Hem yazı hem de konuşma dili dil sözcüğü kapsamında ele alınmaktadır. İnsanlar arasında birliği, düzeni, anlaşmayı sağlayan bu aracın doğuşu konusunda çeşitli savlar ileri sürülmektedir. Bu savlar kanıtlanamamakta; fakat mantığa en yakını dilin toplumsal bir varlık olan insanın gereksinimleri sonucu önceleri beden dili, sonra konuşma dili olarak oluştuğudur. İnsanoğlu anlaşmak için ilk önceleri beden dilinden yararlanmış, daha sonra beden diline konuşma dilini katmıştır.
Konuşurken beden dilinden olabildiğince yararlanılmaktadır; çünkü beden dili konuşmanın daha etkili olmasını sağlamaktadır. Hiç konuşulmadan yaşanan bir günün olmadığı göz önünde bulundurulursa, konuşmanın yaşamımızda ne kadar çok yer tuttuğu ve önemli olduğu anlaşılır. İşte bu ünitede dil nedir, dilin doğuşu,
Kişi geçmişiyle vardır. Kimse geçmişinden kopuk bir hayat yaşamak istemez. Ancak orada sizi üzen bir yaşanmışlık varsa, bunu muhakkak silin, yok edin. Eğer onu kafanızdan ve bilinçaltınızdan atmayı başaramazsanız bu sizin her adımınıza yansıyacağı gibi her cümlenizde de kendini gösterir. Bu yüzden sizi üzen bir anınız mı var, rüyalarınıza giren kötü bir yaşanmışlık mı bıraktınız geride, işin başında onu unutmaya çalışın. Olumlamaları İsminizi Kullanarak Oluşturabilirsiniz Bilinçaltı doğduğumuz günden bugüne edindiği mesajları kullanarak söylem şablonları hazırlar. Bilinç ise bu şablonları birer lens gibi kullanıp kendisine ve çevresine anlam katar. Doğduğunuz günden bugüne karşılaştığı en yoğun ve sık mesaj isminizdir. Bu nedenle bilinçaltınızı uyarmak için kullanacağınız en etkin özne isminizdir. Olumlama kısa ve öz olmalı: Bilinçaltı söylem kalıplarının temelinde, kısa ve öz mesajlar yatmaktadır. Dolayısıyla olumlarınızı karmaşık yapmayınız. Mümkün o
Dil, insanlar arasındaki iletişimin baş aktörüdür. Kişinin dili kullanma şekli kişinin eğitim seviyesi, yaşadığı çevre, ailesel yapı ve bir kısım kişisel özellikleri gibi pek çok konuda ipuçları verir. Dile hakim olmak ve doğru kullanmak, insanlarla sağlamış olduğumuz iletişimin daha güçlü olmasına ve sağlıklı ilişkiler kurmamıza sebep olur. Konuşurken argo sözcükler kullanmaktan kaçınmak gerekir. Özellikle iş hayatında güven duyulmasını engeller ve iş yerinin saygılığını yitirmesine neden olur. Konuşulan konuya göre ses tonunu ayarlamak ve vurgulamalara dikkat etmek gerekir. Yerinde kullanılacak bir sözümüz önemli bir soruna çözüm olabileceği gibi, tam tersi yerinde ve zamanında kullanılmayan, uygunsuz bir cümlemiz bizi çok zor durumlarda bırakabilir. Öyleyse yerinde ve zamanında söylenecek sözlerimizin etkili oluşu, aynı zamanda bizim gücümüzdür. İnsanın sözü onun gücüdür. Ne söylediğini bilen, sözünü tartarak, düşünerek, lafının nereye gittiğini iyi bilen insanl
Batıda hızlı okumanın mazisi yarım asrı aşan bir süreye sahiptir. Herkes hızlı okuyabilir. Bunun için okuyucunun öncelikle yavaş okuma alışkanlıklarını tanıması ve bu alışkanlıklardan kurtulması gerekmektedir. Okuyucu bundan sonra gözlerini hızlı görmeye alıştırmalı ve geniş alanı görebilmek için egzersizler yapmalıdır. Hızlı okuma tekniklerinde yavaş okuma alışkanlıklarını yok etme teknikleri, gözü hızlı görmeye alıştırma ve ritmik görme, geniş alanı görme teknikleri, şekillerle okuma teknikleri olma üzere dört temel konuda eğitim veriliyor. Hızlı okuma, sessiz olarak yapılmakta ve hiçbir kelime okuma esnasında atlanmamaktadır. Yoğun iş temposundan dolayı kendini geliştirmeye zaman ayıramamaktan yakınan, kitap okuma ile ilgili gereken düzeyde olmadığını düşünen, sınavlarda soruları yetiştiremediğinden yakınan, yaşam kalitesini arttırmak isteyen fakat nereden başlayacağı konusunda bir fikir sahibi olmayan herkes için fayda sağlayacak bir deneyimdir. Yoğun tempoda
