Dikkat; belli bir mevzuya, vakaya, noktaya kendini yöneltebilme becerisidir. çocuklarda dikkatin gelişimi anne karnındayken adım atar ve duyuların gelişimi ile dikkatin gelişimi birbirine paralel olarak gerçekleşir. Beş Duyu organları gelişimini tamamlayınca çocuk dikkatini yöneltebilir duruma gelir ve dışarıdan gelen seslere karşı tepkide bulunabilir. Anne karnında yüksek seslere tekmeleyerek tepkide bulunur. Temposu yavaş ve hafif seslerde hareketler daha yumuşak, yavaş ve huzurludur. Bebek doğumu ile birlikte ışığa karşı hassasdır. Daha sonraları, ana ve parlak renkli nesneler dikkatini çeker. Gözleri ile hareketini takip eder, gelişimi ilerledikçe başını ve bedenini dikkatini çeken objeye doğru yöneltir. Daha sonraki açınma sürecinde renkli, hareketli, parlak oyuncaklar çocuğun hoşlandığı objelerdir. Sesin ansızın yükselmesi ve
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite durumu adından da anlaşılacağı gibi çocuklarda genellikle doğumdan beri var olan ve özellikle 3-4 yaşlarından itibaren fark edilen, yaşıtlarına ve gelişimsel dönemine kıyasla çok aşırı hareketlilik, yerinde duramama ve kıpır kıpır olma durumu ile birlikte, dikkatin çok çabuk dağılması, dikkatini uzun süre bir işte devam ettirememe ile karakterize olan bir durumdur. Genelde hem dikkat eksikliği hem hiperaktivite durumunun birlikte yoğun olarak bulunmasına karşın bazen hareketliliğin ön planda olduğu, dikkat eksikliğinin geri planda olduğu veya tam tersi olarak dikkat eksikliğinin ön planda olduğu, hareketliliğin geri planda olduğu durumlar olabilir. Aynı zamanda çocuğa hiperaktif diyebilmemiz için hem 7 yaşından önce bazı belirtilerin olması hem de en az iki farklı ortamda bu tablonun görülmesi gerekir. Yani her hareketli çocuğa hiperaktif demek mümkün değildir. Genel olarak eğilim, hareketli çocukların tamamına bu türlü bir tanımlamanın kullanılması şe
Sıkışık mı sıkışık bir trafikte iş randevunuza yetişmeye çalışıyorsunuz. Bir taraftan yeterince hazırlanmadığınız için bu buluşmanın nasıl geçeceğinin stresini yaşıyorsunuz. Diğer taraftan geç kalacağınız endişesini duyuyorsunuz. Tam o sırada radyoda bizim şarkımız dediğiniz bir şarkı çalmaya başlıyor. Birden gevşediğinizi hissediyorsunuz. Gözünüzün önünde sevdiğiniz kişi canlanıyor. Yüzünüzü bir tebessüm kaplıyor.
Yüzünüzde mutlu bir tebessüm, hülyalara dalmışken mavi-kırmızı ışıklı bir arabanın tam arkanızda olduğunu dikiz aynasından görüyorsunuz. Aniden içinizi sıkıntı kaplıyor çünkü ruhsatınızı evde unuttuğunuz aklınıza geliyor. Panikleyerek arabayı sağa çekmeye hazırlanırken, arkadaki polis arabasının sizden yol vermenizi istediğini fark ediyorsunuz.
Eliniz otomatikman sevgilinizin size şans getirsin diye verdiği arabanın aynasından sallanan Noel baba figürüne gidiyor. Rahatlıyorsunuz.
