İnsanların birbiriyle anlaşması her şeyin önünde gelir. İletişimin olmadığı bir ortamda insanlar yine anlaşacaklardır fakat bu anlaşma diyalog yoluyla olmayacaktır. Orta yol bulmak ve istediğimiz sonuçları almak istiyorsak her şeyden önce iletişimde bir hedefimiz olmalı ve iletişimde esnek olmalıyız. İstediğimiz sonuçları alana kadar farklı yollar geliştirmeliyiz. Etkili iletişimin ilk basamağı budur. Etkili iletişim becerilerini geliştirmek istiyorsak kendimizi sürekli iletişime açık konumda tutmalıyız. Her zaman yapıcı olmalı ve sonuç odaklı davranışlar sergilemeliyiz. Etkili iletişim; iletişimimizde istediğimiz sonuçlara ulaşmamızdır. İletişimi, emirlerin, bilgilerin, düşüncelerin, açıklamaların ve sorunların bireyden bireye veya gruptan gruba aktarılma ve iletilme süreci olarak tanımlayabiliriz. Kısacası iletişim, bireyler, gruplar ve örgütler arasında ilişki kurmayı amaçlayan bir etkileşim sürecidir. Bir başka ifade ile davranışların açıklanması ve anlaşılmasını s
Türkiye’de de son yıllarda, kişisel gelişim üzerinde yoğun bir şekilde durulduğunu sevinç ve memnuniyetle görmekteyiz. Ülkemizde insanlar, artık, genel başarılar yanında bireysel gelişmelere de önem vermektedirler. En başta gençler olmak üzere, insanımızın kültürel değerlerimiz zemininde, evrensel ölçülerle kendilerini yenileme ve geliştirme gayretleri sevindiricidir. Bireysel mutluluğa ve toplumsal huzura katkıda bulunacak bu tür gayretler, bizi, memnun etmektedir. Çocuklarınızı, güzel konuşan insanların bile, toplum önünde konuşma yaparken kendilerine güvenemeyebilecekleri konusunda ikna edin. Kendine güvenen insanların büyük çoğunluğu "konuşmadan önce düşünür" ve yapacakları herhangi bir konuşmadan önce ellerinden geldiğince çok hazırlık yapar. Bu nedenle çocuklarınızı hazırlık yapmaya ne kadar erken yaşta alıştırırsanız, o kadar iyi olur. İş ve sosyal yaşantısında başarılı olmak ve kendini geliştirmek isteyen herkes Doğru, güzel ve etkin konuşmanın temel kurallarını
Okuma ve anlama hızını artırmak için ne okuduğunuzu bilmeniz çok işinize yarayacaktır. Bir metni okumaya başlamadan önce o metinden ne almak istediğinizi bilirseniz istediğinize daha kısa yoldan ulaşırsınız. Roman okumak, gazetede bir köşe yazısı okumaktan farklıdır. Romanda anlatılan çevreyi tahayyül eder, karakterlerin betimlemesini yaparsanız okuma hızınızdaki artışı gözlemleyebilirsiniz. Beyin geçmişteki bilgiler sayesinde bir kelimenin hepsini göremese bile tamamlama yeteneği ile kelimelerin ne olduğunu anlayabiliyor. Geri dönüşlerinin önüne geçmek için sorular, kalemle takip ederek de okunmasında fayda vardır. Kitap okumayı seviyorsunuz ancak yoğun iş trafiğinde okumaya zaman ayıramıyorsunuz. Okumak için ayırdığınız 10-15 dakikada topu topu 20-25 sayfa okuyorsunuz. Elinize aldığınız bir kitap bazen haftalarca çantanızda, masanızın üstünde duruyor ama bir türlü onu bitiremiyorsunuz. Teorik olarak insan beyninden, bilinçli olarak bir şey düşünmese bile,
Hızlı okuma teknikleri becerisinin günlük hayatta bize birçok yararı mevcuttur. Buna en iyi örnek sınava hazırlanmakta olan öğrencilerdir. Bir öğrenci sürekli ders kitapları okumak ve aynı zamanda birçok kaynaktan sınava hazırlanmak zorundadır. Bunun için kısıtlı zamanı vardır. Aynı zamanda test sorularını hızlı okuyup, hızlı cevaplamak zorunda kalır. Bu kadar kısıtlı olan zamanda bütün bunları sistematik olarak yapabilmesi yavaş okumayla mümkün değildir. Bilginin hızlı üretildiği ve çoğaldığı internet çağında bilgiye sahip olabilme aracı olan gözü ve beyni de bu çağa hazırlamak gerekiyor. Şüphesiz bilgiye ulaşmanın en temel yolu okumaktır. Yaşam boyunca girilen sınavlarda ve iş hayatındaki diğer sınavların hepsi de sizin oluşan bu bilgi havuzundan ne kadarına sahip olduğunuzu ölçmeye çalışıyor. Okuma hızınızı, anlama ve hatırlama oranınızı artırmadıkça oluşan bilgi havuzundan yeteri kadar faydalanamamak gibi bir tehlikeyle karşı karşıyasınız demektir.
