Geçen yüzyılda,,büyükbabam Charles Robertson artık Kansas'ta çiftçilik yapmaktan bıkmıştı. Çocukları, karısı Harriet'i ve bütün eşyalarını kapalı bir arabaya koyarak bilmedikleri bir diyara, Kızılderililer bölgesine doğru yola koyulmuşlardı. Uzun bir seyahatten sonra Oklahama'nın kuzey doğusunda bulunan Cimarron Nehri'nin sahillerine geldiklerinde, kulübe yapmış ve içine yerleşmişler. Allah'ın bu gününe de şükrederek kendisine biraz arazi edinip etrafını da çitle çevirmiş. Zamanla para biriktirerek, civardaki bir köyde küçük bir dükkân açmış. Harriet, burada gerçekten de çok sıkıntı çekmiş. Dokuz çocukla kolay mı? Ne doktor, ne de okul var. Pekçok şiddetli kışlar, sıcak yazlar geçirmişler. Büyükbabam bir kere olsun halinden hiç şikâyetçi olmamış. Harriet, kocasının saygı duyulan bir vatandaş olduğunu ve çocuklarının mutlu günlerini görecek kadar çok yaşamış. İşte aziz okuyucularım, bugünün Amerika Birleşik Devletleri, Charles Robertson ve bir kere tecrübe etmekten yı
Jane Welsh, Thomas Cariyle ile evlendiği zaman parlak bir geleceğin adayıydı. Bunu teperek evlendiği için çevresindekiler bu tutumunu uygun bulmayarak yadırgamışlardı. Jane, güzel bir kadındı. Bunun yanında, yüklü bir mirasın vârisi olarak zengindi. Thomas Cariyle İse olağanüstü bir zekâ sahibi olmasına rağmen kaba ve eksantrik bir adamdı. Bir metelik bile serveti yoktu. Sadece zeki ve kabiliyetliydi. İşte, çevreleri hep bu şekilde kıyaslamıştı onları.
Jane, bu sözlerin hiç birisine kulak asmadı. Yıllar sonra, kocasının Edinburgh Üniversitesine rektör seçildiğini, Londra'nın meşhur simalarından biri olduğunu görerek mutlu oldu ve kocasıyla iftihar etti. Thomas Cariyle, "Fransız İhtilâli", "Kromvel'in Hayatı" gibi klasik şaheserleri vücuda getirerek meşhur bir yazar oldu. Chelsea'daki mütevazi evleri, zamanın bütün edebî dehâlarını çeken bir yer oldu.
Jane Cariyle, yaratılıştan şiire yatkın olduğu halde,
Kocanızı Kalıba Sokmaya Çalışmayın, Kendi Kişiliği ile Kabul Edin. Lord Chesterfield: "Her insan iki cümleye bürünmüştür. Birincisi olduğu gibi kendisi, ikincisi ise olmak istediği kimsedir." der. Çekingen bir kişi cesur olmayı, sevilmediğini anlayan bir kimse sevilmeyi, kendisine kimsenin güvenmediği bir insan ise güvene lâyık olmayı arzu eder. Bir kadının görevi, diğer insanlarla kıyas etmeksizin, kocasının olmak istediği insan olmasına yardımcı olmaktır. Kadın, bunu da kocasını övüp, teşvik etmekle başarabilir. Marjorie Holmes şöyle der: "Dünyada, karısı tarafından övgü görmeye ilgisiz kalabilecek erkek yoktur. Hele hele bu kadın, "olağan üstüsün, seninle gurur duyuyorum; seninle olduğum için mutluyum" derse... Başarıya ulaşmış erkeklerin çoğunun bu sözlere hak verecekleri şüphesizdir. Fabrikatör G. P. Parks, bana yazmış olduğu bir mektubunda şöyle diyordu: "Bir, adamın arzu ettiği bir şahsiyetten başka, karısının istediği bir kişi de olabilec
