Adaletsizlik eden kişi adaletsizliğe uğrayan kişiden daha mutsuzdur. İnceliksiz davranışa dingillikle katlanabilmek gönül yüceliğidir. Yasaya, yetkeye, daha yaşlıya öncelik vermek görev duygusuna sahip olmaktır. Sizin için değersiz olan birinin sizi yönetmesi sıkıcıdır.
DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:[email protected]
Hermason Tanrı'ya inandı Hermason kendi fikirlerini yaymak için birçok ülkeye seyahat etti. Hermason kentin birinde, o kentte kötülükleri ile tanınan birine benzetilmişti. Dolayısı ile Hermason'u ve öğrencilerini gördüklerinde durdurup etraflarını çevirdiler. Durum oldukça gergindi ve Hermason'un öğrencileri çok korktu. Hermason ülkenin Kralı yeni öldü ve bu ülkenin kültürel sisteminin düzeltilmesi benim üzerime düştü. "Eğer Tanrı bu sistemi bitirmek isterse, bunu yaymam için bana izin veremeyecek. Eğer Tanrı bu sistemi bitirmek istemezse, o zaman şehirdeki insanlar bana ne zarar verebilir?" dedi. Hermason ve öğrencilerin etrafı tam beş gün boyunca çevrildikten sonra, sonunda tehlikeden kurtuldular. Hermason birçok ülkeye yaptığı seyahatler sırasında, buna benzer durumlarla birçok defa karşılaştı. Bir defasında ona zarar vermek isteyen bir kişiye rastladı. Hermason, "Tanrı bana bu kadar erdem verdi. O bana ne yapabilir ki?" dedi. DERLEYEN... (EDİ
Adalete Sonsuz İnancınız Olsun Dünyada birçok sorunun olduğu herkesçe bilinen bir şey, fakat inancınızla rahatlayın. İster dikkatinizi ağır ceza sistemi üzerinde toplayın, ister manevi sistem üzerine, dünyada kötülük eden bunun bedelini öder. John List nazik, ılımlı, sıradan görünümlü yaşlı biriydi. Yolda her zamana karşılaştığınız ama dikkatinizi çekmeyen tipti. Televizyon bir gün John List ile ilgili bir habere yer verdi. On yıl önce dikkate değer biri olmayan bu adam iğrenç bir cinayet işlemiş, ailesini öldürmüştü. Takma bir adla kendine başka bir hayat kurmuştu. Yıllar önce işlediği suçtan dolayı saklanıyordu. Onca yıldır kendini bu vicdan azabından kurtarabilmiş miydi acaba? Gerçi hapishanede değildi. Fakat daha sonra anlattığına göre işlediği cinayet bir gün ortaya çıkacak korkusuyla yaşamının her dakikasını cehennem azabı içinde geçirmişti. DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:[email protected]
"Matematik", "hesaplama", "cebir", "kesirler", "iki den fazla haneli bölme", "çıkarma", "çarpma", "toplama" ve sayılar dünyası ile ilgili daha birçok benzeri sözcük, onları duyan insanların yarısından çoğuna korkudan küçük sancılar vermektedir. Neden? İyi ki bu alanda temel yeteneksizliğimiz olduğundan değil, matematikten "uzaklaşmaya eğitildiğimizdendir". Okulda matematiksel konular "akademik", "zor" ve "sadece gerçek beyinlere göre" şeklinde tanımlanmaktadır. İlk dönemlerde birçok çocuk çarpım tablolarını tekrar tekrar ezbere okumaktan çok çabuk sıkılıyorlar, başkaları ise ilk hesaplamalarının bazılarında başarısızlığa uğradıklarından, bu işte "iyi olmadıklarını" varsayıp başka konulara dikkatlerini yoğunlaştırıyorlar. Matematikle olan sorunlarımıza eklenen bir de sayıların özellikle erkeklerin sahası olduğu varsayımıdır. Bir çok okulda kızlar matematiği ilerletmekten aktif olarak caydırılıyorlardı. Gerçeklerden ziyade batıl inanç ve varsayıma dayalı olan bu karar,
Bir yaz mevsimi, kuraklık küçük bir köydeki ekin için tehdit oluşturmaya başladı. Sıcak bir Pazar günü Hoca cemaatine şöyle dedi, 'Bizi yağmur duasından başka hiçbir şey kurtaramaz. Eve gidin, dua edin, inanın ve gelecek pazar Allah yağmur yağdıracağı için teşekkür etmeye hazır olarak gelin.' İnsanlar kendilerine söylenenleri yaptılar ve bir sonraki pazar camiye geldiler. Ama Hoca onları görür görmez kızdı. 'Bugün dua edemeyiz. Henüz yeterince inanmıyorsunuz.' dedi. 'Ama' diye itiraf ettiler, 'Dua ettik ve gerçekten inanıyoruz.' inanmak mı^' diye sordu hoca, 'O zaman nerede şemsiyeleriniz?' Dış dünyamızda bir şeyler olmadan önce, iç dünyamızda bir şeyler olmalıdır. Birisi yazdığınız o hedefi gerçekleştirecek. Bu neden siz olmayasınız? Birisi yapmışsa, siz de yapabilirsiniz. 'O yaptıysa, ben daha iyisini yaparım!' deyin. Koşullar ne olursa olsun
Yaşamımızdaki hayal kırıklıkları, artık bir şeyleri değiştiremeyeceğimize inandırır bizi. Hayatımızın kontrolünün elimizde olmadığına düşünmeye başlar, yapılacak hiçbir şeyin fayda getirmeyeceğine kanaat getiririz. Düşüncelerimiz öylesine dar bir kalıba girer ki, hayatımıza heyecan katabilecek seçenekleri ve olasılıkları artık göremeyiz. DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:[email protected]
NLP, farklı alanlarda çok başarılı olmuş insanların ulaştıkları mükemmel sonuçları nasıl elde ettikleri ve bu başarılara yol açan düşünce ve davranış süreçlerinin başka insanlarca nasıl kopya edilebileceği ile ilgilenir. Biz düşünürken zihnimizde neler olduğu ve bunun bizim ve başkalarının davranışları üzerindeki etkileri de NLP'nin konusu içindedir. NLP, bize daha iyi düşünebilmemizin ve böylece daha fazla başarı kazanabilmemizin yollarını gösterir. NLP, vasatlık ile mükemmellik arasında bir fark yaratacak şekilde, hem kendimizle hem de başkalarıyla nasıl iletişim kuracağımızı öğretir. NLP, iletişim teorisine sıradan bir katkıda bulunmaktan öte, son derece uygulamaya dönüktür. NLP, büyük başarılar elde etmiş olan kimselerin düşünüş ve davranış biçimlerini model haline getirerek bizlerin de benzer başarılar elde etmek için onlardan yararlanabilmemizi sağlar.Birçok tekniği yaşamınızın farklı alanlarında doğrudan uygulayabilirsiniz. Böylece, bir yandan öğrenirken elde ettiğiniz sonu