• slideshow1
  • slideshow1
  • slideshow1
  • slideshow1
  • slideshow1

Süper Bilinç Ve Yüksek Ben

Kişisel Gelişim

Her birimiz Taun 'mı içindeyiz. Tanrı da Bizim içimizde. Tanrım Bizim aramızda hiçbir ayrılık yok. Olamazdı da, yoksa biz de olmazdık. Yüksek Ben, aynen bu sözcüklerin ifade ettiği şeydir -o, varlığınızın en olumlu unsurları, içsel gücünüzün en güven verici hali, içinizdeki İlahi olanı kişisel olarak ifade edişinizdir. O sizi var olan her şeye bağlar: O sizi insan potansiyelinin muazzam kaynaklarına ulaştıracak kanaldır. Yüksek Ben'iniz meditasyonel diyaloglarınızda olağanüstü önemlidir. Çoğu insan -bir değişim gerçekleşmeden- sorunlarla uğraşmakta, kendi başarısızlık ve hatalarını incelemekte zorlanır. Yüksek Ben, sizi üzen şeyleri kendisiyle gerçekten tartışabileceğiniz halinizdir. Belirli bir odağa konsantre olmanız sizi özgürleştirerek bunu yapabilmenizi sağlar. Bu odaklanma sizi başka her şeyden uzaklaştırır, sizinle benliğiniz arasında biraz mesafe yaratır; kendinizi daha objektif bir açıdan inceleyip keşfetmenize fırsat verir. Yüksek Ben'iniz durum

Kristaller

Kişisel Gelişim

Kristaller;Tat alma duyumuz hayatın tadını alamayacak kadar hissizleşmiş; çünkü nasıl düş kurulacağım unutmuşuz. Doğal bir kuvars kristali verdiğinde, onu bir süre avucumda tutarak inceledim. Adeta büyülenmiştim. Sadece güzel değildi; sanki boyut içinde boyuta, yansımalar içinde yansımalara sahipti. Onu güneşe doğru kaldırıp bir anlamda onun içine girmek için kendime izin verdim. Altı kenarı vardı ve güneş ışığı onun, gökkuşağının yedi renginin ışığımızı kıran bir prizma rolü oynamasını sağlıyordu. Bu kristal parçası, onu bana veren kişi için çok şey ifade ediyordu. Kendimi, ne tuttuğumdan habersiz ve bu konuda yetersiz hissederek onu elimde tuttum. Birçok kişiye hitap eden bu madenin güzelliğinin ötesindeki anlamı, önemi neydi? Birçok kişinin birbirine kristaller verdiğini fark etmiştim. Bunlar her renkte ve şekilde kristallerdi. Tüm bunlar ne anlama geliyordu? Kristaller üzerine kitaplar okumaya başladım. Kendilerine ‘kristal işçileri’ adını veren insanlarla tanıştı

Sadece Bir Ev Hanımı

Kişisel Gelişim

Günümüzün tanınmış sosyologları, bir kadının, evindeki görevlerini yerine getirmekle saygınlığını arttıramayacağını iddia etmektedirler. Bir kadın, bu görevleri ne kadar mükemmel yaparsa yapsın toplum bunu takdir etmiyor veya etmek istemiyor. İşte, bunun etkisi sonucunda günümüzün kadını nisbeten pasif kalmıştır. Gerektiğinde, "Ben sadece bir ev hanımıyım" sözlerini biraz kızarak sarf etmektedir. Halbuki ev kadınlığı dünyanın en saygın mesleklerinden birisi değil midir? Gerek birey olarak kadın, gerekse toplum için bundan daha önemli, daha anlamlı ve daha takdire değer bir başka görev olabilir mi? Bütün zamanını kocasına, çocuklarına, yuvasına harcayan bir kadın bununla gurur duymalıdır. Oynadığı rol, bir aktristin sahnede aldığı rolden çok çok farklıdır. "Sadece bir ev kadını" sözü büyük meziyetleri ifade eder. Ev kadını olmak bir faz

