Çoğu yönetici bu durumu aşina olmaktan da daha öte, iyice bilmesine rağmen, bu aşamanın yönetim kitaplarında kabul edilmesine çok az rastlarsınız. Nitekim bu aşama, ‘boş bir duvar’a dayandığınız, ‘bir çember içinde dönüp durduğunuzu’ hissettiğiniz ya da çalışmayı tamamen kesmeye hazır olduğunuz zaman ortaya çıkar. Ayrıca, bir problem çözmeye ya da görevinize başladıktan çok kısa süre sonra, yine epeyce yol katettikten sonra da ortaya çıkabilir, ama genelde etki her iki halde de aynıdır. Böyle durumlarda, elinizdeki problemi fırlatıp atmaya ve daha çabuk sonuçlar üretecek bir şeyle devam etmeye kışkırtılırsınız.
Paradoksal bir durumdur ama, hayal kırıklığı zihinsel sürecin önemli bir parçasıdır. Dünyadaki en büyük düşünürleri bile, herhangi bir şeyle uğraşırken havlu atma noktasına hale geldikleri, derin bir hayal kırıklığı, şüphe ya da depresyon dönemlerinden geçtiklerinden anlatmaktadırlar. Ancak büyük düşünürlerin dikkat çektikleri başka bir nokta da, en büyük
Şimdi kendinizin ve sık sık iletişim kurduğunuz diğer insanların düşünme tercihini tanıyabilecek duruma gelmiş olmalısınız. Bu her yönetici açısından çok değerli bir yetenektir. Uyumlu ilişki ilkesini ve dört aşamalı başarı çevriminde karşılaştığımız esnekliği kullanarak, davranışınızı başarılı iletişimdeki isabet oranınızı artırmak üzere ayarlayabileceksiniz.
Farklı tercihlere sahip insanların karşılaştığı zorluklan düşünün. Özenle seçilmiş sözcükler ve iyi ifade edilmiş sözlü argümanlar aracılığıyla görsel bir insanla iletişim kurmaya çalışmanız halinde, istediğiniz etkiyi elde etmeniz pek mümkün değildir. Ama iyi seçilmiş birkaç görsel örnek, hatta bir fikir vermek için bir karton üzerine yapılan birkaç çiziktirme bile harikalar yaratabilir. Sözcüklerinizin görsel yaklaşımı desteklemesi gerekecektir, bu yüzden, hakkında konuştuğunuz şeyi görmelerini kolaylaştıran görsel bir anlatıma başvurmanız gerekebilir. Görsel bir insan olan iş arkadaşınızı rahatlata
Her iletişime doğru bir yatırım olarak bir ya da birkaç sonuç ve bir yapı atfetme konusunda rutin bir uygulama geliştirin.
Kendinize şunları sorun:
• Ne gerçekleştirmek istiyorum?
• Çatışan sonuçlar var mı?
• Mesajımı iletmenin en iyi yolu ne?
• Uyumlu ilişkiyi nasıl gerçekleştirebilir ve sürdürebilirim?
• İletmek için en iyi kişi ben miyim?
• Karşımdakiler bunu nasıl algılarlar?
Bu rutin, önemli bir konuşma ya da yazılı bir sunuma olduğu kadar en zararsız rastlantısal iletişimlere de uygulanabilir. Gerçekten gerekli olmayan kısa bir telefon görüşmesi yapmak, anlaşılmayacak, hatta okunmayacak zekice bir rapor yazmaktan daha anlamlı değildir, yine de alışkanlık
Düşüncelerimiz fizyolojimizi -kas gerginliğini, nefes alıp vermemizi, kendimizi nasıl hissettiğimizi ve daha pek çok şeyi- anında etkiler ve tüm bunlar da düşüncelerimizi etkiler. Birini değiştirdiğimiz zaman diğerini de değiştiririz. Hiçbir parçamız bağımsız olarak çalışamaz. Bilinçsiz zihnimiz, ne olup bittiğinin bilinçli olarak farkında olmadığımız zaman bile bedenimiz üzerinde bir etkiye sahiptir. ‘Düşüncelerimizin büyük çoğunluğu bilinçsiz türdendir ve bunlar, NLP'ye göre, etkinliğimizde büyük bir rol oynar. Değişmek için iki rotaya sahibiz: Fizyolojimiz ve davranışımız aracılığıyla ve de düşünme biçimimiz aracılığıyla. Bu iki rotayı da tanımak ve kullanmak etkinliğimize ekstra bir destek sağlar.
