Yönetim yerine yönlendirmenin önem kazandığı günümüz işletme anlayışında koçluk sistemi kumanda ve kontrol etmek yerine destekleme ve kolaylaştırma odaklı bir tekniktir.Yönlendirmenin bir liderlik tarzı olarak benimsenmesi ve uygulanması yöneticilerin bazı becerilerle donanması ile mümkün olucaktır.Yöneticilerde koçluk becerilerinin geliştirilmesi ,hem yöneticinin hem astın bilgi ve becerilerine hem de örgütsel ortama bağlıdır.
Yönetsel süreçte koçluk uygulamaları koçluk (coach) görevini yapan yöneticinin çeşitli becerilere sahip olmasını ve onun da koçluk yapılan kisi (coachee) gibi sürekli kendisini geliştirmesini gerektirmektedir. İşletmeler bu ihtiyaca yönelik olarak kendi insan kaynakları departmanlarından ya da
dışarıdan koçluk eğitimi desteği sağlayarak yöneticilerini geliştirmektedirler.
Koçluk Beceriler: • Dinleme Becerileri,
‘En büyük felaket içinde dahi ümidini kaybene. Unutma ki, en lezzetli ilik, en sert kemiğin içinden çıkar.’ Hafız Şunu aklımızdan çıkarmamalıyız: Gecenin en koyu olduğu an, sabaha en yakın olduğu andır. Nasıl ki, bir taşı havaya doğru fırlattığımızda o taşın en yukarı çıktığı yer, geri dönüşün başladığı yerdir. En sıkıştığımız, bunaldığımız yerlerin bir milim, bir saniye sonrası rahatlamaya başlayacağımız yerlerin başlangıç noktaları olmaya adaydırlar. Bundan dolayı ‘Bu yükü kaldıramıyorum, artık pes ediyorum.’ dememeliyiz. ÖSS 2006 EA-1 ve SÖZ-1 Türkiye birincisi başarısının anahtarının ‘Umudunu Kaybetmemek’ olduğunu söyledi. Babası Mehmet Faruk Yılmaz, oğlunun sistemli ders çalıştığını, dinlenirken kitap okuduğunu, anne Zeynep Yılmaz da oğlunun günlerinin, okuldan gelip karnını doyurmak ve biraz dinlendikten sonra derslerine çalışmak olduğunu söyledi. Şampiyon öğrencinin anne ve babası, çocuklarının dereceye gireceğinden emin olduklarını da söylediler.
Memleketin ufuklarını saran ümitsizlik bulutlarını gördükçe, Sadi'nin bir hikâyesini hatırlarım. Çünkü o hikâye tam da bizim acı gerçeklerimizi yansıtıyor. Biz atalarımızın azmini geride bıraktık. Sadi'nin kahramanı ise bize lazım olan hakikati ne güzel anlatır: ‘Vaktiyle beş on kafile birleşip çöl yolculuğuna çıkmıştık. Bütün gün doğru dürüst dinlenmeden aralıksız yol aldık. Nihayet akşam olunca bu uzun yolun durağına geldik. Bir geçitte konaklamak için durduk; develerden yükler indiriliyor, kimisi ateş yakıyor, kimisi yemek telaşıyla bir şeyler hazırlıyordu. Ben de yükümü indirmiş, yere çömelen deveme yaslanıp dinlenmeye durmuştum. Çok geçmedi, karşıdan bize doğru gelen bir adamı fark ettim. Adam tek başınaydı, yaklaştıkça telaş içinde olduğu anlaşılıyordu. Meğer bir kafilede oğluyla birlikte yol alırken, çocuğunun kaybolduğunun farkına varmış. Ve hemen geri dönmüş, gelip geçtiği yollarda evladını aramaya başlamış. - İki gündür çöldeyim, ne kadar kerv