Bir resme, bir karikatüre bakarız ama bir yazıyı okuruz. Aslında ikisi arasında bir fark yoktur. Gözümüz şekilleri görür, beyin de değerlendirir. Ancak okumayı öğrenmeye başladığımızdan beri edindiğimiz ve hemen herkeste bulunduğu için farkına varamadığımız bazı alışkanlıklar nedeni ile okuma hızımız, insanın sahip olduğu kapasiteye göre hayli yavaştır. İnsanlar sadece göz ve beyin arasında olması gereken okuma işleminin arasına bazı lüzumsuz alışkanlıklar katarlar. Kimi duyulacak şekilde (özellikle çocuklar) sesli okur, kiminin okurken dudakları kıpırdar, kimileri ise yazıyı içinden kelime kelime okur. Bütün bu kötü alışkanlıklar okuma süresince ekstra bir güç sarfettirdiğinden okurken çabucak yorulmaya da sebep olurlar. Halbuki okuma sırasında ağız, dil, dudak, damak ve gırtlak gibi organların çalışmalarına hiç gerek yoktur. Yavaş okumamızın birinci nedeni gözümüzün görme alanını iyi kullanmamamız yani okurken her kelimeye tek tek bakmamızdır. Bu şekilde normal
Hızlı okuma denildiğinde, bir dakikada okunan sözcük sayısının fazlalığı düşünülmektedir. Oysa ki bu izlenim yanlıştır. Hızlı okuma sanatı aynı zamanda etkili okuma sanatıdır. Hızlı okuma işleminde hız önemli bir etmendir. Okunan yazıyı bellekte koruma yeteneği yoksa ışık hızını aşan bir okuma bile yarar sağlamayacaktır. Herhalde herkes okuma hızının iyi belki de mükemmel olduğunu düşünüyordur. Ama olgular böyle bir iyimserliğe hak verdirmiyor. Bir yetişkin ortalama olarak 1 dakikada yaklaşık 150 ile 200 sözcük arasında okumaktadır. Bu benim üniversite öğrencilerinde tanık olduğum hızdır. Oysa ki pek çok okuyucu şimdi okuduğundan daha hızlı okuyabilir. Çünkü benim sınıflarımda semineri bitiren öğrencilerin hızı dakikada 900 ile 4500 sözcük arasında değişmektedir. Semineri bitiren öğrenciler diğerlerine oranla en az altı kat daha hızlı okuduğu anlamına gelmektedir. Sorun aslında bireyin okuma yeteneklerinin bir bütünü. Hız bu sorunun en önemli faka