Görev Verilirken Kapasiteyi Oluşturan Şartlara Topluca Bakılır.Eksik kapasite kullanımına yol açan hatalardan biri kapasiteyi tanımlayan şartlardan bir veya birkaçının ihmal edilmesidir. İstek, kişisel hedeflerle faaliyet hedeflerinin uygunluğu, beklentiler, ilgi, hayal, eğitim, tecrübe gibi birçok unsur kapasiteyi beraberce oluştururlar. Bir insana sadece "eğitimi uygun" gerekçesi ile bir görev verilirse o görevde hiçbir zaman kapasitesini tam olarak kullanamayacaktır. Çünkü belli ilgileri farklıdır, belki o görevi kişisel gelişimi için uygun bulmayacaktır. Burada sözü edilen kapasite kaybı, kapasiteye uygun işler verilmediği için bizden kaynaklanan bir kayıptır. İnsanlar "ne kadar yük" kaldıracakları kadar, "ne kaldıracakları" konusunda da duyarlıdırlar. Boyu iki metreyi geçen herkesi basketbolcu yapamazsınız. Öyleyse tam kapasite kullanımı için kapasiteyi oluşturan şartları gözetmeliyiz. Yani görevler, kapasiteyi harekete geçirici nitelikte olmalıdır.
Birisine Bisiklete binmeyi Öğrettiniz mi? İnsanların kendi kendilerini teşvik etmeleri sizin onları nasıl teşvik ettiğinize bağlıdır. Hiç birisine bisiklete binmeyi öğrettiniz mi?
Her düşüşte "..olacak.." teşvikini kuvvetle ve inançla vurgularsanız o da bunu tekrar edecektir. Sizin ona inanmanız onun kendisine daha çok güven duymasını sağlayacaktır.
Her düşüşte "gülerseniz" öğrenme süreci uzar. "Gülünerek" karşılanan hatalar, "paylanarak" karşılanan hatalardan daha kalıcı olur.
İnsanların kendilerini teşvik etmesi sizin işinizi azaltır. Siz sürekli onları teşvik etmek istiyorsanız kendilerini teşvik etmelerini sağlayacaksınız. Bunun için de önce inandırıcı bir teşvikte bulunmalısınız. Faaliyet konusuna ilgi duyan insanların bir araya getirilmeleri faaliyet sürecine büyük coşku katar. Fakat böyle bir durumda faaliyetin he
Kuvvetlerinden Tam Olarak Faydalanılmayan insanların Kullandıkları Kapasite Tamamen Devre Dışı Kalabilir. Bir insanın kendi kapasitesi hakkındaki görüşünün ne olduğunun bilinmesi gerekir. Kendisine verilen göreve bakış açısı, görevi ile ilişkisinin niteliği, büyük ihtimalle bu görüş doğrultusunda oluşacaktır. İş yerinin en büyük ve en önemli "kamyonunu" kullanması gerektiğine inanan birisinin en küçük "aracı" kullanma görevini, nasıl yapacağını tahmin etmek için fazla hayal fücüne gerek yok herhalde. Yeterli kapasiteye sahip olduğunu, diğerlerinden bir adım önde olduğunu fakat buna rağmen kuvvetlerinden tam olarak faydalanılmadığını düşünen birisinin getireceği problemler, kapasitesinin zorlandığını düşünen birisinin getirebileceği problemlerden daha hafif olmayacaktır. Ya kapasiteye uygun görev verilmelidir ya da kapasite ilgili insanın zannettiği gibi dolu değilse, kapasitesi inandırıcı şekilde kendisine tanımlanmalı, beklenti ustalıkla kırılmalıdır. Herkesin işin
