevginin mutlu bir evlilik için yeterli olmadığını anladığımız zaman, pek çok şey için artık geç olduğunu düşünüyoruz. Bu düşünceler de bizi mutsuzluğa itiyor. İlişkinin duygusal boyutundan yaşamsal anlamda ilişkiye geçiş yapmak bizim için çok zor oluyor. Birinin yaşamımızdaki varlığının ne manaya geldiğini, yalnızca birlikte yaşamaya başladığımız zaman anlıyoruz. Bu durum, sürüp giden çatışmaları beraberinde getirmektedir. Evlilik içindeki çatışmaları azaltmanın en önemli yolu evlilikle ilgili mevcut beklentilerimizi gözden geçirmek, karşılaşabileceğimiz olumsuzluklarla ilgili önceden bilgi sahibi olmaktır. Evlilik grup eğitiminde, ilişki algımız ve ilişkiye zarar veren olumsuz davranışları tanımak, anlamak ve bu davranışları değiştirmek temel amaçtır. Grup
Hafıza, geçmiş yaşantıları zihinde saklama ve gereğinde bütünüyle veya parça parça bilinçli olarak hatırlama yeteneğine denir. Bellek, duyu organları yoluyla kazanılan algıları, simgelere dönüştürür ve bunları beynin belirli bölgelerine yerleştirip biriktirir.
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki beynimiz yaklaşık bir milyar sinir hücrelerinden oluşmaktadır. Bu kadar çok nöronun bilgi depolama kapasitesi dünyadaki bilgilerin çok büyük bir kısmını içerebilecek büyüklüktedir. Bilgilerin nöronlara yüklenebilmesi öğrenmedir. Nöronlara yüklenen bu bilgilerin bulundukları yerden çağrılabilmesi ise ''hatırlama'' dediğimiz süreçtir.
a.Duyusal hafıza: Duyu organlarımız ile algıladığımız bir bilgi ilk olarak çok kısa süreli hafıza olarak adlandırılan bu bölümde tutulur. Duyusal hafızanın kapasitesi 20-30 saniye ile sınırlıdır. Duyusal hafıza aralıksız olarak yeni mesajlar alır ve süre sonunda boşaltılır. Duyusal hafıza çok hasastır.
• Güzel ve etkili konuşmak üzere kullanılacak dil malzemesinin doğru seçilmesi ve bunların konuşmaya yardımcı diğer unsurlarla uyumlu bir biçimde kullanılabilmesi sanatına diksiyon denir. Diksiyon kelime anlamı olarak Latincede dictio ve distus sözcüklerinden Fransızcaya diction olarak geçmiş, dilimize de Fransızcıdan söylendiği gibi alınmıştır.
• Diksiyon; konuşma öncesinde alınan nefesle, nefesinizin oluşturduğu seslerle ve bu seslerin artiküle edilerek yani ağzınızda şekillendirilerek oluşturduğu kelimelerle ilgilenir. Ayrıca konuşmanızı süslediğiniz ve daha anlamlı hale getirmek için yaptığınız tonlamalar, vurgular da diksiyonun çalışma alanıdır.
• Diksiyon, konuşulan dilin incelenmesi ve kullanılması ; seslerin, sözcüklerin, vurguların, anlam ve heyecan duraklarının hakkını vererek söyleme.
