Aceleci insan tehlikelidir.Çünkü ister istemez, sürekli hatalar yapar bu tür insanlar. Acele işler eksik ve hatalı görülür. Sıkılması gereken bir vida yeterince sıkı sıkılmamıştır ve bu nedenle bir köprü yıkılır ve üzerinden geçen insanlar hayatını kaybeder. Her iş kendi kıvamında yapılmalıdır ve hiçbir iş aceleyle yapılmaz. DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:[email protected]
Hermason Tanrı'ya inandı Hermason kendi fikirlerini yaymak için birçok ülkeye seyahat etti. Hermason kentin birinde, o kentte kötülükleri ile tanınan birine benzetilmişti. Dolayısı ile Hermason'u ve öğrencilerini gördüklerinde durdurup etraflarını çevirdiler. Durum oldukça gergindi ve Hermason'un öğrencileri çok korktu. Hermason ülkenin Kralı yeni öldü ve bu ülkenin kültürel sisteminin düzeltilmesi benim üzerime düştü. "Eğer Tanrı bu sistemi bitirmek isterse, bunu yaymam için bana izin veremeyecek. Eğer Tanrı bu sistemi bitirmek istemezse, o zaman şehirdeki insanlar bana ne zarar verebilir?" dedi. Hermason ve öğrencilerin etrafı tam beş gün boyunca çevrildikten sonra, sonunda tehlikeden kurtuldular. Hermason birçok ülkeye yaptığı seyahatler sırasında, buna benzer durumlarla birçok defa karşılaştı. Bir defasında ona zarar vermek isteyen bir kişiye rastladı. Hermason, "Tanrı bana bu kadar erdem verdi. O bana ne yapabilir ki?" dedi. DERLEYEN... (EDİ
Bir amacınız olmadıkça hiçbir şeyin önemi yoktur. Haftada kırk saat çalışabilirsiniz, yemek pişirmek, temizlik yapmak için eve gelirsiniz, sonra da yetmiş iki yeni ve iyi alışkanlık edinirsiniz, fakat yaptığınız bir şeyin nedeni yoksa, bu faaliyetlerin hiçbirinin sizin için bir anlamı olmaz. Diyelim ki öğrencisiniz. Sınavlara neden çalışacaksınız? Derslerinizde iyi bir öğrenci olmak için. Bu sizin için neden bu kadar önemli? Derece alabilmeniz için. Derece sizin için neden önemli? Çünkü iyi bir işe girmenizde size yardımcı olacak. Belki işe girmenize daha çok zaman var, ama tüm çabalarınız bu esasa dayanıyor. Sonucu bir tarafa bırakırsanız bütün adımlar zaman öldürmekten başka bir şey değildir. Bunlar sizi önem verdiğiniz, ilgilendiğiniz bir şeye doğru götürmüyorsa, bunlardan herhangi birini yapmak için neden kendinizi sıkıntıya sokuyorsunuz? İşten kaçınmak sınav için çalışmaktan daha eğlencelidir. Tehlike yaratacak bir şey yoksa, işten kaçınırız. Ne istediğinizi tarif edeb
Arabanızın tekerlek lastiği uygun bir şekilde sıraya konmalı: Aksi halde sol taraftakiler sağ taraftakilerden farklı bir yönde olur ve arabanız çalışmaz. Gayeler, hedefler de böyledir. Onlar da aynı yönü göstermeli. Gayeleriniz, hedefleriniz birbiriyle çatışırsa, zıtlaşırsa, yaşamınız bundan etkilenir ve yürümez.
Jorge Rarnos televizyon haberlerinde rakipsizdi. Amerika ve Latin Amerika'dan izlenebilen yayının baş sunucusuydu. Önemli politikacılarla röportajlar yapt! ve hayatını tehlikeye atarak Ortadoğu. Güney Amerika ve Avrupa'daki savaşlara görevli olarak gitme şansım elde etti. Ramos gerek mesleği, gerekse ekonomik haberlerle ilgili tahminleriyle çok iyi işler başarıyordu. Hatta kariyerinde daha da ilerlemeyi arzu ediyordu. ‘Gezegenlere hükmedenlerin kalplerine merakla bakmak ve tarihin değiştiği yerlerde bulunmayı’ istiyordu.
