Aşırı Başarı" ifadesinin olumsuz bir anlamda algılanması oldukça komiktir: Bir başarıyla tatmin olmayan işko-lik, hayatında yaptığı herşeyde mükemmelliği arayan kişi. Birçok kişiye göre aşırı başarı uzak durulması, sakınılması gereken birşeydir, sonuçta yalnızca başkaları kadar yetenekli, akıllı ya da şanslı değilseniz çok çalışmak zorundasınızdır. Çok çalışan kimseler sık sık şu sözleri duyarlar: "Neden geç saatlere kadar kalıyorsun?", "Müşteriler için son dakikada birşeyler atamaz mısın ortaya, anlamazlar ki?" ya da "Neden bizimle birlikte dışarı çıkıp biraz rahatlamıyorsun? Sonuçta hepsi sadece yükselmek için değil mi?" Buradaki kalıbı görebilirsiniz. Ama aslında aşırı derecede başarılı olanlar başarının esaslarını biraraya getirirler. Bunlar kendimize model olarak seçmemiz gereken kişilerdir. Profesyonel futbol yaşamında tarihteki belki de en büyük top yakalayıcı olmuş Jerry Rice'a bakın, hala o inanılmaz çalışma prensiplerini devam ettiriyor. Billy
Hedeflerimize ulaşmak için uğraşırken, stres ve baskı arasındaki ayrımı da yapabilmeliyiz. Stres düşmandır. Odağımızı böler ve performansımızı düşürür. Baskı ise yalnızca biz izin verdiğimizde negatif olabilir. Çocukken büyük rüyalar kurarız, yetişkinlerin dünyasına yükseldiğimizi ve orada muhteşem şeyler başardığımızı hayal ederiz. Asla baskıyı düşünmeyiz. Asla yapamayacağımız şeyleri düşünmeyiz. Bu yeniden yakalamamız gereken zihinsel düzlemdir, çocukluk merakının o duygusu. Yaşamımızda baskı altında olduğumuz noktaların bulunduğuna kuşku yoktur, o halde onları tanımlamalı ve kontrol edebilmek için stratejiler geliştirmeliyiz. Kaynağıyla yüzleşmediğimiz taktirde strese dönüşüp performansımızı etkileyeceğinden, baskıya yol açan şeyi tanımlamak ilk adımdır. Baskı ancak onunla yüzleşmeye ve içinde bulunduğumuz ortamda başa çıkmaya hazır olmadığımızda negatiftir. Ama söz konusu şartlarla nasıl başa çıkacağımı
Kim kazanacak, kim yenilecek? Sonunda kazanacak olan nedir? Azim. Başka hiçbir şey değil, bizi büyük yapan azmimizdir. Tam potansiyelimizde bizi çalışmaya zorlayan azimdir. Herkes bir gün, bir hafta ya da bir ay için büyük olabilir. Ama daima başarılı olacak olanlar, başarının uzun süreli bir adanmışlık, bir 100 metre koşusu değil, bir maraton olduğunu anlayanlardır. Fakir, aç ve yönlenmiş. Tatmin olmanıza asla izin vermeyecek ve sizi daima daha çok öğrenip, daha iyi olmaya götürecek olan tutum budur. Her zaman ulaşacak daha üst bir hedef olduğu varsayımıyla başlayan bir tutumdur bu. Ayrıca sizi zorlayacak, bunaltacak dönemlerle her zaman yüzleşeceğinizi de anlamalısınız. Anahtar, her zamankinden daha çok çalışmaktır. Çünkü ne kadar çok çalışırsanız, teslim olmak da o kadar zorlaşır. Diğer anahtar ise esnek olmaktır; yolda çıkmaya başladığınızı hissettiğinizde yöntemlerinizi yeniden gözden geçirmelisiniz. Peki hatırlanması gereken önemli şey nedir? Asla
Baskı durumlarını ele alırken formülüm basittir: Baskıyı müttefik, stresi düşman olarak kabul ederim. Bu benim hem özel yaşamımda, hem de bir basketbol antrenörü olarak iş hayatımda takip ettiğim bir felsefedir. Evet baskı her zaman herhangi bir şekilde orada durmaktadır. İş yerinde olsun, özel yaşamda olsun tüm yaşamımızın içindedir. Çağdaş yaşamın bir parçasıdır, hızlı tempolu kültürümüzün bir ürünüdür. Bunu inkar etmek sadece kendimizi aldatmaktır. Ama onun performansını olumsuz bir şekilde kontrol etmesine izin vermemeliyiz. Birçok kimse size bir iyi baskı, birde kötü baskı olduğunu söyleyecektir. Buna inanamıyorum. Baskı aslında doğaldır. İyi veya kötü olması sizin bakış açınıza bağlıdır. E-ğer kendi çıkarınıza kullanırsanız iyi baskıdır. Eğer onun sizi kontrol etmesine izin verirseniz kötü baskı veya stres haline gelir. Tıpkı olumlu bir davranış sahibi olmak gibi, her gün baskıyla nasıl başa çıkacağınıza ilişkin bir seçiminiz vardır. Bunu canlandırıcı ve heyeca
Görünümünüz önemlidir. Bu, bir moda gösterisi yapmak veya en iyi giyinenler listesine girmek demek değildir. Sadece organize olduğunuz izlenimini vermeye çalışmalısınız.