Deneme Cesareti

Kişisel Gelişim

Geçen yüzyılda,,büyükbabam Charles Robertson artık Kansas'ta çiftçilik yapmaktan bıkmıştı. Çocukları, karısı Harriet'i ve bütün eşyalarını kapalı bir arabaya koyarak bilmedikleri bir diyara, Kızılderililer bölgesine doğru yola koyulmuşlardı. Uzun bir seyahatten sonra Oklahama'nın kuzey doğusunda bulunan Cimarron Nehri'nin sahillerine geldiklerinde, kulübe yapmış ve içine yerleşmişler. Allah'ın bu gününe de şükrederek kendisine biraz arazi edinip etrafını da çitle çevirmiş. Zamanla para biriktirerek, civardaki bir köyde küçük bir dükkân açmış. Harriet, burada gerçekten de çok sıkıntı çekmiş. Dokuz çocukla kolay mı? Ne doktor, ne de okul var. Pekçok şiddetli kışlar, sıcak yazlar geçirmişler. Büyükbabam bir kere olsun halinden hiç şikâyetçi olmamış. Harriet, kocasının saygı duyulan bir vatandaş olduğunu ve çocuklarının mutlu günlerini görecek kadar çok yaşamış. İşte aziz okuyucularım, bugünün Amerika Birleşik Devletleri, Charles Robertson ve bir kere tecrübe etmekten yı

Halkla İlişkiler

Kişisel Gelişim

HALKLA İLİŞKİLER KAVRAMI;İster özel ister kamu kuruluşu olsun, her kuruluş, toplumsal bir çevre içinde yer alır; bir yandan çevreyi etkiler, bir yandan da aynı çevreden etkilenir. Halkla ilişkiler; kuruluşun çevresiyle ilişkilerini, çevrenin kuruluş amaçları, işlevleri ve örgütsel davranış üzerindeki etkilerini öğrenmesiyle, kuruluşun çevresini etkilemesiyle ilgili anlayış, davranış ve yöntemleri içeren bir kavramdır. Bu nedenle halkla ilişkiler her kuruluşun, kuruluş yönetiminin çevreyi bilmesi, değerlendirmesi ve çevredeki değişimler karşısında sürekli önlem alması açısından önem taşır. Halkla ilişkiler aynı zamanda kuruluşun amaç, politika ve etkinliklerinin çevreye anlatılması ve benimsetilmesinde önemli bir role sahip bulunmaktadır. Halkla ilişkileri bu iki yönlü özelliği ile kuruluşların çevreleriyle ilişkileri içinde yer alan bir yönetsel işlev olarak kavramak gerekir. "Halkla ilişkiler nedir?" sorusuna somut yanıt vermek zordur. Tanım

Tutum Kavramı

Kişisel Gelişim

Tutum bir kişiye atfedilen ve onun psikolojik bir nesneye ilişkin duygu, düşünce ve muhtemelen davranışlarını organize eden eğilimdir. Tanımdan da anlaşılacağı üzere insanlar kendileri için psikolojik olarak mevcut olan her nesneye karşı bir tutum sahibi olabilirler. Hakkında tutum sahibi olunan bu nesnelere "tutum nesnesi" adı verilir. Örneğin arkadaşlarımız, eşyalar, olaylar, fikirler, dinler, okullar, kitaplar, bilgisayarlar birer tutum nesnesi olabilirler. Tutumun Bileşenleri Tutumun üç temel bileşeni vardır: a) Bilişsel bileşen: Tutum nesnesine ilişkin fikir, inanç ve bilgilerden oluşur. Örneğin bir bireyin bilgisayarlar hakkındaki tutumu onun bilgisayarlar hakkındaki bilgileri tarafından şekillenecektir. b) Duygusal bileşen: Kişinin tutum nesnesine ilişkin duygu ve değerlendirmelerinden oluşur. Bir tutumu bir inanç, bir gerçek veya bir olgudan ayıran en önemli özellik, tutumun bir duygusal bileşene sah

Rahatlık Öldürür

Kişisel Gelişim

Rahatlık zehirli şaraptan daha kötüdür Hermason öğrencilerine ibret almaları için bir öykü anlatır: TaiKan çok ünlü bir saray mensubuydu. Savaşlar sırasında aldığı mevkilerle, çok yüksek bir resmi göreve atanmıştı. Bu, aynı zamanda etrafındaki bazı insanların onu kıskanmasına ve iftiraya uğramasına neden olmuştu. Bu yüzden rütbesi elinden alınmış, bölgesinden çok uzakta bir yere tayin edilmişti. Orada yapacak çok az işi vardı. Ama o yine de yaşam standartlarını düşürmedi ve boş zamanların rehavete kapılmadı. Her sabah çalışma odasından avluya yüz tuğla taşırdı ve akşam aynı tuğlaları geri taşırdı. İnsanlar onun bu davranışını çok merak ediyorlardı ve niçin böyle davrandığını sordular. O da, bu hayatında ülkenin kaybettiği toprağını tekrar geri almak istediğini; eğer çok rahat yaşarsa ve bu yaşantıdan hoşnut olursa hedefine ulaşamamaktan korktuğunu söyledi. Bir gün yeniden eski yerine atandı. Eski kentinde, eskisinden de çok meşgul olmasına rağmen, gücün

 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13