Yöneticiler bu ilkelere farklı tepki vermektedir. ‘İstisnalar’ hakkında düşünmek için mantıklı, sorgulayıcı zihninizi kullanarak ya da belki de, bilinçaltında varlık gösteren bir niyet kavramına fazla önem vermeyerek şüpheci olabilirsiniz. Bazı yöneticiler ‘gerçekli
İhtiyacımız Olan Tüm Kaynaklara Zaten Sahibiz. Tüm becerilerimiz ve eylemlerimiz, ne olabileceğine dair düşünceler, düşler ve resimler olarak önce zihinde başlar. Zihinsel ve fiziksel kaynaklarımızın bu yapı taşları hepimizde mevcuttur. Bunlar kendimizi hissetme biçimimizi değiştirebilir ve başarmak istediğimiz şeye yöneltebilir. Dışımızdaki kaynakları (örneğin, para) elde etmek ya da istediğimizi gerçekleştirmek için kullandığımız beceri ve yeteneklerimiz içimizdeki bu kaynaklardan doğar. Bunu şöyle de ifade edebilirsiniz: ‘Biri yapıyorsa, ben de yapabilirim.’ İzmir’deki NLP Eğitimleri ile ilgili detaylı bilgi için 232 422 59 54 numaralı telefondan veya burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Her birimiz dünyayı eşsiz biçimde algılarız; sanki gerçek dünyaya ilişkin, kendimizin çizdiği kişisel bir haritaya sahibizdir. Öncelikle, biz insanlar, bireysel olarak, etrafımızdaki görüntüler, (ışık dalgalan), sesler ve diğer duyusal uyarıcılar şeklindeki enerji dalgalarının sadece çok küçük bir kısmına ulaşabiliriz. Yani anlayışımız, bir numuneye ya da gerçek dünya üzerindeki küçük bir duyusal pencereye dayalıdır. Her birimiz, ayrıca geçmiş deneyimlerimiz, bunların sonucunda oluşan tavırlarımız ve inançlarımız açısından da benzersizizdir. Deneyimi, kavrayışlarımız ve inançlarımıza ‘uydurmak’ üzere süzgeçten geçirmeye eğilimliyizdir. Gözlerimiz ve kulaklarımızla algıladıklarımızdan çok, milyonlarca elektro-kimyasal sinaptik beyin bağlantısı, dünyaya ilişkin kişisel haritamızı oluşturan ‘anlayış’ haline gelir. Ama haritalarımızın hiçbiri gerçekliğin ‘ülkesi’ değildir ve olamaz da. Bu yüzden, doğru iletişim, başka insanların algı haritalarını anlamaya çalışmalıdır. Farklılıkl
NLP'nin kökeni, yirmi yılı aşkın bir süre önce ABD'deki Santa Cruz Üniversitesi'ne dayanır. NLP'nin kurucuları, o zamanlar dilbilim (linguistik) alanında yardımcı profesör olan John Grinder ile psikoterapiye özel ilgi duyan psikoloji ve matematik öğrencisi Richard Bandler'dı. Onların araştırmaları, çalışmalarında çarpıcı sonuçlar elde etmesiyle uluslararası alanda, tanınan üç psikoterapisti ‘model’ alıyordu: Bir yenilikçi psikoterapist ve Geştalt terapisinin kurucusu olan Fritz Perls; baş edilmez görünen ilişki sorunlarına çözümler getirebilmiş, önde gelen bir aile terapisti olan Virginia Satir; modern hipnoterapinin babası olarak adlandırılan, dünyaca ünlü hipnoterapist Milton Erickson.
Grinder ve Bandler'in amacı, başarılı terapistler tarafından kullanılan iletişim davranışı modellerini tanıtarak, daha sonra başkalarına aktanlabilmesini sağlamaktı.. Onların ilk çalışmalarının ürünü, büyük bir kuram olmaktan çok, daha iyi iletişim, daha hızlı öğrenme ve herhangi