Koçluk, en kısa ve öz anlatımla ‘istenen performansa ulaşmak için koç (coach) ve danışan (coachee) arasında kurulan planlı bir gelişim ilişkisi’ olarak tanımlanabilir. Amacı danışanın kendi belirlediği hedefe, koçun desteğiyle ulaşması ve sorunlarının üstesinden tek başına gelmeyi öğrenmesidir.Her kişi veya her işletme özgün bir yapıdadır.Bu bakımdan kurulan danışmanlık ilişkisinde çözüm yine kişinin veya işletmenin kendi içerisindedir.Kuruluşlarda tepe yöneticiden en alt kademeye kadar sunduğumuz koçluk hizmeti, gerek çalışanlara gerekse işletmenin bütününe çok büyük katkılar sağlamaktadır. Koçluk (Cep Boy) Patty McManus
OPTİMİST YAYIM DAĞITIM Size doğrudan bağlı çalışanlarla ilişkilerinizi nasıl iyileştirebilir, etkin ekip dinamiklerini nasıl geliştirebilir, kaynakları nasıl daha etkin kullanabilirsiniz? Stratejik koçluk yapmayı öğrenin. Bu kitapta şu konulara ilişkin zengin araçlar bulacaksınız: ·Ne za
Problem çözme sürecinin problem bulma ya da problemi tanıma kısmını ele alan çeşitli teknikler vardır. Örneğin, veri toplama, ‘semptom’ teşhisi, araştırma metodolojisi ve grup beyin fırtınası bu kısma dahil olabilir. Geleneksel teknikler, esas olarak, istatistikler, sonuçlar, hedefler, eğilimler, performans düzeyleri, vb. gibi katı veriler üzerinde yoğunlaşırlar. Yumuşak veriler ise duygular, inançlar, görüşler, tutumlar, kişilikler, kişisel davranışlar, seziler, tepkiler, vb. ile ilgili olabilir. Daha önce gördüğümüz düşünme aşamaları bunları örneklerle açıklamaktadır. Mantıklı düşünen yöneticiler için tehlike, bir probleme ilişkin yumuşak verileri ve öznel yanları inkar etmek ya da küçümsemektir. Oysa pratikte, bu yanlar genellikle, sorunların aslan payını (buzdağının yüzeyin altındaki kısmını) temsil etmektedir, dolayısıyla onlarla en iyi şekilde ilgilenmemiz gerekir. Bu yüzden, yaratıcı yaklaşımlar çoğu kez aynı mantık zemininde dolanıp duran daha analitik tekniklere kıyasla d
Meseleleri ve problemleri reaktif bir tarzdan çok proaktif bir tarzda sorgulamamıza olanak tanıyacak çeşitli araştırma yöntemleri mevcuttur. Örneğin, soru listeleri, mülakatlar, ürün, kalite ve finans istatistikleri, tutum ve benzeri şeyler için anketler, iş örnekleme, odak grupları, vb. vardır. Bir semptom çözümlemesinde olduğu gibi, bunlar sorunları büyük olasılıkla belirleyecekler ve yeniden çerçevelendirme teknikleri problemlere ancak o zaman uygulanabilecektir. Bunlar katı ve yumuşak verileri içerdikleri gibi, hayal kurma ve yargıda bulunma yeteneklerini de gerektirirler. Tüm problem bulma tekniklerinde olduğu gibi, doğru bir tutum çerçevesi benimsemeniz halinde fırsatlar önünüze çıkacaktır. DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:[email protected]
Şimdiye kadar görmüş olduğumuz yeniden çerçevelendirme yaklaşımları da problem tanıma açısından yararlıdır. Bunlar genellikle çok sayıda yeni sorun yaratacaklar, dolayısıyla, bu sürecin ikincil bir yararı olarak, ele alınacak doğrudan ilişkili sorun ya da fırsat sıkıntısı olmayacaktır. Bir yeniden çerçevelendirme işleminin açığa çıkaracağı yeni sorun pekâlâ kritik bir faktör ya da ana neden olabilir. Dolayısıyla, yeniden çerçevelendirici düşünmeyi bir problem bulma aracı olarak her geleneksel tekniğe uygulayabilirsiniz.
