Siz karar verene kadar kazanmak ve başarmak için yaptığınız her şey zaman kaybıdır. Karar, içsel disiplinin başlangıç noktasıdır. Karar, başarının başlangıç noktasıdır. Karar vermek, çok büyük bir gücün kaynağıdır. Hızlıca iyi kararlar vermek başarının direğidir. Karar şimdi alınmalıdır. böylece, yeni baştan karar almazsınız. Başarmak ve kazanmak için güvendiğiniz ve inandığınız etkili kararları almayı öğrenme sürecini hızlandırmak çok önemli bir etkendir, fakat bu genellikle görmezden gelinir. İnsanların büyük bölümü yaşamlarında olmak istedikleri yerde değildirler. Siz elbette yaşamınızda olmak istediğiniz yerde olabilirsiniz; fakat büyük ihtimalle değilsiniz, zararı yok. Her şekilde nerede olduğunuzdan sonuçta siz sorumlusunuz. Aldığınız kararlar sizin kararlarınızdır. Yalnız bazen sizin sorumlu olmadığınız kötü bir şey ortaya çıkar, yolunuzu keser ve kendinizi hapsolmuş gibi hissedersiniz. Tuzağa düşmüş gibi hissedebilirsiniz. Bu olanl
"Birinci sınıf zeka, iki karşıt görüşü aynı anda akılda tutabilme yeteneğidir." F. S. Fitzgerald Zekanın tek tip olduğu ve doğuştan sabit bir düzeyde olduğu inancı yıkılmaktadır. Howard Gardner'in çoklu zeka, Daniel Goleman'ın duygusal zeka konusundaki tezleri önemli tartışmalara yol açmıştır. Bilim dünyasının yeni projesi "Beyin projesidir." Genom gprojesi tamamlandı ve evrenin sırları konusunda önemli bir adım atıldı. Beyin projesi için 30 yıllık bir süre belirlendi. "Nasıl düşünüyoruz" sorusuna cevap vermek insanlığın sırlarının anlaşılmasında önemli bir hedef olmuştur. "World Future Society" (Dünya Gelecek Derneği) öğrenmelin gelişmesi, okul eğitimi ve onunla yakından ilişkisi olan IQ zekası konusunda ilginç görüşler öne sürmektedir. 1- Şimdiye kadar yapılmış en büyük makine olan INTERNET giderek büyüyecek ve önem kazanacaktır. 2- Beden gücünün yerini mekanik makineler aldı. Bilgisayarlar da zihinsel çalışmalar
Zihin karışıklığı, unutkanlık, dalgınlık, uykusuzluk, aşırı yeme, iştahsızlık, ağlama, depresif olma, sinirlilik, öfkelilik, sıkıntı, huzursuzluk gibi belirtiler stresin beyin kimyasında doğrudan geliştirdiği hastalık belirtileridir.
Zaman baskısı, başarı baskısı, hızlı yaşantı, ekonomik yarışmacılık, kıskançlık, "Yapmalıyım, mecburum" gibi zihinsel şartlanmalar hep beyin kimyasını bozmaktadır.
Beyinde serotonin azalması, noradrenalin azalması Depresyona, bazı bölgelerde noradrenalinin aşırı salgılanması panik bozukluğuna neden olmaktadır.
Kişide eğer yatkınlık varsa dopaminerjik sistem bozularak psikotik depresyonlar veya şizofrenik tepkiler ortaya çıkabilmektedir.
