Bireyin “Neler yapabilirim” sorusuna birlikte cevap ararken, kişinin yapmaktan hoşlandığı (farkında olduğu veya olmadığı) durumları keşfetme; bir nevi, kişinin tam potansiyelini ortaya çıkarma çalışmasıdır. En çok istediği ile hedeflediği şeyin, gerçekten kendisi için en iyi şey mi olduğunu sorgularken, nerede durduğuna bakmasına; ulaşmak istediği “başarı-kapasite-amaç” dengesini kurmasına destek olur. Hedeflerini netleştirirken öğrencinin kendisine uygun ve heyecan veren hedefler belirlemesini sağlar. Aile-birey-okul üçgeninde, ilişkilerin düzenlenmesine; bireyin gündemi ile ilgilenirken, motivasyonunu, kendisine olan özgüveni ve özsaygısını korumasına ve geliştirmesine destek verir. Tüm bunları çalışırken akademik, sosyal ve kişisel başarısı ile bütünleşmesine yardımcı olur. Bir öğrenciye isterseniz dünyanın en iyi öğretmenlerinden ders aldırın evde kendi başına çalışma yapmadıktan sonra o dersi tam olarak kavrayamazlar ve istenilen başarıya ulaşamazlar. Eğitim koçları
Eğitim koçluğu iyi kötü demeden tüm öğrencilerin kendilerini tanımalarını ve kişisel stratejilerini belirleyebilmelerini sağlamak için profesyonel destek sağlayan bir çeşit danışmanlık hizmetidir. Bize göre kötü öğrenci yoktur, sadece öğrenme yöntemlerini ve nasıl çalışacağını bilmeyen öğrenci vardır. Eğitim koçluğunun amacı, öğrenciye doğru bilgiyi sağlıklı ve eksiksiz biçimde nasıl, nerede, ne şekilde, hangi yöntemle ne kadar zamanda öğrenmesi gerektiğini öğrenmesini sağlamaktır. Öğrencinin birey olarak içinde bulunduğu anda durduğu konum ile gelecekte durmak ya da olmak istediği durum veya konum arasındaki farkı en aza indirmeyi hedeflerken, bireyin hayatını ful potansiyelle yaşamasını sağlamak için erken yaşlarda verilen hizmettir. Bireyin kendine inanmasına, güçlü yönlerini kullanmasına yardımcı olur, başarılı yönlerini hatırlatır. Koçluğun temel işlevlerinden biri olan; strateji oluşturmak, bir eylem planı yaparak, kişinin yol haritasını çıkarmaya erken yaşlarda ba
İnsanlar çevresinde ki kişilere bir şeyler aktarmak için sürekli iletişim kurarlar. Bu iletişimin büyük çoğunluğu sözlü olmaktadır. Anlatmak istediklerimizi bir topluluğa daha etkili ve çabuk şekilde aktarmak için bazı hususlara dikkat etmeli ve bazı ilkeleri göz önünde bulundurmamız gerekmektedir. Beden dili nasıl ortaya çıktı. Yüzyılın başında hepimiz yeni bir bilim dalına tanık olduk. Bu bilim sözel olmayan iletişim biçimleriyle ilgilendi. Sözel olmayan iletişim biçimleriyle uğraşan bilim adamları insanların hareket ve işaretlerini seyrederek yorumlamaya başladı. Aslında her insan, beden dilini kullanır. Etkili konuştuğunuzda daha ilgiyle dinlenir, düşüncelerinizi zorlanmadan aktarabilirsiniz. Sizi dinleyenler ilgiyle takip ederler. Zorlanarak değil, doğal ve akıcı konuşursunuz. Az ve öz konuşarak amaçladığınız sonuca ulaşma becerilerine sahip olursunuz. Hedeflediğiniz kariyer basamaklarını normalden çok daha hızlı çıkarsınız. İç dünyanızı, duygu ve düşünceler
