Yönetici Sadece Fikirler Galerisi Değildir. İnsan çok çarpıcı fikirleri öne sürebilir ve bunu sık sık yapabilir.. Yeni fikirlerle sizi devamlı şaşırtabilir. Bu "performans" başlangıçta çok da ilgi çeker ancak uygulamaya dönüşmezse ilgi kaybolur., parlaklık gider. Yönetici sadece yeni ve ilginç fikirler sunan birisi değil, bunların bir ya da birkaçını gerçekleştiren birisidir. Fikirlerini gerçeğe dönüştüremeyen yönetici, ilgi görmeyen bir "fikirler galerisi" olarak kalır. DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:[email protected]
Bir yaşam koçuyla tanıştığınızda, akla gelen ilk soru bu olur. Koçluk nedir? Yaşam koçları bu soruya birçok şekilde yanıt verilebilirler. Bunun dışında siz de internet ortamında arama yapar ve yaşam koçluğuna ait bir çok tanım okuyabilirsiniz. Bütün bunlar bir fikir oluşturmakla beraber, bazen size uygun gelen bir cevap olmayabilir. Bunun sebebi koçluk çalışmalarının (uygulamalar her ne kadar teknik ve statik gibi görünse de) kişiye özel olması ve koçluk uygulamasının herkes için farklı bir sonuç vermesidir. Hepsinden önemlisi de beklenilen sonucu danışanın kendisinin belirlemesidir. Kısacası, Koçluk uygulamaları kişiye özeldir ve yaşandıkça fark yaratır. Biz yine de koçluğu tanımlarsak; ’’Koçluk, hayatımızı istediğimiz yönde değiştirebileceğimizi bilerek, gerçekleştirmek istediğimiz hedeflerimize (hayallerimize) en kısa yoldan ve hızlı bir şekilde ulaşabilmenin yöntemleridir.’’diyebiliriz. Şimdi bu statik tanımı bırakalım ve daha yakından koçluğu
Gelişmiş ülkelerde bilgi işlem sektöründen sonra en hızlı büyüyen “Koçluk Hizmeti”, istenen performansa ve hayat tatminine ulaşmak için koç (coach) ve danışan (coachee) arasında kurulan planlı bir gelişim, değişim ilişkisidir.
Koçluğunun hedefi, danışanın kendi belirlediği hedefe, koçun desteğiyle ulaşması ve sorunlarının üstesinden tek başına gelmeyi öğrenmesidir. Koç kimdir, katma değeri nedir? • Koçluk, hedefinize ulaşmanızda sizi harekete geçirecek ve gelişmeleri sizinle birlikte izleyecek sistemdir.
• Koçluk, zenginliğinizi ve potansiyelinizi açığa çıkaran, sizi hem zorlayan hem de motive eden sistemdir.
• Koçluk, sizin istediğiniz yaşamı sürdürme yolculuğunuzda ortağınızdır.
• Koçluk, kendinizi tanımanızı sağlar.
