Ev ödevi çocuklar açısından konuyu daha iyi öğrenme, aileleri açısından ise yavrularının eğitimleri ile ilgilenmeleri bakımından iyi bir fırsattır. Ev ödevleri sayesinde öğrenciler okulda öğrendiklerini gözden geçirir ve uygular, gelecek ders için hazırlık yapar, kaynak kullanır ve araştırmayı öğrenir. Ev ödevi sayesinde çocuklar konuları uzun uzun inceleme fırsatı bulur. Ayrıca ev ödevleri yavrularımızın düzenli biçimde çalışma alışkanlığı edinmelerini sağlayarak, tek başlarına çalışmalarına ve sorumluluk almalarına olanak tanır. Uzmanlara göre öğrenme motivasyonu düşük olan öğrenciler düzenli biçimde ders çalışma ve ev ödevlerini bitirmede sorun yaşayabiliyorlar. Şayet sizin çocuğunuz da ders çalışma alışkanlığı kazanamıyor ve ev ödevlerini yapma konusunda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmiyor ise sizin desteğiniz gerekiyor demektir. Çocuk ile ödevleriyle ilgili konuşmaya çalışın. Ödev konusunda düşünmesini ve onu çalışılabilir parçalara bölmesini sağlayın. Bir proje
Okula başlayan çocuklar özgür ve sınırsız bir oyun dünyasından gelirler. Bu nedenle okula alışmaları belirli bir süre alacaktır. Eğer çocuğa bu süreç içinde zorlamalara kalkışmadan okulu ve dersleri sevdirebilirseniz okul hayatı boyunca bunu artı bir değer olarak taşır. Ancak çocuğa okulu sevdirmek, ders çalışmayı sevdirmek sanıldığı kadar kolay değildir. Çoğu anne bunu başarmak için ödül yöntemine başvurur. Oysa bu yanlış bir yöntemdir. Çünkü çocuğa her ders çalışma için ödül vermek onun ders çalışmayı bir mecburiyet olarak görmek yerine ödül için yapılan bir geçici iş olarak algılamasına neden olur. Ders çalışmak yeni bir bilgiyi öğrenmek, anlaşılmayan konular üzerinde çalışmak ve öğrenilenleri tekrar etmektir. Çocuğun öğrenmek için sorumluluk alması, merak etmesi ve motivasyonu, ders çalışma davranışının kalitesini belirler. Öğrenmek, ders çalışmak, ödev yapmak çocuğun sorumluluğudur. Çocuğa ödevleri konusunda yardımcı olurken asla bu işi tamamıyla kendi üzerin
İletişim önce kendimizi sonra çevremizi çevreleyen ilişkiler ağının tümünde temel bir işleve sahiptir. Bu nedenle eğitim, çalışma hayatı ve örgüt içi iletişimin yanı sıra hayatımızın her anında söz konusu olan iletişimi daha bütünlükçü ve geniş bir çerçeve içinde ele almaktadır. Doğru ve Etkili İletişim eğitimin hedefi, katılımcıların hem çalıştıkları kurum içinde hem de özel yaşamlarındaki insan ilişkilerinde yaşadıkları iletişim sorunlarını ve bu sorunlara yönelik çözümleri saptamalarına yardımcı olmaktır. Buradan hareketle, iş ortamındaki ilişkilerin geliştirilerek örgütsel verimliliğin arttırılması da hedeflenmektedir. Toplum yaşamı iletişimle daha güzel hale getirilir. Birey, grup ya da toplumların kendi aralarında kurdukları çeşitli ilişkileri düzenleyen kuralları, mevkileri gereğince tanıyıp onlara uygun davranışta bulunabilmeleri, kendi aralarında etkin bir iletişimin bulunmasına bağlıdır. Başarılı iletişimin en önemli koşullarından biri, kişiler arasında
