Coşkunuzu güçlendirmek için önerdiğimiz yollardan en önemlisi konuşmalarınızda ‘güçlendirici’ kelimeleri kullanmanızdır. Olumlu yük taşıyan güçlendirici kelimeleri her kullanışınızda ruhunuzun güçlendiğini görürsünüz. Dinleyen herkes güçlü kelimelerinizin etkisiyle sizde sihirli bir güç olduğunu sanır. Güçlendirici kelimeleri kullandıkça manevi gücünüzün, özgüveninizin, coşkunuzun arttığını göreceksiniz. Bu kelimeler, onları her tekrar edişinizde sizi daha güçlü ve etkileyici gösterecek. Dahası mıknatıs gibi bir çekiciliğe sahip olacaksınız. Başarı için dayanma gücüne, cesarete ve özgüvene ihtiyacımız var. Küçük bir engel karşısında hemen ümitsizliğe kapılan, kendini çaresiz hisseden bir insanın durumu çok acıdır. Oysa büyük kelimeler hayatımızı aniden değiştirebiliyor. Öyle ki en zayıf olduğunuz anda güçlendirici kelimeleri beş dakika tekrar ederseniz tüm duygularınızı değiştirebilirsiniz. Zihniniz, duruşunuz, yüz hatlarınız değişir Büyük ve güçlendirici keli
Yunanca kökenli bir kelime olan 'fobi'nin bire bir çevirisi korkudur. Fobi kavramı psikolojide irrasyonel (gerçekçi olmayan, akıl dışı) ve aşırı korkular için kullanılır. Gerçekte korku yaratmayacak bir objeye, aktiviteye veya duruma karşı aşırı korku duyma ve kaçınma davranışında bulunmaya fobi denir. Fobik kişiler belli bir durum, nesne veya aktivite ile karşılaştığında aşırı anksiyete duyar. Kişiler korkularının saçma olduğunun farkındadır, ancak korkularını mantıksal düşünerek engelleyemezler. Bu korkular fobik kişilerin günlük işlevlerinde bozulmaya neden olur. Fobiler toplumda sık görülür. Araştırmalarda toplumda %10 oranında fobik olduğu söylenmekle birlikte tahminen bu değer %25 dolayındadır. Araştırmalarda fobi sıklığının beklenenden düşük çıkmasının en önemli nedeni, bu kişilerin hastalıklarının farkında olmaması ve tedaviye başvuruların az olmasıdır. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür.
Fobi türünden bir korku, kişinin yaşan
Siz de Yararlı Çalışmalara Aktif Olarak Katılın. Bir kadının kocasına iyi arkadaşlık yapabilmesinin diğer bir şekli de, kendisine dışarda ayrı bir ilgi alanı bulmasıdır. Erkek, özel merakları ile meşgul olarak kendini tatmin ettiği sürece, işine daha zinde ve daha güçlü olarak gider. Kadın da dışarıdaki bir çalışmasından evine daha huzurlu döner. Ev kadınları çoğunlukla zamanlarını yalnız geçirdiklerinden, yeni arkadaşlar edinmelerini sağlayacak faaliyetler onlar için faydalı olur. Bir beceri kursuna devam etmek veya bir müzikle meşgul olmak, ya da edebiyatın herhangi bir dalıyla uğraşmak kadına yeni bakış açıları kazandırarak onu geliştirir. Bayan Walter C. Finkbeiner, çocukları okula başlayınca pazar günleri kilisede ders vermeye başlamıştı. Bu esnada kendisinde, küçük çocukları idare etme kabiliyeti gördü. Bunun üzerine, diğer günlerde de anaokulunda ders vermeye başladı. Bayan Finkbeiner şöyle söylüyor: "Bu yeni uğraşılarım bana olumlu yönde etki ed
Sabuna dokunmadan kocanızı öldürmek istiyor musunuz? Tabanca, bıçak falan kullanmaya lüzum yok... Ona bol bol kilo alacak şekilde, devamlı olarak baklava, börek, pasta gibi bol nişastalı, şekerli, yağlı yemekler yedirin... Sonra da keyifle arkanıza yaslanın ve ne genç bir dul olacağınızın hülyasına dalın. Ne o! İrkildiniz mi? Neden? Biliniz ki, böyle giderse kocanızın günleri sayılı olacaktır... Elli yaşlarında, kadınlara nazaran, erkeklerde ölüm oranının %70 ilâ %80 daha fazla olduğunu istatistiki bilgiler bize göstermektedir. Uzmanlar bu hususta doğrudan doğruya bizleri suçlayarak uyarıyorlar. "Bugünün Kadını’nda Dr. Herbert Pollack şöyle diyor: "Kocanızın sağlığına dikkat etmekle, Allah'ın da izni ile ömrünün uzamasına vesile olabilirsiniz. Bunu şu andan itibaren yapmaya başlayabilirsiniz. Hele, şişmansa, yarı aç yaşayıp giden bir Çinli köylünün ömrü kocanızınkinden daha uzun olabilir." Savaşlara rağmen insanlar; top, tüfek ve mermi yerine dah
Günümüzün tanınmış sosyologları, bir kadının, evindeki görevlerini yerine getirmekle saygınlığını arttıramayacağını iddia etmektedirler. Bir kadın, bu görevleri ne kadar mükemmel yaparsa yapsın toplum bunu takdir etmiyor veya etmek istemiyor. İşte, bunun etkisi sonucunda günümüzün kadını nisbeten pasif kalmıştır. Gerektiğinde, "Ben sadece bir ev hanımıyım" sözlerini biraz kızarak sarf etmektedir.
