Not tutma denildiğinde genelde anlaşılan şey, anlatılan ya da okunan konuları olduğu gibi yazıya geçirmektir. Not tutmak, algılanan ve dolayısıyla zihinde yer oluşturan izlenimlerin yazıya kısaca dökülmesi demektir. Zihnin bilgileri hiçbir şekilde olduğu gibi kaydetmediğini bilelim. Zihin, kendine özgü "anlamlandırma" süreçleriyle dış olayları iç olaylarla kaynaştırarak bir bütün oluşturur. Bu özel işlevi nedeniyle zihin, olan bitenlere kendi soyutluğundan anlam vererek, gerek kavramlar, gerek duygusal geçmiş gibi içsel süreçlerle yeni bir bütün yaratmaktadır. Bu yeni bütün, çok karmaşık ve bir o kadar da değişebilme özelliğinde bir yapı gösterir. Böylece, belli bir olaya karşı geliştirmiş olduğumuz içsel ya da dışsal tepki, başka bir zamanda aynı olay karşısında çok farklı bir hal alabilmektedir. Not alırken zihnin bu özelliğini göz önünde bulundurmak çok işinize yarayabilir. Özgüven, burada da karşımıza önemli bir koşul olarak çıkıyor. Öğrenciler genelde düşük özgüven neden
Ders, herkesin karşısına çıkan bir eylem sürecidir. "Ders çalışacağım", "Derse iyi çalışmadım", "Derse geç kaldım", "Dersine çalıştın mı?" gibi ifadeler ne kadar da hayatımızın içindedir. "Ders" denen eylem sürecine bakış açısı herkeste farklı olabilir. Kimimiz hoşlanır bu sözü duyduğunda, kimimiz nefret ölçüsünde tepki gösterir. Kimimizde de bu, dersine göre değişkenlik gösterir. Dersler, derslerin içinde geçen konular, o konuların temelini oluşturan ana fikirler ve formüller.. Bunlar, genelde geçmişte yaşamış, "büyük" dediğimiz düşünürlerin çabaları ve ispatlamalarıdır aslında. Dikkat ettiğimizde her formülün, her fikrin özünde "mantıksal bir temel" olduğunun farkına varabiliriz. Yani, "mantıklı" ve "ispata dayanan" her fikir karşımıza semboller (sayı ve kelimeler) çerçevesinde oluşmuş bir ders olarak çıkmaktadır. Dersin oluşumu, düzenlenişi, konu ayrımları Milli Eğitim anlayışına göre şekillenmiştir. Bir konu, bizim için çok basit ve anlaşılır olabileceği gibi, özverili bi
Araştırmalar, dinlemenin konuşmaktan daha zor olduğunu göstermekte. İnsanların neden dinlemekten çok konuşmak için gayret ettiklerine dikkat edin. Dinleme, beş duyu organımız içinde en fazla çalışanıdır. Bu sayede elde ettiğimiz çevresel veriler, kişilik olarak gelişim sürecinde en etkin faktörlerdir. Bunun yanında gözleme dayalı "girdileri" de unutmamak gerekir. Öğrenme, beş duyumuzu birden işin içine kattığımız oranda hızlanacaktır kuşkusuz. Örneğin, dinleyerek elde ettiğimiz bir bilginin konuşarak aktarılması, sadece dinleyerek elde edilmesine kıyasla daha etkili olur. Ne kadar hayata dönük öğrenirsek bilgi dağarcığımız da o kadar zenginleşecektir. "Hayata dönük" demek, bilgiyi beş duyumuzla kullanabilmek, bir bakıma zihnimizde işlemek demektir. İşlemediğimiz bilginin ezber bilgiden hiçbir farkı olmaz. Dinlemeyi başlangıçta zor bulmamız bahane haline gelmemelidir. Dinleme ve öğrenme bütün bir ömre eşlik eder. Ders dinlemede kullanabileceğimiz en etkili reçete, aktif k
Yaşamlarımızdaki ani ve bazen korkutucu değişiklerle başa çıkmanın tek yolu içsel huzurdur. Kişisel gelişim de aslında buna denk düşer; eğer hayatın ve olayların karşımıza çıkardığı sorunlarla baş edebilmeyi istiyorsak, onu sesine kulak vermekten başka çaremiz yoktur. Kişisel gelişim yolculuğu, bir yandan esnek kalmamızı sağlarken diğer yandan koşullarımızın idaresini ele almamıza yardımcı olabilir. Ama ruhsal hareketlerden terapiye, şifa uygulamalarına inziva yerlerine ve gelişim merkezlerine varana dek o kadar çok seçenek var ki, bu yolculuğa nereden başlayacağız? Kişisel Gelişim Eğitimleri aradığınız yanıtları bulmanıza yardımcı olacaktır.
