İlk bilimsel çalışmalar Çin ve Hint'te başlamış daha sonra Mısır ve Mezopotamya'da devam etmiş; bu coğrafyalarda astronomi, tıp, topografya, matematik, mühendislik gibi bilimlerin temelleri atılmıştır.
Antik Yunan dünyasında doğa filozoflarının ilk nedenden yola çıkarak yaptıkları spekülatif doğa açıklamalarıyla oluşan doğa felsefesi Antik çağda olduğu gibi Orta Çağda da doğa bilimi olarak anlaşılmıştır. Bu dönemde filozofların hem felsefeyle hem de müzikten fiziğe kadar pek çok alanın olgularıyla ilgilendikleri görülmektedir. Pythagoras matematiğin, Archimedes de fiziğin temellerini atmıştır.
Pythagoras, matematik ile müzik arasında bir bağlantı kurmuş, evrenin bir sayı uyumu olduğunu; kozmolojik düzenin temelinde matematik orantılar bulunduğunu ileri sürmüştür. Pythagorasçıların daha sonraki büyük başarıları astronomide olmuş; yeri evrenin mer
Birçok kişiye 'Hedefiniz nedir?' diye sorulduğunda, 'Mutluluk istiyorum, huzur istiyorum, başarılı olmak, çok para kazanmak, özgür olmak istiyorum.' şeklinde cevap verirler. Bunlar birer hedef değil, sadece istek ve arzulardır. Hedefler belirgin ve ölçülebilir olmalı. Güzel rüyalar görebilirsiniz; işyerinde değerinizin bilinmediğini, daha iyi bir iş bulabileceğinizi, büyük projelere imza atacağınızı, bir gün şansın size de güleceğini ya da bir gün sizi zengin edecek bir makina icat etmenin düşünü de kurabilirsiniz. Paparazzi ve po pstar programlarını seyredip, günün birinde sizin de ünlü olabileceğinizin hayalini de kurabilirsiniz. Genç yaşta spora yönelebilseydiniz, ünlü bir futbolcu olmuş olabileceğinizi hayıflanarak düşünebilirsiniz. Tek çözümün ülke dışına kaçmak olduğunu da düşünebilirsiniz. Ama eylem planı oluşturup, ilerlemenizi ve aldığınız sonuçları değerlendirebileceğiniz net bir hedef belirleyemiyorsanız, istekleriniz hoş bir rüyadan öteye gidemez. Hedefiniz bütü
Yaratıcı zekâmızı nasıl kullanabiliriz? Yaratıcılığın önündeki engeller nedir? Bunları aşmak için neler yapabiliriz?
Einstein, her çocuğun bir dahi olarak doğduğunu söylemiştir. Bu dahi yönünüze hala sahipsiniz. Kalbiniz ya da ciğerleriniz kadar sizin bir parçanız. Yalnız kullanılmadığı ölçüde atıl hale dönüşüyor ve karar verdiğinizde, dahinizi uyandırıp kullanımınıza hazır bir hale getirebilirsiniz. Evet, siz bir dahisiniz. Ama yaratıcı zekânızı harekete geçirmek için derinliklerinizde yeterince mevcut olduğuna inanmanız gerekiyor. Yaratıcılığımızı kullanmamayı bir alışkanlık haline getirdik. Şimdi ise yaratıcı gücümüzü aktif hale getirip güçlendireceğiz. Yaşlı bir marangozun emeklilik çağı gelmişti. İşveren müteahhidine, çalıştığı konut yapım işinden ayrılıp eşi ve büyüyen ailesi ile birlikte daha özgür bir yaşam sürmek istediğinden söz etti. Müteahhit iyi bir işçisinin emekli olacak olmasına üzüldü Ve ondan, kedisine bir iyilik olarak,
Eğitim kurumlarımızda fırsatları görmemizi değil, problemleri çözmemiz öğretiliyor. Siz bugün hangi fırsatları görebilirsiniz? Küçük bir şirkette çalışan sekreter, un ile oje karıştırarak yazım hatalarını düzeltmek için bir sıvı oluşturuyordu. İşyerindeki arkadaşları kendileri için istediler. Derken başka bürodaki çalışanlar da istemeye başladı. Bu kadının daksil üretimi için kurduğu şirket daha sonra Gillette firmasına 47 milyon dolara satıldı. Uzun seneler önce, Hollandalı kuyumcu Nicolas Bensehaten, bir gün nişanlısı dikiş dikerken parmağı dikkatini çeker, iğneyi iten parmağının delik deşik olduğunu görür. Hemen balmumuyla bu parmağın kalıbını alan Bensehaten, birkaç gün sonra nişanlısına, üstünde iğnenin kaymaması için sayısız çukurlar bulunan gümüş bir yüksük getirir. Bütün Hollandalı kızlar böyle bir yüksüğe sahip olmak istediklerinden, kuyumcu Nicolas yüksük işini büyütür ve kısa zamanda hayli zengin olur. Londra'da şarap tüccarlarından birinin i
