HALKLA İLİŞKİLER KAVRAMI;İster özel ister kamu kuruluşu olsun, her kuruluş, toplumsal bir çevre içinde yer alır; bir yandan çevreyi etkiler, bir yandan da aynı çevreden etkilenir. Halkla ilişkiler; kuruluşun çevresiyle ilişkilerini, çevrenin kuruluş amaçları, işlevleri ve örgütsel davranış üzerindeki etkilerini öğrenmesiyle, kuruluşun çevresini etkilemesiyle ilgili anlayış, davranış ve yöntemleri içeren bir kavramdır. Bu nedenle halkla ilişkiler her kuruluşun, kuruluş yönetiminin çevreyi bilmesi, değerlendirmesi ve çevredeki değişimler karşısında sürekli önlem alması açısından önem taşır. Halkla ilişkiler aynı zamanda kuruluşun amaç, politika ve etkinliklerinin çevreye anlatılması ve benimsetilmesinde önemli bir role sahip bulunmaktadır. Halkla ilişkileri bu iki yönlü özelliği ile kuruluşların çevreleriyle ilişkileri içinde yer alan bir yönetsel işlev olarak kavramak gerekir.
"Halkla ilişkiler nedir?" sorusuna somut yanıt vermek zordur. Tanım
Öğrencinin kendisini konuya vermesinde, ona karşı merak duymasının ayrı bir önemi vardır. Gerçekte merak, dikkati toplamayı sağlayan itici güçtür. Bir şey ancak merak edildiği oranda öğrenilebilir. Sevdiğimiz bir işe, "kolayca" kendimizi vermemize karşın; sevmediğimiz bir işe, neden kendimizi veremediğimizi hiç düşündünüz mü? Bunun nedeni, merakla ilgilidir. Sevdiğimiz işler her zaman daha çok merak duyduğumuz, ilgimizi çeken işlerdir. Örneği"/ bir romanın sonuna kadar okunmasını sağlayan meraktır. Merak, konuya karşı ilgi uyandırır ve böylece de dikkatin konu üzerinde toplanmasını kolaylaştırır. Konuya karşı içsel bir merak uyandırmak için ne yapılmalıdır? Bunun için türlü yollar denenebilir. Kimi zaman, üzerinde çalışılacak konu yeterince tanınmıyor olabilir. Bu durumda konuyu tanımak amacı ile ön bilgiler toplamak merak için yeterli sayılabilir. Ancak, en etkili yöntem; öğrencinin konuya ilişkin, kendisine sorular sormasıdır. Bu amaçla, okuduğunuz bir metin
Öğrencinin kendisini konuya vermesinde, ona karşı merak duymasının ayrı bir önemi vardır. Gerçekte merak, dikkati toplamayı sağlayan itici güçtür. Bir şey ancak merak edildiği oranda öğrenilebilir. Sevdiğimiz bir işe, "kolayca" kendimizi vermemize karşın; sevmediğimiz bir işe, neden kendimizi veremediğimizi hiç düşündünüz mü? Bunun nedeni, merakla ilgilidir. Sevdiğimiz işler her zaman daha çok merak duyduğumuz, ilgimizi çeken işlerdir. Örneği"/ bir romanın sonuna kadar okunmasını sağlayan meraktır. Merak, konuya karşı ilgi uyandırır ve böylece de dikkatin konu üzerinde toplanmasını kolaylaştırır. Konuya karşı içsel bir merak uyandırmak için ne yapılmalıdır? Bunun için türlü yollar denenebilir. Kimi zaman, üzerinde çalışılacak konu yeterince tanınmıyor olabilir. Bu durumda konuyu tanımak amacı ile ön bilgiler toplamak merak için yeterli sayılabilir. Ancak, en etkili yöntem; öğrencinin konuya ilişkin, kendisine sorular sormasıdır. Bu amaçla, okuduğunuz bir metin
İlk bilimsel çalışmalar Çin ve Hint'te başlamış daha sonra Mısır ve Mezopotamya'da devam etmiş; bu coğrafyalarda astronomi, tıp, topografya, matematik, mühendislik gibi bilimlerin temelleri atılmıştır.