Daha tutucu yöneticiler çerçevelerini değiştirmekten kesinlikle hoşnut olmazlar, zira bu, ortaya yeni gerçekliklerin çıkmasına neden olur. Çeşitli temel sorunları gizleme olasılığı olan görülebilir semptomlara bağlı kalmak onları daha mutlu kılar ve bu durumda bile, ölçülemeyen ‘yumuşak’ faktörleri çoğu kez önemsemezler. Yeniden çerçevelendirme, her şeyden çok, kendi sınırlı algılama kapasitemizi gözler önüne serecektir. DERLEYEN.
Çoğu yönetici bu durumu aşina olmaktan da daha öte, iyice bilmesine rağmen, bu aşamanın yönetim kitaplarında kabul edilmesine çok az rastlarsınız. Nitekim bu aşama, ‘boş bir duvar’a dayandığınız, ‘bir çember içinde dönüp durduğunuzu’ hissettiğiniz ya da çalışmayı tamamen kesmeye hazır olduğunuz zaman ortaya çıkar. Ayrıca, bir problem çözmeye ya da görevinize başladıktan çok kısa süre sonra, yine epeyce yol katettikten sonra da ortaya çıkabilir, ama genelde etki her iki halde de aynıdır. Böyle durumlarda, elinizdeki problemi fırlatıp atmaya ve daha çabuk sonuçlar üretecek bir şeyle devam etmeye kışkırtılırsınız.
Paradoksal bir durumdur ama, hayal kırıklığı zihinsel sürecin önemli bir parçasıdır. Dünyadaki en büyük düşünürleri bile, herhangi bir şeyle uğraşırken havlu atma noktasına hale geldikleri, derin bir hayal kırıklığı, şüphe ya da depresyon dönemlerinden geçtiklerinden anlatmaktadırlar. Ancak büyük düşünürlerin dikkat çektikleri başka bir nokta da, en büyük
NLP'nin kökeni, yirmi yılı aşkın bir süre önce ABD'deki Santa Cruz Üniversitesi'ne dayanır. NLP'nin kurucuları, o zamanlar dilbilim (linguistik) alanında yardımcı profesör olan John Grinder ile psikoterapiye özel ilgi duyan psikoloji ve matematik öğrencisi Richard Bandler'dı. Onların araştırmaları, çalışmalarında çarpıcı sonuçlar elde etmesiyle uluslararası alanda, tanınan üç psikoterapisti ‘model’ alıyordu: Bir yenilikçi psikoterapist ve Geştalt terapisinin kurucusu olan Fritz Perls; baş edilmez görünen ilişki sorunlarına çözümler getirebilmiş, önde gelen bir aile terapisti olan Virginia Satir; modern hipnoterapinin babası olarak adlandırılan, dünyaca ünlü hipnoterapist Milton Erickson.
Grinder ve Bandler'in amacı, başarılı terapistler tarafından kullanılan iletişim davranışı modellerini tanıtarak, daha sonra başkalarına aktanlabilmesini sağlamaktı.. Onların ilk çalışmalarının ürünü, büyük bir kuram olmaktan çok, daha iyi iletişim, daha hızlı öğrenme ve herhangi
Ruhbilimin insanı tanımak ve anlamak konusunda yaptığı önem aşamalardan biri testlerle olmuştur. XIX. yüzyılın sonlarında geliştirilme ye başlanan testlerin yaygın uygulanması son otuz, kırk yıl içinde olmuştur.
Ruhbilim alanında kullanılan testler bir anlamda gözlem, ölçme ve karşılaştırma aracıdır. Başka bir deyişle, kişinin gözlemini öznellikten kurtarır. Gözleme nesnel nitelik kazandırır, harcanan zamanı kısaltır. Buna karşın, son yıllarda testlere karşı gittikçe artan eleştiriler ortaya çıkmış testlerle yapılan hatalı değerlendirmeler sonucu birçok kişinin gereksiz ve yersiz durumlarla karşılaştığı ileri sürülmüştür. Kuşkusuz, herhangi bir inceleme ya da tedavi aracının kötü kullanılmasından ve hatalı yorumundan kaynaklanan sorunlar olabilir. Zamanla bu sorunlar çözülebilir. Ancak bu sorunlara bakarak hiçbir zaman testlerden vazgeçilemez.
Ruhbilim alanında kullanılan testler kişilik ve yetenek testleri olmak üzere iki büyük