Bir yaşam koçuyla tanıştığınızda, akla gelen ilk soru bu olur. Koçluk nedir? Yaşam koçları bu soruya birçok şekilde yanıt verilebilirler. Bunun dışında siz de internet ortamında arama yapar ve yaşam koçluğuna ait bir çok tanım okuyabilirsiniz. Bütün bunlar bir fikir oluşturmakla beraber, bazen size uygun gelen bir cevap olmayabilir. Bunun sebebi koçluk çalışmalarının (uygulamalar her ne kadar teknik ve statik gibi görünse de) kişiye özel olması ve koçluk uygulamasının herkes için farklı bir sonuç vermesidir. Hepsinden önemlisi de beklenilen sonucu danışanın kendisinin belirlemesidir. Kısacası, Koçluk uygulamaları kişiye özeldir ve yaşandıkça fark yaratır. Biz yine de koçluğu tanımlarsak; ’’Koçluk, hayatımızı istediğimiz yönde değiştirebileceğimizi bilerek, gerçekleştirmek istediğimiz hedeflerimize (hayallerimize) en kısa yoldan ve hızlı bir şekilde ulaşabilmenin yöntemleridir.’’diyebiliriz. Şimdi bu statik tanımı bırakalım ve daha yakından koçluğu
Gelişmiş ülkelerde bilgi işlem sektöründen sonra en hızlı büyüyen “Koçluk Hizmeti”, istenen performansa ve hayat tatminine ulaşmak için koç (coach) ve danışan (coachee) arasında kurulan planlı bir gelişim, değişim ilişkisidir.
Koçluğunun hedefi, danışanın kendi belirlediği hedefe, koçun desteğiyle ulaşması ve sorunlarının üstesinden tek başına gelmeyi öğrenmesidir. Koç kimdir, katma değeri nedir? • Koçluk, hedefinize ulaşmanızda sizi harekete geçirecek ve gelişmeleri sizinle birlikte izleyecek sistemdir.
• Koçluk, zenginliğinizi ve potansiyelinizi açığa çıkaran, sizi hem zorlayan hem de motive eden sistemdir.
• Koçluk, sizin istediğiniz yaşamı sürdürme yolculuğunuzda ortağınızdır.
• Koçluk, kendinizi tanımanızı sağlar.
• Koçluk, amaçlarınıza gerçekleştirmek için gereken araçları, yapıyı ve desteği temin eder
Ülkeye Hizmet duygusu Vurgulanmalıdır.Ne var ki kamuda sınırsız ödül anlayışı sağlanmalı özel sektörde de ülkeye hizmet duygusu vurgulanmalıdır. Türk halkının tanınmış iş adamlarına gözle görülür bir sevgi beslemesinin temelinde, onların ülkeye hizmet ettikleri inancı yatmaktadır ki, bu doğrudur.
Görevlerin ülke hizmeti ile bağlantısı her kademede isabetle vurgulanmalıdır. Bu vurguya karşılıklı iştirak sağlanmalıdır. İnsanlar yaptıkları işin anlamını ülke seviyesinde düşünebilecek şekilde yönlendirilmelidirler. Bu vurguya geniş kitlelerin katılması, gerçekten çok kaliteli bir iletişim ve kültür ortamı ile çok sağlıklı ve sağlam sosyal yapı doğurmaktadır.
Örnek verecek olursak kendi sektörümüzden, "kitapçılıktan" bahsedebiliriz. Yayıncılık, editörlük gibi görevlerin daha geniş alanları etkilediği bir toplumun, bu görevlerin hiçbir şey ifade etmediği toplumlardan daha güçlü olacağı kesindir.