Yeni Çevrelere Ve Olaylara Hazırlıklı Olun;Bazı kadınlar, kocalarının iş ve yer değiştirmesine şiddetle karşı çıkarlar. Alıştıkları bir yerden ayrılmayı akılları bir türlü kabul etmez. Vern L. Elliott: "Böyle kadınlar kocalarının ilerlemelerinde en büyük engeli oluştururlar." der. Geçenlerde birisi naklediyordu. Bir kurumda çalışkan bir memur varmış. Bir başka şehirde daha büyük bir işe tayin ettiklerinde bunu reddetmiş. Gösterdiği sebep ise traji komikti; karısı, anne-baba ve arkadaşlarından ayrılamazmış! Gerçi, tam bir yere yerleşip alışmışken bir başka yere gitme mecburiyeti ilk bakışta hoş bir şey değilse de zarurî durumlarda bu yapılabilmelidir. Evlilik bu gibi durumlara göğüs gerecek kadar sağlam temellere dayanmalıdır. Hem "tebdili mekânde ferahlık vardır" diyerek insan kendisine bir teselli noktası da bulabilir. Özellikle de savaş yıllarındaki subay ailelerinin durumlarını düşünün. Bugün burada olmalarına rağmen yarın nereye gidecekleri belirsiz
Kocanız terfi etmeye hazır mı? Değilse bunun için ne yapıyor? Karısı olarak bu konuda siz ne yapıyorsunuz? Başlangıçta, pek az kimse gelecekleri hakkında bir fikre sahip olur. İstedikleri görevi belki on, onbeş yıl sonra elde edebileceklerini ümid ederler. İlerleyebilmek için işlerini daha iyi öğrenmek zorundadırlar. Bu öğrenme de, tecrübe ve özel çalışmalarla mümkündür. Bazı büyük firmalar, kendi personeline yetiştirme kursları açarlar. Bazıları da masraflarını kendileri karşılamak suretiyle, elemanlarını özel olarak terfiye hazırlarlar. Tecrübeler her iki şeklin de olumlu sonuçlar verdiğini göstermiştir. Örneğin, kunduracı olan Charles C. Frost, her günün bir saatini çalışmaya ayırarak ünlü bir matematikçi olmayı başarmıştır. Georg Stefenson, bir mühendis için gerekli olan matematiği geceleri öğrenmekle lokomotifi icad etmiştir. James Watt, ticaretle uğraşırken kimya ve matematiği öğrenerek buhar makinesini keşfetmiştir. Bütün bu saydığı
'Detroit'te bulunan bir elektrik şirketinde haftada 11 dolar ücretle genç bir makinist çalışıyordu. Günde 10 saat mesai yaptıktan sonra akşam evine geliyordu ve genellikle, bu andan gecenin yarısına kadar olan zamanı da, evin arkasında bir köşede, kafasında tasarlamış olduğu yeni bir makina üzerinde çalışmaya ayırıyordu. Çiftçilikle uğraşan babası, oğlunun vaktini boşa geçirdiğini düşünüyordu. Komşuları da gece yarılarına kadar yılmaksızın çalışan bu gence "çatlak kafa" diyorlardı. Herkesin kendisiyle alay etmesine aldırmaksızın o bıkıp usanmadan çalışıyor, çalışıyordu. Geceleri, devamlı olarak çalışırken ona karısından başka kimse yardım etmiyordu. Uzun kış gecelerinde, dişleri, soğuktan birbirine vururken bile o elinde petrol lâ
Coşkuyu Arttırmanın Kuralları; Uygulandıkları takdirde bu altı kuralın olumlu sonuçlar verdiğine şahit oldum. Kocanıza bir kere tecrübe etmesini rica edin. Herhangi bir insanın coşkusunu arttırıp heyecanını yükselteceği garanti edilebilir. İsterseniz birlikte inceleyelim: 1- İşinizin her türlü özelliği ile, bütün olarak bunların kuruluş ile ilişkilerini öğrenmeye çalışın. İnsanların birçoğu, kendilerini, büyük bir havuzda küçük bir kurbağa gibi farz ederek, kendilerine verilen işin dışında hiçbir şey öğrenmek istemezler. Bilmem iki adamın hikâyesini hatırlar mısınız? Bir gün yan-yana çalışan iki işçiye sormuşlar: "Ne yapıyorsunuz?" diye. Bunlardan birisi: "Tuğla diziyorum" diye cevap verirken diğeri: "Katedral yapıyorum" cevabını vermiş. Yaptığı iş hakkında bilgi sahibi olmak veya verim almak insanın isteğinin artmasına sebep olan faktörlerdir. Meşhur Amerikan kadın gazetecilerinden Ida M. Tarbell bir seferinde 500 kelimelik bir makale için haftalarca m