Halbuki ev kadınlığı dünyanın en saygın mesleklerinden birisi değil midir? Gerek birey olarak kadın, gerekse toplum için bundan daha önemli, daha anlamlı ve daha takdire değer bir başka görev olabilir mi?
Bütün zamanını kocasına, çocuklarına, yuvasına harcayan bir kadın bununla gurur duymalıdır. Oynadığı rol, bir aktristin sahnede aldığı rolden çok çok farklıdır. "Sadece bir ev kadını" sözü büyük meziyetleri ifade eder.
Ev kadını olmak bir faz
Kocanıza Yeni Hobiler Kazandırın Ve Onu Kendi Haline Bırakın Bir erkeğin ilgilerini paylaşmak, onu mutlu edebilmenin bir şeklidir. Onda, sadece kendisinin olabilecek şeylere karşı bir merak uyandırmak da bir o kadar önemlidir. Andre Maurois, "Evlenme Sanatı’nda şöyle der: "Zevkler, karşılıklı saygı:görmedikçe hiçbir evlilik mutlulukla sonuçlanmaz: İki kişinin aynı şeyleri düşünmeleri, aynı görüş ve arzulara sahip olmalarını hayal etmek abes olur. Böyle bir durum imkânsız olduğu kadar arzu da edilmeyen bir durumdur" Öyleyse bırakın, kocalarınız evlerinin bir köşesinde pul kol-leksiyonu ya da istediği herhangi bir işi yapsın. Bu merakı size saçma gelebilir. Kıskanç olmayın. Bilâkis onu teşvik edin. Will Rogers'in biyografisini yazan Homer Croy, vaktinin çoğunu Santa Monika'daki Rogers çiftliğinde geçirirdi. Bay Croy'un anlattıklarına göre, Will Rogers bir gün antika bir Güney Amerika kamasına merak sarmış. Bayan Rogers kocasının bu garip merakını hoş karş
Geçen yüzyılda,,büyükbabam Charles Robertson artık Kansas'ta çiftçilik yapmaktan bıkmıştı. Çocukları, karısı Harriet'i ve bütün eşyalarını kapalı bir arabaya koyarak bilmedikleri bir diyara, Kızılderililer bölgesine doğru yola koyulmuşlardı. Uzun bir seyahatten sonra Oklahama'nın kuzey doğusunda bulunan Cimarron Nehri'nin sahillerine geldiklerinde, kulübe yapmış ve içine yerleşmişler. Allah'ın bu gününe de şükrederek kendisine biraz arazi edinip etrafını da çitle çevirmiş. Zamanla para biriktirerek, civardaki bir köyde küçük bir dükkân açmış. Harriet, burada gerçekten de çok sıkıntı çekmiş. Dokuz çocukla kolay mı? Ne doktor, ne de okul var. Pekçok şiddetli kışlar, sıcak yazlar geçirmişler. Büyükbabam bir kere olsun halinden hiç şikâyetçi olmamış. Harriet, kocasının saygı duyulan bir vatandaş olduğunu ve çocuklarının mutlu günlerini görecek kadar çok yaşamış. İşte aziz okuyucularım, bugünün Amerika Birleşik Devletleri, Charles Robertson ve bir kere tecrübe etmekten yı