Çapalar iş başında,
ABD’li hipnoterapist David J. Lieberman, “Size Kimse Yalan Söyleyemez” adlı kitabında, kandırılanlar için “Yalan dedektörü” olmanın ipuçlarını veriyor Klinik psikoloji alanında dünyaca tanınan ve kısa süreli terapide devrim niteliği taşıyan ’Nöro Dinamik Analiz’in yaratıcısı Lieberman’ın ilginç bilgiler içeren kitabı, Kuraldışı Yayıncılık’tan piyasaya çıktı. Kitabında insanoğlunun günümüzde kandırmaca dolu bir dünyada yaşadığına dikkati çeken Lieberman, ’Birilerinin bize yalan söylemesine engel olamayız ama bizi inandırmalarına engel olabiliriz’ görüşüne yer veriyor. Kitabın her bölümünde yalanın farklı bir yüzünün ortaya konulduğunu belirten Lieberman, kitaptaki yeni teknikler sayesinde herkesin kendilerine yalan söylenip söylenmediğini anlayabileceğini kaydediyor. YALAN SÖYLÜYORSA…
Hafıza hem bilgiyi kaydeder, hem de bu bilgi lazım olduğunda bulup getirir. Farklı yapısal birimlere sahip, ancak birbirine bağlı parçalardan oluşan ve birbirinden farklı süreçlerde çalışan bir sistemdir.
Bir olayın, kişinin ya da nesnenin bellekte yer etmesi, istenildiği zaman anımsanması için önce duyumlar yoluyla yalın bilinç durumunun oluşturulması, başka bir deyimle, algılanması gerekir. Birkaç defa yenilenen olaylar, görülen insanlar veya nesneler istendiğinde bellekte yeni¬den canlandırılabilir. Buna anımsama diyoruz, iyi öğrenilmiş, sık sık tekrarlanmış, bellekte iz bırakmış duygu, düşünce ve davranışlar alışkanlıklarımızı oluşturur. Bellek, insanın bütün ruhsal davranışlarında ve hareketlerinde bağlantıyı, bütünlüğü ve sürekliliği sağlayan bir yeteneğidir.
Öğrenciler sürekli olarak, derslerde öğrendiklerinin çoğunu hatırlayamamaktan, öğrendikleri bilgi ve kavramları bir süre sonra unutmaktan şikayet ederler. Öğre
Ian'ın Hikayesi; Ilan, bir pazartesi sabahı dişinin ağrıdığını hisseder. Fakat yüklü . bir programı vardır ve dişçiye gidecek zamanı yoktur. Ya ağrı kesici alacak, ya da dişçiye gitmek, zorunda kalacak. Fakat o bunları değil bir de üçüncü seçeneği denemek zorunda kalır. Ağrısı ile pazarlık yapar. Bilinçaltına gönderdiği bu sinyal için teşekkür eder. Çünkü dişindeki problemi bilinçaltı ona haber vermiştir. Bilinçaltı ile bir anlaşma yapar. Bu anlaşmaya göre eğer bilinçaltı sinyali durdurarak ağrıyı keserse hafta sonu dişçiye gidecektir. Buna söz verir. Eğer durum acil ise sabaha kadar ağrının sürmesini ister. Ağrı yarım saat sonra durur, işlerini hafta içinde bitirir ve hafta sonunda da dişçiye gider.
Her insan kendi bilinçdışına yalnız kendisi emir verebilir. Başkaların düşünceleri, eğer onları kabul edersek bizi etkileyebilir. Herkes düşünceleri seçmede özgürdür.
Bugün artık başarısızlığın gerçek sebebinin zihinde üretilen başarısızlık senaryolarının
Eleştirel bir yönetici için büyüleyici olabilecek başka bir şey de, bir insanın bir halden diğerine geçerken sergilediği farklı fizyolojiyi gözlemlemektir. Örneğin vücudun duruşu ve ses tonu, insanın ruh haline göre bir anda değişebilir. Bu, yeni beceriler sergilemeye başlarken yaratıcı, gerçekçi ya da düzenlemede iyi olmadıklarını düşünen insanlar için bir dışa yansıtma durumu olabilir. Bu modeli evde ve bir dereceye kadar işte uyarlayabilir, örneğin, evde farklı odalar ya da koltuklar kullanabilirsiniz. Ama şu önemli NLP ilkelerine uymanızı özellikle tavsiye ederim:
• Her hal için, tıpkı oturduğunuzda sizi rahatlatan, sevdiğiniz bir koltuk gibi, hemen bütünleşebileceğiniz ve zamanla bu bütünleşmeyi güçlendireceğiniz, tercihen somut, fiziksel bir demirleme yerine sahip olun.
• Bir halden çıkmadan diğerine girmeyin (ayrı yerler kullanmanın bir başka nedeni). Aksi halde, bir hali diğerine yanınızda götü