Felsefe, bilim ve onun ulaştığı sonuçları da içine alan tüm varlığı anlamaya ve açıklamaya çalışır. Bunu yaparken bilim üzerine düşünür, bilimin sonuçlarından yararlanır ve sorularıyla bilimin ufkunu genişletir. Felsefe araştırmaları dile getirilmiş kavram ve tanımlarla uğraşır ve "nedir"li sorular sorar. Bilimler ise daha çok "nasıl" lı sorular sorar; her bilim dalı kendi açısından "Evren nasıldır?" diye sorar ve bu sorunun ardından evren ile ilgili açıklamalarda bulunur, çünkü bilimler dünyayı açıklama denemeleridir. Demek ki felsefe ile bilimler yaptıkları işin bir bölümünde çakışmaktadırlar; her ikisinin de sonuçta yaptığı 'açıklama'; yargıda bulunma; bir bilgi ortaya koymadır. Bu bilgi felsefede kavramlara ilişkin iken, bilimlerde yaşanılan dünyanın objelerine, somut olaylarına ve olgularına ilişkindir. Bilimin dilini dünyaya yönelmiş bir dil olarak belirlersek, işte felsefe bu dil üzerine düşünüp, derinleştiğinde bu dile ilişkin yargılarda; açıklamalarda bulunur ve ortaya bi
Bu tür savlar şu şekilde olur: "X'in kötü olduğunu itiraf ediyorum ama Y daha kötü, dolayısıyla X'le ilgili bir şey yapmanın anlamı yok," veya "X'in iyi olduğunu itiraf ediyorum ama Y daha iyi, dolayısıyla X'i unutup, Y'ye dikkatimizi yoğunlaştıralım." Bu savların dürüst olmaması, "her ikisi - ve" şeklindeki yaratıcı düşünce yerine "ikisinden biri - veya" şeklindeki kısıtlayıcı düşünceye dayanmasındadır. Eğer hem X hem Y kötü ise, ikisiyle de uğraşmak gerekir. Benzeri şekilde hem X hem Y iyi ise, her ikisi teşvik ' edilmelidir. Dolayısıyla şehirde suç oranı yüksek ve konut koşulları kötüyse, aynı zamanda her iki sorunla da uğraşılabilir. Hem uzay hakkında merakımızı giderme gereksinimi hem de daha iyi tıbbi olanaklara gereksinim varsa, yine her ikisi aynı zamanda araştırılabilir. Zamanın kısıtlı oluşu nedeniyle tek bir eylemin mümkün olduğu nadir durumlarda bile, "her ikisi - ve" savı yine de geçerlidir. Bu durumlarda en önemli konuyla önce uğraşılır ve ikinci konuyl
Çoğu amaç için düşüncelerinizi hazırlama ve düzenleme yolunun cümlelerle değil, listeler şeklinde olduğunu bu bölümde şu noktaya kadar anlamışsınızdır. En uygun yol yaratıcı zihin haritası kullanmaktır; çünkü, yaratılan fikirler sadece çok daha fazla sayıda olmayacak, aynı zamanda otomatikman kendi bağlantılı ve mantıklı düzenlerinde yerlerini alacaklardır. Birinci bölümün sonundaki zihin haritasına baktığınızda, yukardaki tekniklerin örneklerini ve hatırlamanıza yardımcı olmakta ne kadar etkili olduklarını göreceksiniz. DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:[email protected]
Bir sayfanın ortasına hakkında yaratıcı fikirler üretmek istediğiniz şeyi çizin. Aklınızın en üst hız sınırında çalışarak, merkezden dışarı dallanarak, aklınıza geldiği kadar hızlı olarak fikirleri "uydukları" yerlere bağlayın. Bu faaliyeti yaparken bir satırda tek sözcük yazmak daha iyidir çünkü her sözcüğün kendisiyle ilgili büyük bir dizi bağlantıları vardır ve eğer ayrı tutulur, cümle veya tümce içinde kısıtlanmazsa, daha çok fikir ve imge "saçacaktır". Merkeze yakın dallardaki imge ve sözcükler çoğunlukla öncelikli fikirlerdir ve ikincil fikirler şemanın dış çevresine doğru dallanırlar. Fakat bazen belirli bir fikrin her tarafta ve uçlarda ortaya çıktığını fark edeceksiniz, bu varlığın hakimiyeti dolayısıyla onun belki de gerçekten ilgilendiğiniz temel kavram olduğunu anlayacaksınız. Bu fikirleri yaratırken harfleri ayrı ayrı yazmak da önemlidir. El yazısıyla birbirlerine bağlı oldukları hale kıyasla gözünüz onları çok daha çabuk ayıracaktır. Fikirlerin hızlı ür