İnsanların birbiriyle anlaşması her şeyin önünde gelir. İletişimin olmadığı bir ortamda insanlar yine anlaşacaklardır fakat bu anlaşma diyalog yoluyla olmayacaktır. Orta yol bulmak ve istediğimiz sonuçları almak istiyorsak her şeyden önce iletişimde bir hedefimiz olmalı ve iletişimde esnek olmalıyız. İstediğimiz sonuçları alana kadar farklı yollar geliştirmeliyiz. Etkili iletişimin ilk basamağı budur. Etkili iletişim becerilerini geliştirmek istiyorsak kendimizi sürekli iletişime açık konumda tutmalıyız. Her zaman yapıcı olmalı ve sonuç odaklı davranışlar sergilemeliyiz. Etkili iletişim; iletişimimizde istediğimiz sonuçlara ulaşmamızdır. İletişimi, emirlerin, bilgilerin, düşüncelerin, açıklamaların ve sorunların bireyden bireye veya gruptan gruba aktarılma ve iletilme süreci olarak tanımlayabiliriz. Kısacası iletişim, bireyler, gruplar ve örgütler arasında ilişki kurmayı amaçlayan bir etkileşim sürecidir. Bir başka ifade ile davranışların açıklanması ve anlaşılmasını s
Göz gördüğü sembolleri beyne gönderir. Beyin bu sembolleri alır, bizim ona daha önce tanıttığımız, kaydettirdiğimiz, yazdırdığımız sembollerle karşılaştırır. Eğer bu semboller önceden beyinde mevcut ise beyin onları tanır, anlamlandırır. Okunmuş olurlar. Gözün gönderdiği semboller beyin tarafından tanınmazsa okunmamış olur. Yani daha önce beyne tanıttığımız sembollerle veya sembol dizinleriyle okuyabiliyoruz. Yaşamımızın yüksek temposunda okumak bazen lüks olarak düşünülebiliyor. Genellikle okumak için ya hiç zaman ayırmıyoruz ya da çok az zaman ayırıyoruz. Bu kadar kısıtlı vaktimizde yavaş okuyarak zaman kaybetme şansımız yok. Etkin ve hızlı okuma teknikleri ile kısa süre içinde çok daha fazla bilgiyi alabilmeliyiz. Birçok insan, daha iyi anlamak için yavaş okuması gerektiğini düşünür. Bu yanlış bir düşüncedir. Aksine, yavaş okumak konsantrasyonu bozarak, anlama oranımızı düşürmektedir. Hızlı okuma ise anlama oranını, konsantrasyonu ve hatırlama oranı
Hızlı okuma; gözümüzün kaslarını eğitmeyi, gözümüzün çevik görmesini, görme alanını genişletmeyi, okurken satırların üstünde serseri gibi dolaşan gözümüze daha etkin bir şekilde ritim kazandırmayı ve bütün bunlar ile görme ile algılama arasında uyum sağlamayı amaçlar. Öğrenim hayatımızda, uğraşı alanlarımızda ve zevk için okumada, okumanın amacı amacı zihnin yetenek ve gücünü, kuvvetli fikir ve düşüncelere karşı kullanmak suretiyle geliştirmektir. Sürekli ve düzenli bir okuma uygulaması ile değişik fikirleri yargılama, bunlar üzerinde kurulmuş mantık ve muhakemeyi tespit etmede yetenekler kazandırmış olacaktır. Dünyaya bakışımızı okumayla genişletiriz, bilgilerimizi tabiattaki güzelliklerin inceliğini, düşünce çabukluğunu okumayla arttırırız. Kültürlü bir insan olmanın en etkili yolu okumaktır. İnsanlar bilgilerinin %80 ini okuyarak elde ederler, bu kadar bilgiyi elde etmekte de zaman kavramı devreye girmektedir; yani bilgiyi minimum sürede elde etmek hızlı okumak
Okumamızı yavaşlatan en önemli psikolojik etken ise hızlı okursak anlayamayacağımızı zannetmemizdir. Etrafındakilerden sürekli 'tane tane oku' veya 'yüksek sesle oku' direktiflerini alan bir çocuğun bu alışkanlığı zamanla kökleşmiş hale gelir. Süratli okuma teknikleri ise paragraf okumak sütun okumak çapraz okumak gibi çeşitlidir. Bunların içinde anlama bakımından sütun okuma en etkin olanıdır. Bu teknikte 3-4 kelimelik dar bir sütunu okuyorsanız sütunun ortasından bir doğru boyunca gözleri aşağıya doğru kaydırmak yeterlidir. Devamlı bir çalışma sonunda sütunu tamamıyla anladığınızı göreceksiniz. Daha geniş sütunlarda da yine aynı şekilde ancak her satırda kelimeleri birer atlayarak yani 4-5 kelimelik bir satırda ikinci ve dördüncü kelimeleri okuyarak sütunu taramak yeterli olmaktadır. Gözler diğer kelimelerin resimlerini çekecek ve beyne ileteceklerdir. Bilgi çağını yakalamak isteyen insanlar kendini geliştirmeye mecburdur. Her zaman daha iyiyi, daha güzeli