Antik Yunan dünyasında doğa filozoflarının ilk nedenden yola çıkarak yaptıkları spekülatif doğa açıklamalarıyla oluşan doğa felsefesi Antik çağda olduğu gibi Orta Çağda da doğa bilimi olarak anlaşılmıştır. Bu dönemde filozofların hem felsefeyle hem de müzikten fiziğe kadar pek çok alanın olgularıyla ilgilendikleri görülmektedir. Pythagoras matematiğin, Archimedes de fiziğin temellerini atmıştır.
Pythagoras, matematik ile müzik arasında bir bağlantı kurmuş, evrenin bir sayı uyumu olduğunu; kozmolojik düzenin temelinde matematik orantılar bulunduğunu ileri sürmüştür. Pythagorasçıların daha sonraki büyük başarıları astronomide olmuş; yeri evrenin mer
Tutum bir kişiye atfedilen ve onun psikolojik bir nesneye ilişkin duygu, düşünce ve muhtemelen davranışlarını organize eden eğilimdir. Tanımdan da anlaşılacağı üzere insanlar kendileri için psikolojik olarak mevcut olan her nesneye karşı bir tutum sahibi olabilirler. Hakkında tutum sahibi olunan bu nesnelere "tutum nesnesi" adı verilir. Örneğin arkadaşlarımız, eşyalar, olaylar, fikirler, dinler, okullar, kitaplar, bilgisayarlar birer tutum nesnesi olabilirler. Tutumun Bileşenleri Tutumun üç temel bileşeni vardır: a) Bilişsel bileşen: Tutum nesnesine ilişkin fikir, inanç ve bilgilerden oluşur. Örneğin bir bireyin bilgisayarlar hakkındaki tutumu onun bilgisayarlar hakkındaki bilgileri tarafından şekillenecektir. b) Duygusal bileşen: Kişinin tutum nesnesine ilişkin duygu ve değerlendirmelerinden oluşur. Bir tutumu bir inanç, bir gerçek veya bir olgudan ayıran en önemli özellik, tutumun bir duygusal bileşene sah
Öğrenme, yaşantılar yoluyla davranışlarda oluşan oldukça uzun süreli değişmelerdir.
Bu tanımda iki noktanın üzerinde durmamız gerekir:
• Öğrenme bir davranış değişikliği yaratmaktadır.
• Davranış değişiklikleri uzun süreli olmalıdır.
Öğrenme psikologları öğrenmenin üç farklı yoldan gerçekleştiğini söylemektedirler. Bunlar: tepkisel koşullanma, edimsel koşullanma ve gözlem yoluyla öğrenmedir.
ÖĞRENMENİN YOLLARI
1. Tepkisel Koşullanma (Klasik Şartlanma) Yoluyla Öğrenme
İvan Pavlov laboratuvar ortamında yaptığı bir deneyle bir köpeğin geçirdiği bir yaşantı sonucu belirli bir uyarıcıya şartlanabileceğim ispatlamıştır. Pavlov deneyde aç bir köpeğin ağzına et konulmasını sağlamış ve ağzına et konulan köpeğin sal
Çabuk dost edinme; edindiklerini de hemen terk etme.Gerçek dost edinmek için, dost olacak kişi çeşitli şekillerde zamanlarda doğal bir şekilde sınanmak. Sınanmamış kişilerden dost edinirseniz büyük hayal kırıklıkları yaşarsınız, bundan dolayı dost seçerken dikkatli ve yavaş hareket etmeli. Dost edindiğin zaman da ona dikkat etmeli çünkü gerçek dost sayısı çok azdır ve böyle değerli bir şey birkaç küçük hata ile elden çıkarılmamalı. Sonra yenisine sahip olmak çok zor olabilir. DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:[email protected]