Sınırsız Performans Sınırlı Ödüllerle Karşılanamaz .Sınırsız performans isteyen girişimler karşılığını sınırlı tutmamalıdırlar. Performansdaki grafik yükseldikçe, karşılığındaki grafik de yükselmelidir. Ödüllere tavan konulması yıldızların kaybedilmesi ile sonuçlanabilir. Satış elemanlarının kendilerinden çok para kazanmalarına izin veren, hatta bunu teşvik eden satış müdürleri çok iyi yapıyorlar, çünkü faaliyet gittikçe güçleniyor. Performans devam ettiği halde "Onu geçen yıl ödüllendirmiştik.." tavrı da nadir değil. Gerçekten en klasik kamu kurumu gibi çalışan özel girişimlerin varlığı çok şaşırtıcı. Ne var ki kısa zaman içinde bunları büyük bunalımlar bekliyor. Kamu kurumlarında hizmet etmenin ülkemizde çok sayıda insan için özel anlamı vardır. Hatta bu belki ülkemize özgü bir durumdur. Bir Batı Avrupalı'ya anlatılabilir mi bilemem. Ülkemizde özel sektörün verdiği maaşın otuzda birine kamuda yöneticilik yapan insanlar az değildir. Gerçekten ülkemizde kamu hizmetinin tatmin edic
Kamyonetlerle Kamyonlar Farklı İşler İçin Yapılmışlardır. Emrimizdeki makinelerin kapasitelerine uygun çalıştırılıp çalıştırılmadıkları muhakkak ki bizi çok ilgilendirir. Her makinenin görevini yapmasını isteriz. Bir makinenin bozulduğu, devreden çıktığı, kapasitesinin altında çalıştığı haberi hepinizi allak bullak eder. Böyle bir durumla karşılaşmamak için tedbirliyizdir. Makineleri iyi tanırız ve iyi tanınmalarını isteriz. Şuna benzer bir cümleyi kimbilir kaç defa kullanmışızdır: "...o makasla karton kesilmez." Makinelerin kapasitelerine uygun çalıştırılabilmeleri için gösterilen dikkatin insanlara kapasitelerine uygun işler verilmesinde de gösterilmesi gerekir. Kamyonetlerle kamyonlar farklı işler için yapılmışlardır. Damperli kamyonla mukavva taşınmayacağı gibi el arabası ile toprak nakli de yapılmaz. Ne var ki bunun yapıldığını hepimiz görmüşüzdür. Şöyle söylerler. "..ne yapalım? Elimizde sadece bu el arabaları var.." Halbuki az ötede bir "kamyon" kendi kendine
Tam Kapasite İçin, Şartlarının Gözetilmesi Bir Garanti Değildir. Kapasiteyi oluşturan bütün şartların bir arada gözetilmesi kapasitenin tam kullanılması için bir garanti değildir. Dış etkiler de kapasite kullanımını azaltabilir. Fizikî engeller, huzursuzluk, kişisel değer yargılarının önemsenmemesi, yönetim sürecinin kendi yapısındaki hatalar, planlama -organizasyon- örgütleme hataları kapasitenin tam olarak kullanılmasını önleyebilir. Hiçbirimiz her gün iyi olamayız. Dış etkilere intibak için harcadığımız belli süreler vardır. Bu dış etkilere müdahale edilemezse "iyi olamama" sürekli olur. Kapasiteyi oluşturan şartlardaki devamlılık, kapasitenin uygulanacağı şartlardaki devamlılığa bağlıdır. DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:[email protected]
Görev Verilirken Kapasiteyi Oluşturan Şartlara Topluca Bakılır.Eksik kapasite kullanımına yol açan hatalardan biri kapasiteyi tanımlayan şartlardan bir veya birkaçının ihmal edilmesidir. İstek, kişisel hedeflerle faaliyet hedeflerinin uygunluğu, beklentiler, ilgi, hayal, eğitim, tecrübe gibi birçok unsur kapasiteyi beraberce oluştururlar. Bir insana sadece "eğitimi uygun" gerekçesi ile bir görev verilirse o görevde hiçbir zaman kapasitesini tam olarak kullanamayacaktır. Çünkü belli ilgileri farklıdır, belki o görevi kişisel gelişimi için uygun bulmayacaktır. Burada sözü edilen kapasite kaybı, kapasiteye uygun işler verilmediği için bizden kaynaklanan bir kayıptır. İnsanlar "ne kadar yük" kaldıracakları kadar, "ne kaldıracakları" konusunda da duyarlıdırlar. Boyu iki metreyi geçen herkesi basketbolcu yapamazsınız. Öyleyse tam kapasite kullanımı için kapasiteyi oluşturan şartları gözetmeliyiz. Yani görevler, kapasiteyi harekete geçirici nitelikte olmalıdır.