Bir insanın dakikada ortalama 200-300 kelime okuyabildiğini biliyor muydunuz? Hızlı okuma eğitimi almış bir kişi ise bu sayıyı beşe katlayabiliyor. Hatta bazen daha da yukarı çıkabiliyor. Hızlı okuma bir beceridir ve biz bu beceriyi eğitimle geliştirebiliriz. Kimi üstün zekalı çocuklar bu beceriyle birlikte dünyaya gelirler, ama ortalama zekaya sahip her birey azmederse hızlı okuma becerisini edinebilir. Bir kişi dakikada 200-300 kelime okuduğunda bunun %60’ını aklında tutabilirken hızlı okuyan bir kişi dakikada 800-1000 kelime okuduğunda bunun %80’inden fazlasını hatırlayabilir. Bunun sebebi ise, daha hızlı okuduğumuzda beynin konunun bütünlüğünü daha kolay kavrar, siz de zaman ve enerjiden tasarruf etmiş olursunuz. Olduğundan daha hızlı okuyarak zamandan kazanmak kesin bir sonuçtur. Bununla beraber, daha kısa sürede daha hızlı okunan yazıların hafızada tutulabilmesi de gerekir. Eğer okuduklarınızı hafızanıza alamıyor ve gerektiği zaman hatırlayamıyorsanız hızlı okumanın hi
Bilinçaltımızı tanımadan insan gerçeğini doğru anlayabilmemiz zordur. Diğer bir deyişle kendimizi tanımamız, düşünce, duygu, davranış ve bedensel durumumuzun oluşumunda önemli derecede etkili olan bilinçaltını tanımakla mümkün olacaktır.
Bilinçaltı olumsuz yönergeleri algılayamaz. Özellikle çocuklarla olan iletişimde buna dikkat etmemiz gerekiyor. Eğer yönergelerimizin bilinçaltını da kapsayacak şekilde etkili olmasını istiyorsak bu, kesinlikle olumlu olmalı. Örneğin, “Pembe bir fil düşünme” dediğimizde alt beyin bölgesi bilinçten bağımsız olarak hemen pembe bir fil imgelemeye çalışacaktır.
Bilinçaltı genellemeler yapar. Özel olaylardan hareketle genel yargılara ulaşır ve daha sonraki aşamalarda dünyayı bu genellemeler sonucu oluşmuş ön kabuller algılar. Otoriter devletler eğitim sürecinde öğrencilerin bilinçaltında bu tür genellemeler aracılığıyla ön kabuller oluşturmaya çalışır.
Gün içindeki dav
İzmir Bilinçaltı Temizliği Eğitimi; Bilinçaltımız bizim ruhsal, zihinsel, duygusal, bedensel sağlığımızı büyük ölçüde etkiliyor. Bilinçaltımızdaki dosyalar bilinçli inançlarımızı desteklemedikçe paradoks yapmaya devam ederiz. Sonra da bunu kader, talihsizlik, şanssızlık olarak adlandırırız. Hedeflerimize gerçekleştirmek bilinçaltımızdaki dosyaları tek tek çıkartıp orada bulunan kalıpları temizleyip yerine yenilerini koymakla mümkün olur. Hedeflerimizi gerçekleştirmek için bilinçaltımızla dost olmamız gerekir. Bilinçaltı her ekilen tohumu ayırım yapmadan saf bir şekilde kabul eder. Bu tohumlar yaşadığımız süre içinde filizlenmeye ve açmaya başlarlar.’’Her ne ekerseniz onu biçersiniz.’’Gül ekerseniz gül, soğan ekerseniz soğan biçersiniz. Hiç soğan ekipte gül biçeni görmedim. Bilinçaltımızda aynı bu şekilde işler. Bugüne kadar farkında olmadan da olsa olumsuz kalıplar bilinçaltınıza yerleşip orada duruyor olabilir.
Bazı düşünce, fikir ya da duygular bilinçli bir çabayla hatırlanabilir. Bu tür düşünceler bilinçöncesi olarak adlandırılmıştır. Bir olayı bilinçli zihnimizden atmış unutmuş olabiliriz fakat o olaya ilişkin bir kontakt uyaran onu tekrar bilincimize çağırabilir.
