Öğrencilerime hedeflerinin ne olduğunu genelde sorarım. Sayısalda okuyan, dersleri ve ahlakı iyi olan bir öğrencim:
- Amcamın ingiltere'de lokantası var, orada çalışıp para kazanmak istiyorum, deyince şaşırdım.
- Teneffüste gel de bir görüşelim senin idealini, dedim. Teneffüste geldi, aramızda şu şekilde konuşma geçti:
- Niçin İngiltere? Niçin lokanta?
- Hocam, babam bizi bırakıp yıllar önce ingiltere'ye çalışmaya gitti. Bizi yanına almak için oturma izni alması gerekiyordu, ingiliz kadınla nikahlandığında, oturma iznini alabiliyor. Bir kadınla anlaşmış. Kadın nikahtan önce babamın milyarlarını almış, nikah saati gelince de evet dememiş. Babam beş parasız olarak ingiltere'den kovuldu. Amcam oturma iznini almış, lokantası var. Ben amcamın yanına kaçak olarak gi
insanlar doğduğu andan itibaren bireysel sorunlarla iç içe yaşarlar. Kişi hayatta karşılaştığı problemleri çözmek için kendince bir takım çözüm yolları bulmaya çalışır. Bu çözüm yolları insanın ruh sağlığını dengede tutar. Acıkan bir insanın yemek yemesi, yorulan bir insanın dinlenmesi ne kadar fizyolojik bir olaysa, bireysel sorunları olan insanlarında bu sorunlara çözüm yolları araması ruh sağlığı açısından en doğal ihtiyaçtır.
Kişinin bireysel sorunlarını çözmede en fazla ihtiyaç duyduğu davranış biçimleri:
- Anı yaşamak&n
Tarihsel olarak incelendiğinde büyüsel, dinsel, askeri ve eğlence amaçlı olarak kullanılan müziğin hastalıkların tedavisinde de kullanılmış olduğu görülür. Eski çağlarda hastalıkların iyi edilebilmesi için çeşitli tedavi yollarını denemiş olan insanoğlu, bilgilerinin ve inançlarının ışığında, müziğin de hastalıkların tedavisinde etkili olabileceğini düşünmüş ve kullanmıştır, çünkü insanlar müziğin rahatlatıcı, yaşama renk katan ve insanın ruh sağlığında olumlu bir işlevi olduğuna inanmışlardır. İlkel kabilelerin yaşayışlarında ruhi varlıklar önemli rol oynamış, hekimler çeşitli bitki, ilaç, müzik ve dansı kullanarak hastalarını iyileştirmeye çalışmışlardır. Birçok toplumda hasta insan sağlığına kavuşmak için kendisini bazı güçlere sahip olduğu düşünülen sihirbaza, rahibe teslim etmiştir. Hastalıkların kötü ruh veya cin adı verilen varlıklar tarafından meydana getirildiğine inanılmıştır. Tedavi törenlerinde müzik, dans, ritim ve şarkılar başlıca rol oynamış, hastanın
Jane Welsh, Thomas Cariyle ile evlendiği zaman parlak bir geleceğin adayıydı. Bunu teperek evlendiği için çevresindekiler bu tutumunu uygun bulmayarak yadırgamışlardı. Jane, güzel bir kadındı. Bunun yanında, yüklü bir mirasın vârisi olarak zengindi. Thomas Cariyle İse olağanüstü bir zekâ sahibi olmasına rağmen kaba ve eksantrik bir adamdı. Bir metelik bile serveti yoktu. Sadece zeki ve kabiliyetliydi. İşte, çevreleri hep bu şekilde kıyaslamıştı onları.
Jane, bu sözlerin hiç birisine kulak asmadı. Yıllar sonra, kocasının Edinburgh Üniversitesine rektör seçildiğini, Londra'nın meşhur simalarından biri olduğunu görerek mutlu oldu ve kocasıyla iftihar etti. Thomas Cariyle, "Fransız İhtilâli", "Kromvel'in Hayatı" gibi klasik şaheserleri vücuda getirerek meşhur bir yazar oldu. Chelsea'daki mütevazi evleri, zamanın bütün edebî dehâlarını çeken bir yer oldu.