Kaynak: www.kisiselgelisim.gen.tr
Kuşkusuz zihin, bir yetenekler toplamı değildir. Bugün birçok nörologun ve psikologun yaptığı gibi zihni salt modüler yada karma bir yapı olarak görürsek, normal insanlarda derhal göze çarpan zihnin o genel niteliğini -buna kapsam, alan, boyut, hacim diyebilirsiniz- gözden kaçırmış oluruz. Bu supramodal bir kapasitedir ve bütün kabiliyetlerden üstündür. "Parlak bir zihin" dediğimizde kastettiğimiz budur. Zihnin modüler modeli de daha az önemli değildir, burada da kişilik merkezi, güç (Coleridge'nin deyişiyle "esemplastik" bir güç) zihnin çeşüli melekelerini bir arada tutar, bunları duygularımız ve tecrübelerimizle birleştirir ve bize özgün bir kişilik kazandırır. Bu global ve birleştirici güç, bize genelleme yapma ve tefekkür yapma kabiliyeti kazandırır, öznel ve bilinçli bir kişilik sağlar." Oliver Sacks
DERLEYEN... (EDİTÖR)
Akletmenin, akıl yürütmenin, tüm zihinsel faaliyetlerin beyinden kaynaklandığı bilinir. Ancak şu sorunun cevabı henüz verilmiş değildir: Bir madde yığını olan milyarlarca hücreden meydana gelen beyinde, bilme, düşünme, akıl yürütme gibi zihinsel melekeler nasıl oluşmaktadır? İkibinli yılların başında bilimin cevaplaması gereken bu soru, hem konuyla ilgili uzmanların hem de zihnin, özellikle şuurun kökenini merak eden felsefecilerin kafalarını kurcalıyor. Şuur, bugün üzerinde çok durulan bir konu. Çünkü genel anlamıyla biyoloji, özelde nöroloji hayatın bir sürü sırrını gözle görülür bir nitelikte açığa çıkarma iddiasını hâlâ sürdürüyor. Bunu da maddi bileşelerine indirgeyerek, parçalarına ayırarak yapmaya çalışıyor. Oysa, beyni ne kadar indirgerseniz indirgeyin, ne kadar ayrı parçalara bölerseniz bölün, arada bir zihnin ya da şuurun çıkamayacağı açıktır.
90'h yıllar bu sırrın çözümlenmesi yolunda önemli mesafeleri alındığı yıllar olarak
Zamanı kullanmak tempoya bağlı olmakla beraber, her ikisi aynı şey değildir. Zamanı kullanmak geçen her dakikanın farkında olmak ve her dakikadan en üst düzeyde yararlanmak demektir.
Yanınızda bir saat bulundurun ve bunu test süresine göre ayarlayın. Bir test sınavının en önemli yönü zamanlama olduğu için, yanınızda bir saat getirmeyi unutmayın. Sınav sorumlusu smav başlarken saati tahtaya yazar ve s,ınav sonunda da zamanın bittiğini haber verir. Ancak hiç şüphesiz sınav sorumlusu zamanın geçişine sizin kadar duyarlı değildir. Tahtaya 10 dakika kaldığının yazılması veya bunun söylenmesi de sizi zamandan ancak genel çerçeve içinde haberdar etmek amacını taşır. Kendi saatinizle zamanın geçişi ve temponuz konusunda çok daha gerçekçi bir fikre sahip olabilirsiniz. Eğer saatinizin kronometre özelliği varsa bunu da kullanmakta tereddüt etmeyin. 45 dakikalık bir bölüme başlamadan önce saati algılamayı kolaylaştırmak için 11.15'e ayarlarsanız,
Durum 1: Golf öğrenmek istiyorum. Bunu gerçekleştirmek için beni harekete geçirecek en etkili yolu bulmalıyım. Ne olmalı?
1. Golf oynayan insanlarla konuşup onların ne söylediğini duymalıyım.
2. Birkaç ders alıp deneme aşamasında birkaç atış yapmalıyım.
3. Bu konu hakkında kitap, dergi okumalı, videolar bulmalı ve TV’ deki golf turnuvalarını izlemeliyim.
Durum 2: Küçük kardeşim bilgisayarını onunla oyun oynamak için nasıl kullanacağımı öğrenmemi istiyor. Bu bilgisayarı kullanmayı öğrenmek için, ilk adım olarak:
1. Bilgisayar nasıl kullanılır diye kılavuzunu okumalıyım.
2. Nasıl yapacağımı birine sormalıyım.
3. Bir kurumdan kısa bir bilgisayar eğitimi almalıyım.