Fakat Ramos yükselme hırsı yüzünden ailesini her zaman ihmal ediyord
Bazı insanlar sadece kitaplardan öğrenir, ama gerçek yaşamın sorunları karşısında ne yapacaklarını bilemezler. Bazıları da sadece hayattan öğrenir, ama alışageldikleri şeyler dışında hiçbir sorunu halledemezler. Çırak programının bir sezonunda iyi eğitimli adaylar ile daha az eğitimlileri karşı karşıya getirdik. Her iki ekibin de performansına baktığımızda, başarının anahtarının eğitim değil deneyim olduğunu gördük. Deneyim eylemle ya da yaparak ediniliyor ve risk almayı içeriyor. Bilgi şarttır, ama tek başına yeterli olmuyor. İnsanın bilgisini kullanması—onu yararlı hale getirmesi—gerekiyor, çünkü insan yaparak öğrenir ve sonuçta kendisini öyle kanıtlar. Tanrı biliyor ya, hayatımda çok risk aldım ve bunların sonucu her zaman büyük başarılar olmadı. Yapılmaya değer pek az şey risk gerektirmez; o nedenle risk almaya hazır olun. Kendinizi her zaman güvenceye almaya çalışmayın, ama elbette tehlikeleri asgariye indirmeye ve kaybınızın ne olacağını tamı tamına kestirmeye çalışın
EVDEN KAÇAN ÇOCUKLAR üzerinde yapılan araştırmalarda, zihinsel özürlüleri hariç, hemen hepsinin aileleriyle sorunları olduğu görülmektedir. Ailede şiddetli geçimsizlik, işsizlik, fakirlik, dayak, eğitimsizlik gibi olumsuzluklar öncelikle çocukları etkilemektedir. Çocuklar sıcak aile ortamından, sevgiden, ilgiden ve şefkatten mahrum olarak büyümektedirler. Bu çocuklar kendi ayakları üzerinde duracak yaşa geldikleri zaman sıkıcı aile ortamından, dayaktan, kötü muameleden ve sefaletten kurtulma hayalleri kurmaya başlarlar. İlk fırsatta ellerine bir yerden para geçince, iyi bir iş bulmak, ses veya sinema sanatçısı olmak, kısa yoldan şöhrete kavuşmak ümidiyle evden kaçarlar. Bazı çocuklar, ailenin maddî durumu iyi olduğu halde, anne ve babanın sevgisini denemek için evden kaçarlar. Ancak fazla uzağa gitmeyi göze alamazlar. Genellikle evin bodrumuna, bir akraba veya arkadaş evine sığınır; kısa zamanda geri dönerler. Anne babanın affedemeyeceği bir suç işlediklerinde, karneleri za
Suçluluk, olumsuz duyguların en tehlikeli olanlarından biridir. Suçluluğun kullanılmasının iki sebebi var. Birincisi cezalandırmak, ikincisi kontrol etmektir. Suçluluğun bu kadar kullanılmasının nedeni işe yarıyor olması. Eğer karşınızdakine suçluluk hissettirebilirseniz, bir balığın oltaya takılması gibi tepki verir.
Çocukluğumuzdan gelen suçluluk duygusu varsa, savunma mekanizmamız sürekli aktif haldedir. Bir şey olduğunda, bizimle ilgili olsun ya da olmasın, bizi suçlayan olsun ya da olmasın, anlık tepkimiz 'Benim suçum değil!' olur. Başkalarını olduğu kadar, kendimizi de suçlu olmadığımıza inandırmaya çalışırız, içimizden bir ses, 'Ben yapmadım.' der.
Suçlu hissettirilerek yetiştirilen kişiler, kendilerini kompleksli ve yetersiz hisseder. Kendilerini iyi şeylere layık görmezler. Hayatlarında iyi giden bir şeyler olursa, bunun uzun sürmeyeceğini düşünüp konuşurlar ve evrenin yasalarına göre düşündüklerini hayatlarına çe