• Koçluk, amaçlarınıza gerçekleştirmek için gereken araçları, yapıyı ve desteği temin eder
Yapısal Bozukluklar Kopmayı Arttırır. Amaçlara bağlı olmakla işe bağlı olmanın her zaman aynı şey olmadığını gözlüyoruz. Girişimin amaçlarını paylaşan bir eleman, girişime bağlılık duymayabilir. Bir insanı işe bağlı tutmak için yerine getirilmesi gereken şartlar vardır. Bu şartlar yerine getirilmediğinde bağlılık zedelenir. Şartlan korumak ve iyileştirmek gerekir. Kopmalar amaçlarla ilgili şüphe ve güvensizliklerden ziyade yapısal bozukluklardan kaynaklanabilir. Eleman, girişimin amacını paylaştığı halde, içinde bulunduğu yapısal şartları kişisel gelişimi ve refahı bakımından yetersiz gördüğünde, aynı amacı taşıyan ama bu yapısal bozukluğu taşımayan bir başka girişime geçme isteğinde bulunabilir, geçebilir. Öyleyse amaçların, güçlü yapısal şartlarla desteklenmesi, güven verici bir alt yapı burulması gerekir. Kamuda olsun, özelde olsun birçok sektörde amaçlara bağlı olmamakla suçlanan insanların asıl problemleri bünyenin yapısıdır. Bunların yapısal değişikliklere ilişkin
Yöneticilik Hayat Biçimidir. Şair Cahit Sıtkı Tarancı şiir için diyordu ki: "İlk ve son aşkım.. Nefes alma saadetim.. Ben ona vardığım nisbette çok yaşamış, tatmış, hayattan keyif almış olacağım"
C.S. Tarancı görüldüğü gibi şiiri ile hayatını özdeşleştirmişti. Şiir yazıyorsa, özlediği şiire kavuşuyorsa yaşıyor demekti. Hatta nefes almak şiir yazmaktı Onun için. Hemen bir şairden bir bilim adamına dönelim. P. B. Medawar, "Bana sık sık "Siz neden bilim adamı oldunuz?" sorusu sorulur" diyor ve ekliyor: "Ancak bu soruya gerçekten doyurucu bir cevap vermek için gerektiği ölçüde kendimden uzaklaşamıyorum. Çünkü, bir bilimadamı olmanın mümkün olan en heyecanlı şey olduğunu düşünmediğim hiçbir anı hatırlamıyorum" İşiniz "nefesiniz" olmalı... İşinizle meşgul olduğunuz müddetçe yaşadığınızı hissetmelisiniz. Ve işinizin "mümkün olan en heyecanlı şey" olduğunu düşünenler mutlaka başarırlar, mutlu olurlar, keyif alırlar.
Nejat Muallimoğlu, "Politika'da Nükte" adlı meşhur eserinde Hümor (Humour) tanımını yaparken şu görüşlere yer verir: "..Hümor, kendimizde, etrafımızda ve toplumda cereyan eden tuhaf ve eğlendirici şeyleri görebilme kabiliyetidir. Hümor hissine sahip bir kimse diğerlerinin kendisinin acaip hallerini ve aptallıklarını nükte konusu yapmalarına alınıp kızmadığı gibi, aleyhinde söylenen nükte ve anekdotları yine kendisi, hem de zevkle anlatmasını bilir. Böyleleri bildiklerini de zarafetle taşımasını bilirler. Ve esasen hümordan mahrum bir kültürlü insan tasavvur edilemez. Bir filozofun tarifine göre hümor, "insandaki bütün melekelerin tam bir dengesidir. Beşerî varlığın iniş ve çıkışlarını akıllı bir sabırhlıkla karşılamamıza yarayan bir vasıta, bilgili olmaktan mütevellit gurura karşı en iyi i bir emniyet sübabıdır. Hümor'a giden yolun ilk adımı insanın kendisine gülebilmesiyle başlar" Nükte yapmanız, nükte yolu ile kendinizi eleştirebilmeniz size duyulan
Ülkeye Hizmet duygusu Vurgulanmalıdır.Ne var ki kamuda sınırsız ödül anlayışı sağlanmalı özel sektörde de ülkeye hizmet duygusu vurgulanmalıdır. Türk halkının tanınmış iş adamlarına gözle görülür bir sevgi beslemesinin temelinde, onların ülkeye hizmet ettikleri inancı yatmaktadır ki, bu doğrudur.
Görevlerin ülke hizmeti ile bağlantısı her kademede isabetle vurgulanmalıdır. Bu vurguya karşılıklı iştirak sağlanmalıdır. İnsanlar yaptıkları işin anlamını ülke seviyesinde düşünebilecek şekilde yönlendirilmelidirler. Bu vurguya geniş kitlelerin katılması, gerçekten çok kaliteli bir iletişim ve kültür ortamı ile çok sağlıklı ve sağlam sosyal yapı doğurmaktadır.
Örnek verecek olursak kendi sektörümüzden, "kitapçılıktan" bahsedebiliriz. Yayıncılık, editörlük gibi görevlerin daha geniş alanları etkilediği bir toplumun, bu görevlerin hiçbir şey ifade etmediği toplumlardan daha güçlü olacağı kesindir.