• Diksiyon, kelime
Diksiyon sanatının öneminin farkında olmayan çok sayıda insan var. Topluluk karşısında söz söylemek zorunda olan bazı kişiler, güçlüklerle hatta başarısızlıklarla karşılaştıkları halde, diksiyona önem verip geliştirme çabası içerisine girmezler. Birçok aktör ve aktristin diksiyon becerileri de acınacak kadar kötü durumdadır. Onlar bu konuda bilgisiz olduklarından dolayı oynadıkları eserin temel fikrini seyirciye duyuramazlar ve işin kolayına kaçarak basitlik içerisine düşerler. Bu şekilde yazarın vermek istediği esas mesajı alt üst ederler. Tarih bilimi bize, Demosşenes ile Çiçeron'un söz sanatının zorluklarını yenebilmek adına ne kadar yoğun bir çaba sarfettiklerini anlatmaktadır. Günümüzdeki hatiplerin hemen hepsi kusurlarına hiç aldırmadan yalnızca bağırıp çağırmak suretiyle etki uyandıracaklarını umuyor, kendilerine bu konuda çok fazla güveniyorlar. Diksiyon eğitimi, mahkemelerde aktif olarak bulunan avukatlar, meclis kürsüs
İnsanlar potansiyel ile doğar. Ancak dünyada bir iyiler ve bir de, daha da iyiler vardır. Yani insan fiziksel olduğu kadar nitelik olarak da gelişebilir. Kişinin herhangi bir alanda sahip olduğu potansiyeli biraz daha öteye taşıması işine kişisel gelişim diyebiliriz. Kişisel gelişimin en temel noktası, kişinin kendini tanımasıdır. Kişinin kendini tanıması, hangi alanlarda ne durumda bulunduğunu belirlemesi ve eksik olduğunu düşündüğü alanlarda kendini geliştirmeye karar vermesi, kişisel gelişim sürecinin başladığı andır. Kişisel gelişimin fonksiyonel esasları düşünce, beyin, bilinç bilinçaltı, dil, arzu, inanç, hayal gücü, amaç, hedef, özgüven, ilişkiler, fizyoloji uyum tavır, tutum, davranış motivasyon değişim alışkanlıklar, olumlu düşünce, dönüşüm değerler… vb ilkelerdir.
Kişisel Gelişimin Faydaları
Kişisel gelişim bireyi çok yönlü geliştirmeyi amaçlar. Çünkü insanı sosyal hayatta etkili, verim
Eğitim Koçunun öğrenci ile çalışamaya başlamasından eğitimin bitmesine kadar geçen süre zarfında verilen özel ders, etüt, ödevler, ders içi aktiviteler, takviyeler, denemeler, soru çözüm teknikleri, sınavlara başvuru, tercih, meslek seçimi ve yönlendirme gibi birçok eğitim içi çalışmanın tamamını içinde barındıran danışmalık sistemine Eğitim Koçluğu denir.
Eğitim Koçluğunun Amacı
Eğitim Koçluğu; akademik yaşamda başarı becerilerini arttırma amacıyla öğrenci ile koç arasında kurulan işbirliğidir.
Öğrencilerin kendilerini tanımalarını, güçlü yanlarını ve yeteneklerini keşfetmelerini, kendilerini yönetmeyi öğrenmelerini sağlamak için profesyonel destek sağlayan danışmanlık hizmetidir. Bu çalışma öğrencilerin yeni bakış açıları geliştirerek kendilerini daha iyiye taşımalarına yardımcı olur. Eğitim Koçu, öğrenciye odaklanarak öğrenci ve aile ile birlikte
Diksiyon, konuşulan dilin incelenmesi ve aktif olarak kullanılması ; seslerin, kelimelerin, vurguların, anlam ve heyecan ile ilgili durakların hakkını vererek söz söyleme sanatı. Diksiyon , sözcük seçimi, söz biçimi, ifade, üslup.
İlk olarak diksiyon, söz söyleme sanatından çok sözcüğün söyleniş biçimi olarak anlaşılmalıdır. Çünkü söz söylemeyi yalnızca sözcüğün iyi söylenmesi üstün bir seviyeye taşıyabilir.
İnsan, doğası gereği sosyal bir varlıktır. Yaşamını devam ettirmesi için diğer insanlarla sürekli olarak iletişim kurmak zorundadır. İnsanlarla etkili iletişim kurabilmek, duygu, düşünce ve isteklerini net bir şekilde ifade etmek için kullanabileceği en önemli araç ise dil’dir. İşte bu konuşma sanatının da dinamiğini oluşturmaktadır. Dilin seslerini doğru bir biçimde telaffuz edebilmek ve sözcükleri doğru tercih ederek yerinde kullanabilmek de ayrı bir sanattır.