Jane Cariyle, yaratılıştan şiire yatkın olduğu halde,
HALKLA İLİŞKİLER KAVRAMI;İster özel ister kamu kuruluşu olsun, her kuruluş, toplumsal bir çevre içinde yer alır; bir yandan çevreyi etkiler, bir yandan da aynı çevreden etkilenir. Halkla ilişkiler; kuruluşun çevresiyle ilişkilerini, çevrenin kuruluş amaçları, işlevleri ve örgütsel davranış üzerindeki etkilerini öğrenmesiyle, kuruluşun çevresini etkilemesiyle ilgili anlayış, davranış ve yöntemleri içeren bir kavramdır. Bu nedenle halkla ilişkiler her kuruluşun, kuruluş yönetiminin çevreyi bilmesi, değerlendirmesi ve çevredeki değişimler karşısında sürekli önlem alması açısından önem taşır. Halkla ilişkiler aynı zamanda kuruluşun amaç, politika ve etkinliklerinin çevreye anlatılması ve benimsetilmesinde önemli bir role sahip bulunmaktadır. Halkla ilişkileri bu iki yönlü özelliği ile kuruluşların çevreleriyle ilişkileri içinde yer alan bir yönetsel işlev olarak kavramak gerekir.
"Halkla ilişkiler nedir?" sorusuna somut yanıt vermek zordur. Tanım
Yapılan araştırmalar bireylerin daima tutumlarına uygun davranmadıklarını göstermiştir. Bir tutumun davranışa dönüşüp dönüşmeyeceğini belirleyen faktörler şunlardır:
• Tutumun kuvveti: Kuvvetli bir tutumun davranışa dönüşme olasılığı daha fazladır. Tutumun davranışa dönüşüp dönüşmeyeceğini tayin eden en önemli faktör tutumun kuvvetidir.
• Ortamın özellikleri: Bazı durumlarda içinde bulunulan ortam tutumun davranışa dönüşmesini güçleştirmektedir.
• Beklentiler: Bir tutumuna ilişkin davranışının olumsuz sonuçlar doğurabileceğini gören kişinin tutumunu davranışa dönüştürme ihtimali azalacaktır.
TUTUMLARIN OLUŞMASI
Tutumlar, büyük çoğunluğu 20-25 yaş arasında olmak üzere, öğrenilerek kazanılır. Birey tutumları oluşurken şu faktörlerden etkilenir:
Her zaman kazanmaya ihtiyaç duyan, aşırı derecede rekabete, yarışmaya düşkün olan insanlar sonunda hiçbir şeyden zevk almamaya başlarlar. Kaybedecek olurlarsa çok fazla hayal kırıklığına uğrarlar ve eğer kazanırlarsa, bekledikleri gerçekleşmiş olacaktır. Richan Nxon 1972'de tekrar başkan seçilmek için yarışıyordu. Mümkün olduğunca fazla oy kazanmak için kampanyasında görev alanlara sahip oldukları her imkândan yararlanmalarını emretti. Yaptıkları en bilinen şey de, Watergate binasında toulunan Demokrat Parti merkezine gizli dinleme cihazları koymak için kapıyı kırarak içeri girmeleriydi. Fakat kampanyaya katılanlar da Nixon'ın, ‘kirli oyunlar’ adını taktığı sonu gelmeyen bu hileli oyunlara alet edilmişlerdi. Pizza salonlarına telefon edip muhalefetin ki adaylara verilmek üzere yüz adet pizza siparişi veriyorlardı. Sahte el ilanları dağıtarak muhalefet partisinin toplantısının iptal edildiğini bildiriyorlardı. Miting yapılacak salonlara telefon ederek bu salonlarda toplantı