Hiç sahneye çıktınız mı, ya da dramatik bir film izlediniz mi? Orada aktörlerin duygularını yansıttıklarını gördünüz. Ama, aktörlerin duygularını görmediniz. Asla diğer insanların duygularını göremeyiz. Gördüklerimiz, onların duygularını ifade eden davranışlarıdır. Demek ki, duygu ve davranışlar iki ayrı sistemdir. Biri her zaman olmamakla beraber diğerini yansıtabilir. Fakat biri diğerinin aynısı değildirler. Bir duygunun kontrol edemeyeceğiniz fizikî bir tepkisi vardır. (Örneğin ellerinizin terlemesini engelleyemezsiniz.) Ama, hissettiğiniz duyguyu yansıtacak eylemi ya da davranışı seçebilirsiniz. Popüler olan görüşe göre, duygular bir su rezervuanna benzer. Rezervuar içinde yeterli basınç oluştuğunda duygular dışa vurulur. Benzer şekilde, bu duygular ifade edilemediklerinde, beden rahatsızlıkları yoluyla kendilerini başka şekillerde dışa vururlar. Ancak, öfkenin açıkça ve özgürce ifade edilmesi; baş ağrısı, ülser ve kolit gibi bazı psikosomatik bozuklukların azaltılmasın
Siz karar verene kadar kazanmak ve başarmak için yaptığınız her şey zaman kaybıdır. Karar, içsel disiplinin başlangıç noktasıdır. Karar, başarının başlangıç noktasıdır. Karar vermek, çok büyük bir gücün kaynağıdır. Hızlıca iyi kararlar vermek başarının direğidir. Karar şimdi alınmalıdır. böylece, yeni baştan karar almazsınız. Başarmak ve kazanmak için güvendiğiniz ve inandığınız etkili kararları almayı öğrenme sürecini hızlandırmak çok önemli bir etkendir, fakat bu genellikle görmezden gelinir. İnsanların büyük bölümü yaşamlarında olmak istedikleri yerde değildirler. Siz elbette yaşamınızda olmak istediğiniz yerde olabilirsiniz; fakat büyük ihtimalle değilsiniz, zararı yok. Her şekilde nerede olduğunuzdan sonuçta siz sorumlusunuz. Aldığınız kararlar sizin kararlarınızdır. Yalnız bazen sizin sorumlu olmadığınız kötü bir şey ortaya çıkar, yolunuzu keser ve kendinizi hapsolmuş gibi hissedersiniz. Tuzağa düşmüş gibi hissedebilirsiniz. Bu olanl
EFT Teknikleri (Duygusal Özgürleşme Teknikleri) bir enerji tekniğidir. Diğer bir ifade ile EFT - Duygusal Özgürleşme Tekniklerdir. EFT Teknikleri (Duygusal Özgürleşme Tekniği) ,Enerji meridyenlerini uyarma açısından akupunktur ve akupres ile olumlamalar açısından da NLP’nin ortak bir sentezi diyebiliriz. EFT Teknikleri (Duygusal Özgürleşme Teknikleri) ;Vücudun enerji sistemi Bedenenimizde sinirlerden oluşmuş bir elektrik ağı vardır. Bu cümle okunulduğunda ya da duyulduğunda, biraz bize yabancı gibi gelebilir ama bunu yaşıyoruz. Sıcak sobaya değdiğinizi düşünün, sizin kontrolünüz dışında çok hızlı bir şekilde geri çekersiniz elinizi. Yanma hissi hemen hissedilir ve beyne bu elektriksel olarak iletilir. Düşüncelerimizde bir enerjidir ve bedenimizde elektrik akımına neden olur dediğimizde, yine yabancı gelebiliyor. Halbuki; yoğun bakımlarda gördüğünüz hastaya takılan o kocaman aletler, beynin ve kalbin elektrik akımını göstermek a