İletişim sürecinde, en basit anlamda bir gönderici ve bir alıcının olması gerekir. Bu sürecin ereği, göndericinin düşüncelerini alıcıda oluşturmaktadır. Bu aslında insancıl iletişimin evrensel özürdür. İletişim konusu olan şey, alıcının duyu organlarını harekete geçirecek biçimde bir dizi simgeyi içerir. Başka bir deyişle iletişim, bir süreç ve bu süreç içindeki tüm öğelerin, zaman içinde karşılıklı olarak etkileşmesidir. Etkili iletişim için etkin dinleme, tepki verme, olumlu yaklaşım ve beden dili kavramları önem taşımaktadır. Sağlıklı iletişimin en öncelikli şartı olan ve etkin iletişimi, beden dilini etkili kullanarak sağlamayı öğrenmek isteyen kişilere, iş ve özel yaşamlarında yepyeni bir yol açmak, kendi ışıltılarının farkına varmaları amacıyla düzenlenen eğitimdir. Artık siz de beden dilinizi doğru kullanarak işvereninizin, ailenizin, arkadaşlarınızın ve çevrenizdeki diğer insanların sizinle ilgili düşüncelerini değiştirebilirsiniz. Toplum yaşamı iletişimle
Batıda hızlı okumanın mazisi yarım asrı aşan bir süreye sahiptir. Herkes hızlı okuyabilir. Bunun için okuyucunun öncelikle yavaş okuma alışkanlıklarını tanıması ve bu alışkanlıklardan kurtulması gerekmektedir. Okuyucu bundan sonra gözlerini hızlı görmeye alıştırmalı ve geniş alanı görebilmek için egzersizler yapmalıdır. Hızlı okuma tekniklerinde yavaş okuma alışkanlıklarını yok etme teknikleri, gözü hızlı görmeye alıştırma ve ritmik görme, geniş alanı görme teknikleri, şekillerle okuma teknikleri olma üzere dört temel konuda eğitim veriliyor. Hızlı okuma, sessiz olarak yapılmakta ve hiçbir kelime okuma esnasında atlanmamaktadır. Yoğun iş temposundan dolayı kendini geliştirmeye zaman ayıramamaktan yakınan, kitap okuma ile ilgili gereken düzeyde olmadığını düşünen, sınavlarda soruları yetiştiremediğinden yakınan, yaşam kalitesini arttırmak isteyen fakat nereden başlayacağı konusunda bir fikir sahibi olmayan herkes için fayda sağlayacak bir deneyimdir. Yoğun tempoda
Hızlı Okuma eğitimi almamış bir insan, kelime kelime okur, içten seslendirir, gözü metin üzerinde yavaş kayar ve uzun duraklamalar yapar. Bu nedenlerden dolayı, normal bir insanın okuma hızı 'kaplumbağa hızında' kalır. Yavaş okuyucu, gelişen ve hızla değişen çağa ayak uydurmakta zorlanır. Okumanın hızlı ve etkin bir biçimde yapılabilmesi başarının temel eksenini oluşturmaktadır. Günlük yaşantımız içinde gazete, dergi, kitap ve makale yanında rapor, resmi yazı, proje, hukuki dosyalar, tutanaklar ve benzeri çok sayıda belgeyi okumaktayız. Bunların hızlı okunması ve anlaşılması başarıyı önemli ölçüde etkileyen unsurlar arasında yer almaktadır. Beyin üzerinde yapılan çalışmalar ve tıp biliminde ortaya çıkan gelişmeler bize aslında çok kısa sürede çok daha fazla okuma gücünde olduğumuzu göstermiştir. Hızlı okuma göz kaslarının ve zihinsel yapımızda yapılacak sistemli bir eğitimle okuma hızımızı artırarak verimliliğimizi artırma eğitimidir. Türkiye’de
İnsan hayatında yaptıkları ve yapacakları ile sınırlandırılmaktadır. Sizde her konuda sınırlarını kendiniz çizmek istiyorsanız, öncelikle hitap dilinizi geliştirmeli ve hayata hitabet sanatını en doğru kullanan bir kişi olarak atılmalısınız. Bu yüzden ne çok konuşmanın ne de az konuşmanın bazen hiçbir şey ifade etmediğini öne sürerlerken, yerinde ve açıklayıcı konuşmanın istenilen her şeyi karşı tarafa aktarabildiğini belirtmektedirler. Bu durumun ise akıcı ve sağlam bir diksiyondan geçtiğini, konuşmanın aslında birçok kişinin farkında olmadığı bir sanat olduğunu öne sürmektedirler. Kişiler duygularını, düşüncelerini değişik ve renkli ses tonlarıyla zengin kelime dağarcıklarından oluşturdukları cümlelerle ifade ederlerken, söylediklerini uygun mimikler ve beden diliyle de desteklediklerinden, dinleyicileri etkilemeyi başarırlar. İletişim, kurulamadığında ya da yeterli olmadığı zaman, bu durumun neden olduğu sonuçlar ilk etapta çok açık şekilde belli olmayabilir. P