Tarihte hemen hemen tüm büyük beyinlerin, dehalarının temelinde yaratıcı hayal güçlerini kullanmış olmaları rastlantı değildir. Einstein'ın kendi kendine keşfettiği hayal gücü oyunlarında farklı fikirleri ele alarak, ataş alıştırmasında özetlenen tarzda, yaratıcı bağlantılar kurduğunu biliyoruz. Bu da, birinci bölümde verilen Einstein örneğini bir kez daha teyit etmektedir. Akıllarının bu yönünü gel düşürmekte başkalarının kendisine katılmasını sürekli rica ediyordu. Fizikokimyacı olan Kekule, yaratıcı hayal gücünü kullanarak benzin halkasının yapısını buldu ve yarışı zandı. Laboratuarda geçirdiği günden sonra, eve gider, şöminenin önünde oturur, yarı uyanık, yarı uykulu, alevlerin ve kömürlerin şekillerinin ona ilham vermesine izin verirdi. Kekule şöyle anlatmıştır: Sandalyemi ateşe doğru çevirdim ve kestirdim. Yine atomlar gözümün önünde oynuyorlardı. Bu sefer küçük gruplar mütevazilikle arka planda kalıyorlardı. Bu tür görüntülerin tekrar
Bu anda yazı ilk okuyuşunuzu tamamlamış, gelecekte sürekli zihinsel gelişiminizi planlamaya hazırsınız. Aşağıdaki satırlarda yararlı bulabileceğiniz birkaç öneri vardır: 1. Bu yazıı birkaç gün bir kenara koyun, sonra onu tekrar alıp okuduğunuz kısımlara hafifçe göz gezdirin. Aklınıza birkaç gün istirahat verdiniz, bu da aldığı bilgiyi "hazmetmesine" olanak sağlayacaktır, ilk bölümleri ilk okuduğunuz zamana nazaran daha bütün bir bilgiyle okuyorsunuz. Dolayısıyla bu bölümleri anlamanız, algılamanız, takdir etmeniz ilk okuduğunuz seferkinden oldukça fazla olacaktır, kişisel ilerlemeniz için yaratacağınız fikirler daha fazla olacaktır. Örneğin, beynin sağ ve sol tarafları ile ilgili kısmı ikinci kez okurken, beyin şemaları, yaratıcı düşünme, özel bellek teknikleri, not tutma, matematiksel yetenekle ilgili "kancalar" beyinle ilgili bilgiyi birbirine bağlayacak, öncekinden çok daha ilginç ve konuyla ilgili gelecektir. Yazıyı göz gezdirirken yapabileceğiniz şeylerden biri,
Etkili, az ve öz not tutmak, normal okul sisteminden geçen herkes için sorun olmuştur. Bu bölüm geleneksel not tutma yöntemlerini özetlemekte ve yeni anahtar-sözcük not tutma tekniklerinin etkinliğine dair son kanıtlan sunmaktadır. Buna ek olarak, daha yaratıcı ue akıcı not tutma, hızlı yazmada kısaltma teknikleri ve fiziksel sorunların çözümü ile ilgili öneriler getirilmektedir.
Stenografi, eskiden steno tekniklerini ifade eden bir terimdi. Şimdi ise mümkün olan en etkili şekilde gerekli bilgileri yazmakta kullanılan birçok tekniği kapsamaktadır. Bugüne kadar en popüler yöntem, harflerin ve sözcüklerin sembollerini kısaltarak, konuşulduğu kadar hızlı yazmaya olanak veren steno sistemiydi. Okulda, yüksek okulda, üniversitede hocanın bilgili sözlerinin hiç birini kaçırmamak için bazı insanlar steno öğreneceklerdir. DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:[email protected]