Göz gördüğü sembolleri beyne gönderir. Beyin bu sembolleri alır, bizim ona daha önce tanıttığımız, kaydettirdiğimiz, yazdırdığımız sembollerle karşılaştırır. Eğer bu semboller önceden beyinde mevcut ise beyin onları tanır, anlamlandırır. Okunmuş olurlar. Gözün gönderdiği semboller beyin tarafından tanınmazsa okunmamış olur. Yani daha önce beyne tanıttığımız sembollerle veya sembol dizinleriyle okuyabiliyoruz. Yaşamımızın yüksek temposunda okumak bazen lüks olarak düşünülebiliyor. Genellikle okumak için ya hiç zaman ayırmıyoruz ya da çok az zaman ayırıyoruz. Bu kadar kısıtlı vaktimizde yavaş okuyarak zaman kaybetme şansımız yok. Etkin ve hızlı okuma teknikleri ile kısa süre içinde çok daha fazla bilgiyi alabilmeliyiz. Birçok insan, daha iyi anlamak için yavaş okuması gerektiğini düşünür. Bu yanlış bir düşüncedir. Aksine, yavaş okumak konsantrasyonu bozarak, anlama oranımızı düşürmektedir. Hızlı okuma ise anlama oranını, konsantrasyonu ve hatırlama oranı
Hızlı okuma tekniğini kullanarak okuma eyleminde bulunan kişi, dikkat ve konsantrasyonunu yükseltmekle birlikte, anlama kabiliyetini arttırır. Hızlı okuma teknikleri mantığı beyni sadece okuma eylemi ile meşgul etmekten geçer. Beyin çok hızlı düşünen harikulade bir organımızdır ve gözün ileteceği bilgiyi beklemek istemez. Göz doğru kullanıldığında beyin bilgileri kavramakta güçlük çekmeyecektir. Beyin yaramaz bir çocuk gibi sürekli meşgul olacak şeyler arayacak ve etraftaki değişimleri fark edecektir. Oysa okuma eyleminde bulunurken hızlı okuma teknikleri uygulanırsa, daha hızlı okuduğumuz sırada beynimiz başka şeyler düşünmeye fırsat bulamayacak ve sadece okuduğumuz yazıya odaklanacaktır. Gözümüz geniş bir alanı görme yeteneğine sahipken biz okumayı genelde kelime kelime yaparız. Oysa göz bütün bir satırı hatta birkaç satırı birlikte görebilir. Hızlı okuma tekniği bize kelimeleri tek tek değil guruplar halinde okuma becerisini kazandırır. Hızlı okuma tekniği bizi birçok oku
Sözle, bir fikri, bir dâvayı dinleyenlere aşılamak işi çok eskidir İnsanlar, yazıyı bulmadan çok önceleri, sözle bir fikri söylemeyi, inandırmayı uygulamışlardır. Bu bakımdan, yazılı sanat türlerinden önce, sözle bir fikri söyleme türü olan hitabet türü meydana gelmiştir. İlkçağda, toplumlara karşı bu çeşit söz söyleyerek fikir ve düşünce yayma fikri, özellikle Yunan ve Romalılarda yetişen Demosten, Cicero gibi hatipler, söz söyleme sanatının ünlü kişileridir. Hitabet sanatı eğitimi, konuşma sesinin eğitilmesi, ses tekniği becerilerinin geliştirildiği bir derstir. Bu eğitimin amacı, telaffuz organlarını en iyi biçimde kullanılmasını sağlayarak; vücudun ve sesin itilimlerinin doğru çalıştırılması ve yönetilmesini sağlamak; ses tonu, konuşma temposu, ezgisellik, tümce yapısı, sözcük seçimi ve vurgulama temrinleri ile çocuğa konuşmasına doğru ve etkileyici bir anlatım biçimi kazandırmaktır. Halka hitabet birçok biçimde yapılabilir: bir halk konferansında geniş bir di