Anlayarak Hızlı Okuma Eğitmenliği Ülkemizde ortalama okuma hızı dakikada 150-200 kelime olarak belirlenmiştir. Bu eğitimin amacı katılımcıların okuma hızlarını dakikada 500-600 kelime ve daha yukarılara taşımak; okuma disiplini ve sistematiği kazandırmaktır. Günümüz insanı zamansızlıktan yakınmaktadır. Okumak ve incelemek zorunda kaldığımız maillerin, dosyaların ve evrakların sayısı da gün geçtikçe artmaktadır. Zamansızlıktan yakınan insan için bu durum gerçekten önemli bir sorundur. Konuya öğrenciler açısından bakarsak onlar için de durum aynıdır. Öğrencilerin de önlerinde onların hayatlarını etkileyecek SBS ve Üniversite sınavı gibi engeller vardır. Bu sınavlarda da yakınılan en önemli konulardan biri zamanın yeterli gelmemesidir. Okuma-yazma becerilerinin kazanılması ve aktif bir şekilde kullanılması çağdaş uygarlığa ayak uydurmanın yanı sıra, günlük hayatın kolaylaştırılması ve akıcılığı açısından da büyük önem arz eder. Günlük hayat içinde karşısına çıkan uya
Hızlı Okuma eğitimi almamış bir insan, kelime kelime okur, içten seslendirir, gözü metin üzerinde yavaş kayar ve uzun duraklamalar yapar. Bu nedenlerden dolayı, normal bir insanın okuma hızı 'kaplumbağa hızında' kalır. Yavaş okuyucu, gelişen ve hızla değişen çağa ayak uydurmakta zorlanır. Okumanın hızlı ve etkin bir biçimde yapılabilmesi başarının temel eksenini oluşturmaktadır. Günlük yaşantımız içinde gazete, dergi, kitap ve makale yanında rapor, resmi yazı, proje, hukuki dosyalar, tutanaklar ve benzeri çok sayıda belgeyi okumaktayız. Bunların hızlı okunması ve anlaşılması başarıyı önemli ölçüde etkileyen unsurlar arasında yer almaktadır. Beyin üzerinde yapılan çalışmalar ve tıp biliminde ortaya çıkan gelişmeler bize aslında çok kısa sürede çok daha fazla okuma gücünde olduğumuzu göstermiştir. Hızlı okuma göz kaslarının ve zihinsel yapımızda yapılacak sistemli bir eğitimle okuma hızımızı artırarak verimliliğimizi artırma eğitimidir. Türkiye’de
Çağımız toplumlarında, konuşmanın bir sanat olarak yaşayışımızın bütün aşamalarında etkili olduğunu söyleyebiliriz. Televizyon ve radyo teknolojisindeki gelişmenin de etkisiyle geniş kitlelerle doğrudan ilişki kurma kolaylığını yakalamış olan insanoğlu, bu yeni teknolojileri konuşma becerimle birleştirerek günlük hayatımızı yönlendirmektedir. Reklâm ve tanıtım alanında konuşma neredeyse bütün incelikleriyle kullanılarak kitleler etkilenmeye çalışılmaktadır. Güzel ve etkili konuşmayı genellikle eksik tanımlarız ve anlarız. Güzel konuşma bir spikerin, bir tiyatro sanatçısının, kendisine verilmiş bir metni veya düşünceyi tonlama, vurgu ve benzer kurallara bağlı olarak canlandırması sanılıyor. Oysa bu güzel ve etkili konuşmanın sadece bir yönünü oluşturmaktadır. Sadece kulağa güzel gelen duygu ve isteklerin dışa vurumu konuşmanın tamamı değil, yalnızca bir kısmıdır. Güzel konuşma bir kimsenin başkaları karşısında, önceden planlanmamış bile olsa duygu, dilek ve düşünce