Kişisel Gelişim Eğitimleri ile ilgili detaylı bilgi için 232 422 59 54 numaralı telefondan veya burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Yönetici ile liderin farklı insanlar olduğu zaman zaman vurgulanıyor. Hepimiz "yönetici verilen görevi yapar, lider yönlendirir" "Yönetici gördüğü kabiliyet ile çalışır, lider kabiliyetleri uyandırır" türünden ifadelerle karşılaşıyoruz. Bu konuda kısa yoldan şunu söyleyeceğiz: Diğerlerini motive etmek zorunda olan herkes liderlik özelliği taşımalıdır.
Hepimiz küçülen dünyada birleşen dev girişimleri, ekonomi ile siyasetin iç içe olduğunu; meselâ Amerikan dış ticaretinin nerdeyse Beyaz Saray'dan yönetildiğini, şartların gittikçe ağırlaştığını, serbest piyasa ekonomilerinin dünkü demir perde ülkelerinde bile tutunduğunu, gümrüklerin ardına kadar açık olduğunu, rekabetin son derece yoğunlaştığını, ileri derecede teknoloji üretimi ve ithali ile makineleşmenin-modernizasyonun had safhada bulunduğunu, bütün dünyanın kaliteli insan peşine düştüğünü ve benzerî gelişmeleri görüyoruz. Bu tablo karşısında yöneticilider ayrımı fiilen ortadan kalkmaktadır.
Yönetici Nasıl Olmalıdır? Sorusuna Çerçeve Cevaplar
1) Moral ihtiyaçların tatminine büyük önem verir. Kendilerini iyi hisseden insanlar iyi şeyler yapabilirler.
2) Ne kadar küçük olursa olsun her olumlu katkıyı değerlendirir. Her olumsuz katkıya dikkat eder.
3) En ilgisiz göründüğü bir anda bile bütün ayrıntılar kontrolü altındadır. Ayrıntıların sonuçları nasıl etkilediğinin örneklerini defalarca yaşamıştır. Ciddiyet ve disiplinin ayrıntılardaki dikkatle devam edebileceğini bilmektedir.
4) İç rekabetin düşmanlığa dönüşmesine asla izin vermez. İnsanları birbirine ezdirmez.
5) Olayları tarafsız bir gözle inceler ve hükmünü bu tarafsız bakıştan sonra verir. Hükmünü verdikten sonra artık taraflıdır ve taraflı olmak ne gerektiriyorsa onu yapar.
6) Sabır büyük bir organ
Yönetici, insan gerçeğinin farkındadır. Yeryüzünün bu anlaşılması en güç ve zor canlısı karşısında olduğunu hiçbir zaman unutmaz. Canlı organizma daima dış etkilere açık, büyük bir değişme, gelişme gücüne sahiptir. İnsan, bu gücün farkına vardırıldığında ve teşvik edildiğinde gelişme eğilimi gösterir. Yönetici, gelişme zaruretini daima vurgular ve bunun için gerekli tedbirleri alır.
Kendisini geliştiren, gelişmek için gerekli vasıtalara müracaat eden yönetici, etrafındakileri de bu yolda etkiler. Gelişen yöneticinin yönettiği insanlar da gelişme vasıtalarına ulaşmak isterler.
Kendisine kapanmış yöneticinin etrafında bulunup da gelişme arzusu içine girmek zordur. Yönetici gelişme süreci içine girerek hem bu olgunun gerekliliğini vurgulamış, neticelerine işaret etmiş, hem vasıtalarını göstermiş olur. Tersine bir durumda bu avantajlar kaybedilmiş demektir. Ücretsiz ön görüşme yapmak içinbizden randevu almanız yeterli olacaktır. Yö