Bilinçaltı 'derin akıl ' olarakta tanımlanır. Önemli bir nokta; bu derin aklın hayalle gerçeği ayırt edemiyor olmasıdır, rüyalarımızı birer gerçek gibi yaşamamız bunun en bariz göstergesidir. Eğer korku dolu bir rüya görüyorsak beyin adrenalin; keyifli, mutlu bir rüyada seratonin salgılar.
Bilinçaltı bizim otomatik, düşünmeden ve istemsizce yaptığımız duygu, algı ve davranışlarımızın kontrol edildiği zihin bölümüdür. Bilinçaltı, insan yapısında buzdağının görünmeyen kısmına benzer. Kişinin davranışları üzerinde oldukça etkili olan zihinde yer etmiş gizli bir sistemdir. Bilinçaltı bilinçli bir halde yapılan sorgulama gibi zihinsel faaliyetlerde bulunamaz. İnsana baskı
Kişi, anne karnına düştüğü andan itibaren her şeyi kaydetmeye başlar. Annenin karnında iken, onun davranış ve duygularını kaydeder. Doğumdan sonra, anne ve babanın kişiye, başkalarına ve karşılaştığı olaylara nasıl davrandığını kaydeder. İleriki yaşamımızda, ilişkilerimizde yaşadıklarımız, bu kayıtlar referans alınarak oluşur. Hayatta kalabilmek için, en yakınımızdakilerin hayatta nasıl kaldıklarını modelleriz. Bu, bilinçli bir davranış değildir, bir güdüdür.
Bilinçaltı, varoluşumuzun en ufak ayrıntılarını dahi içinde barındıran olağanüstü ve kusursuz bir belleğe sahiptir. Aynı zamanda bilinçaltı, söylenenleri sorgulamaksızın kabullenen ve kolayca yönetilebilen bir yapıya sahiptir. Her birey farklı alışkanlık ve inanışları, istek ve arzuları, korku ve endişeyi bilinçaltına iter. Bu nedenle Bilinçaltı subjektiftir. Bilinç ise daha objektif ve nesneldir denilebilir.
Bilinçaltında zaman kavramı yoktur. Bilinçaltı zamanı
Başarının sırlarından biri, geçici başarısızlıkların bizi yenmesine izin vermemektir. Mark Kay Yapabildiğimiz herşeyi yapsaydık, buna kendimiz bile şaşardık. Thomas Edison Başkaları için duyduğun kaygı, kendin için duyduğun kaygıların önüne geçtiği zaman olgunlaşmışsın demektir. John Mac Noughton Zenginlik ve güzellikle birlikte bulunan ihtişam geçicidir ve kolay zedelenebilir. Erdemse muhteşem ve ölümsüz bir servettir. Sallust Başkaları yararına iyi bir şey yapmak görev değil, zevktir. Çünkü sizin sağlık ve mutluluğunuzu artırır. Zoroaster Bir şey biliyorum, o da hiçbir şey bilmediğimdir. Sokrates Engeller beni durduramaz, her bir engel kararlılığımı daha da güçlendirir. Leonardo da Vinci Üstelemek başarının temel unsurudur. Kapıyı yeterince uzun süre ve yüksek sesle çalarsanız, birilerini uyandıracağınızdan emin olabilirsiniz. Henry Wadsworth Longfellow Bir kita
Başarı denilince genellikle servet, şöhret, makam gibi konularda herkesin varmak istediği hedefler gösterilir. Ve bunlara sahip olunca mutlu olacağımız, sevileceğimiz, önemli olacağımız zannedilir. Oysa başarı sadece bunlardan ibaret değildir. Başarının bir de içsel tarafı vardır. Özgüven, özsaygı, erdem, iç barış, sevgi gibi iç zenginlikler. Bizi insan olarak bilge yapan, hayatımıza anlam katan ve var oluşumuzun mutluluğunu hissettiren bu içsel değerlerdir. İç başarının algılanması; kültürel bir derinlik, aklın kullanılması, soyut düşüncenin gelişmesi, eğitimin içselleşmesi ve erdemin bir hayat felsefesi olarak değerlendirilmesini gerektirdiğinden hem zahmetli, hem de kişiye sorumluluk yükleyen bir durumdur. Yaşamdaki başarısızlık her zaman kişiliğin zayıflığındandır. Sadece güçlü kişilikler hayatın dalgalarının kendilerini dövmesine ve onun zorluklarının üstesinden gelmeye dayanabilirler. Hayatını saygıya değer ve üst düzey başarı ve hizmete yükselte