Doğru veya yanlış, iyi bir görünüm ilişkide olduğunuz insanlar üzerinde güven duygusu uyandırır. Eskiden beri bilinir ki insanlar şapşal ve disiplinsiz görünümdeki insanlara yatırım yapmazlar. Bu nedenledir ki bankacılar işe spor kıyafetle gitmezler ve insanlar iş görüşmelerine gömlekleri pantolonlarının dışmda gitmezler. Nasıl göründüğünüz, nasıl giyindiğiniz, ne kadar bakımlı olduğunuz gibi şeyler genellikle sizi yeni görecek olanlar üzerinde ilk izlenimleri oluşturur. Ancak bu faktörler bile sığ ve yanıltıcı olabilir.
Nasıl giyindiğiniz sizin sezginizdir, ve insanların sizin için bunu esas alarak fikir oluşturacağını bir an için bile aklınızdan çıkarmayın.
Öyleyse yapmaya çalışacağınız şey, iyi bir ilk i
Kendimize olan güvenimiz kendimize biçtiğimiz değerdir. O aynaya baktığımız zaman gördüğümüz kişidir.
Bir antrenör olarak uzun yıllar önce, kendisiyle barışık kimselerden önemli şeyler bekleyebileceğinizi öğrendim. Kendilerini zorlayabilirler. Uzun vadeli hedefler koyabilirler. Herkesin gerçekleştirmek istediği hayalleri vardır. Kendine aşırı güveni olanlar risk üstlenenlerdir, ama daha önemlisi, onlar başarılı olanlardır.
Bunun tersi olarak, kendine güveni az olanlar genellikle dikkatlerini yoğunlaştıramayan ve çabucak hüsrana uğrayanlardır. Başarısızlığa meyillidirler, bu tür insanların belirgin özellikleri: disiplin eksikliği, organizasyon beceriksizliği, başladığını bitirememe, mutsuzluk duygusu, eleştiriye karşı duyarlılık, başkalarını kıskanma—gibi bir olumsuzluklar listesidir. İsterseniz bir antrenör, memur, veya iş arkadaşı olun, kendine güveni az olan insanlarla çalışmak zordur, çünkü duygus
İlkokula genel olarak hazır olma her şeyi içine almaz. Okuma yönünden de aynı şeyin olabilmesi daha detaylı bir süreci gerektirir. Bu süreç, genel hazır olma olarak adlandırılan adımın atılmasını temel alarak görsel, işitsel ve konuşmaya ilişkin becerilerde gösterilen gelişmelerle ilgili pek çok niteliğin elde edilmesini kapsar. Öğretmen, çocuğunuzun şu işaretleri gösterip göstermediğini izleyecektir. Görsel Gelişim Çocuğunuz kitaplara, işaretlere ve başlıklara karşı ilgi gösteriyor mu? Eğer gösteriyorsa, bu kelimelerin ve sembollerin bir mesaj taşıdığını veya hikâye anlattığını anladığı anlamına gelir. Çocuğunuz nesneler ve basit sembolik şekillerdeki benzerlikleri ve farklılıkları algılayabiliyor mu? Renkleri tanıyor mu? Burada kasdedilen ana (kırmızı, sarı ve mavi) ve ara (turuncu, yeşil, ve mor) renkler olmak üzere iki gruptur. Konum ve yön belirlemelerinin (yukarı, aşağı, sağ-sol üst-alt, yakIN-uzak) yapabiliyor mu? Okurken ihtiyaç duyacağı görsel yönleri (soldan sağa,