Kaç Metre Koşacağım Bilmeyen Atlet Yanşamaz. Faaliyete kattığımız herkes faaliyetin amaçlarından net bir şekilde haberdar olmalıdır. "Bunu bilmiyordum" tepkisi az duyulan bir tepki değildir. Herkesin üzerine düşeni yapması amaçların ortaklaşa -herkes tarafından- bilinmesi ile mümkün olabilecektir. Ne kadar uzun soluklu olursanız olun gideceğiniz yer tanımlanmamışsa iyi yürüyemezsiniz. Ve her koşuda , parkur da mesafe de önceden bilinir. Hiçbir atlete "Sen yarışa başla.. Kaç metre koşacağını biz sana yolda söyleriz.." denilemez ve her bin metrede bir "bin metre daha.." denilen hiçbir atlet yarışı bitiremez. Kapasite kullanımı hedefin tanımlanması ile mümkün hale gelir. İçinde ne olduğu söylenmeyen bir yükün kaldırılmasında gücümüzün tam kullanılması mümkün değildir. Kaldırmayı denesek bile yanlış kaldırma ihtimali yüksektir. Bir "pamuk çuvalı" ile "benzin bidonu" aynı şekilde kaldırılamaz. DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:[email protected]
Üstün Zekâlı Bir Çocuk, Orta Zekâlılar Arasında Geri Zekâlı Gibi Durur. Eski insanların" yeni durumlara uyum sağlamaları için tedbirler alınırken "eski durumları" aşmış "yeni insanlarında doğru istihdamı gerekir. Standartların çok üzerindeki bu insanlara kendileri ile yarışabilmeleri için uygun kulvarlar açılmalıdır. Sonra, bu "yeni" ve "ilerde" insanların kendi aralarında yarışmaları da sağlanmalıdır. Yani koşu, sınıflandırılmalıdır. Herkes kapasitesine uygun olanlarla yarıştırılmalıdır. Denk kapasiteler yarışmalıdır. Standartların çok üzerindeki insanlar doğru yerlerde istihdam edilmezlerse verimli olamazlar. Orta zekâlı çocuklarla dolu bir sınıfta onlarla birlikte eğitilmeye çalışılan üstün zekâlı bir çocuk, geri zekâlı gibi görünür. Uyum problemleri yüzünden basit işlerde başarılı olamaz, çünkü bu basit işleri yapmak/başarmak istemez. Bazı araçlar en verimli üretimlerini/hizmetlerini tam kapasite yüklendikleri zaman yaparlar. Yüksek standartlarda insanların en doğru
Jane Welsh, Thomas Cariyle ile evlendiği zaman parlak bir geleceğin adayıydı. Bunu teperek evlendiği için çevresindekiler bu tutumunu uygun bulmayarak yadırgamışlardı. Jane, güzel bir kadındı. Bunun yanında, yüklü bir mirasın vârisi olarak zengindi. Thomas Cariyle İse olağanüstü bir zekâ sahibi olmasına rağmen kaba ve eksantrik bir adamdı. Bir metelik bile serveti yoktu. Sadece zeki ve kabiliyetliydi. İşte, çevreleri hep bu şekilde kıyaslamıştı onları.
Jane, bu sözlerin hiç birisine kulak asmadı. Yıllar sonra, kocasının Edinburgh Üniversitesine rektör seçildiğini, Londra'nın meşhur simalarından biri olduğunu görerek mutlu oldu ve kocasıyla iftihar etti. Thomas Cariyle, "Fransız İhtilâli", "Kromvel'in Hayatı" gibi klasik şaheserleri vücuda getirerek meşhur bir yazar oldu. Chelsea'daki mütevazi evleri, zamanın bütün edebî dehâlarını çeken bir yer oldu.
Jane Cariyle, yaratılıştan şiire yatkın olduğu halde,
İletişimin giderek önem kazandığı ve gün be gün politik önderlerimizin, televizyon ve radyomuzun, gazete ve dergilerimizin, idari ve bilimsel danışmaniarımtzm "sözlerinin ardındaki" gerçeğe ulaşmamız gereken bir dünyada, hepimizin mantıksal irdeleme kapasitemizi geliştirmesi gerekmektedir. Propoganda ve ikna etme teknikleri ustalaştıkça, sapı samandan ayıracak zihinsel donanım da ustalaşmıştır. Bu bölümün kalan kısmı, iletişimin yoldan çıkabileceği on ana alana ayrılmıştır. İletişimin neden "doğru" olmadığının örnekleri ve açıklamaları ve "bununla nasıl başedileceğine" ilişkin bir kısım vardır. DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:[email protected]