Çocukken benimsemiş olduğum bir kalıbı hâlâ tekrarladığımı fark ettim. Ne zaman ailem bana kızsa ya da olumsuz olduğunu düşündüğüm bir şey söylese, içime kapanır, bir yere kaçar ve insanlar olmadan yaşayabileceğim, tek başıma yaşayabileceğim fikriyle kendimi avuturdum. Şimdi, arkadaşlarıma da aynı tepkiyi verdiğimi görmeye başladım. Bu sadece kanıksanmış bir eski alışkanlık. Tam tersini yapmaya çalış. Ne zaman içine kapanma duygusu hissetsen, kendini aç. Eğer gitmek istiyorsan, gitme; eğer konuşmak istemiyorsan, konuş. Eğer tartışmayı kesmek istiyorsan, kesme ve tam aksine her şeyinle devam et. Korku yaratan bir durum yaşandığı zaman iki seçenek vardır; ya savaşırsın ya da kaçarsın. Normalde küçük bir çocuk savaşamaz, özellikle geleneksel ülkelerde. Amerika'da çocuklar öyle bir savaşır ki, anne ve babalar kaçar! Ama eski ülkelerde, geleneksele bağlı olan ülkelerde - ya da geleneksel bağların hâlâ çok güçlü olduğu ailelerde - bir çocuk
Mükemmel erkekler ve kadınların hepsi dinleyicidir. Bill Clinton esnektir çünkü duygudaşlık kurmasıyla öne çıkan bir dinleyicidir. Görüşlerinin değerleri ve kişisel kararlarıyla uyumuna bakmaksızın birçok insan onun kalbinde Amerika Birleşik Devletleri nin iyiliği olduğuna inanırlar. Peki, bu inanç nasıl böyle yayıldı? Clinton her zaman dinledi. O her bireyin ülkenin daha iyi olmasıyla ilgili söylediklerini duymak istedi. Gerçekten dinleme becerisi önemlidir ve özellikle empati kurarak başka insanların nasıl etkin dinleneceğini derinlemesine işleyeceğiz. Dinlemek, dikkatli bir şekilde diğer insanın susmasını beklemekten daha ötedir. Dinlemek, başkalarının kalplerini ve zihinlerinin derinliklerilerini anlamak, değişik hayat tecrübelerini onların bakış açılarından yaşamaktır. Peki bunu bir adım daha ileriye götürerek nasıl gerçekten mükemmel insanlar gibi olabiliriz? Paul McCartney’nin gece uykusundan mükemmel şarkılarını oluşturacak melodiler ve sözler için uyandığı
Şimdiye kadarki en önemli iki soru, Bana olanlar konusunda en yararlı olacak hangi ruh halinde olmak istiyorum? ve Bunu nasıl sağlarım? sorularıdır. Ruh hallerimiz, biz yaşadığımız ortama tepki verdikçe, sürekli değişir. Ruh haliniz konusunda bir tercih yapabilmeniz için, onu neyin tetiklediğini bilmeniz gerekir. Televizyon reklamlarını düşünün. En etkili olanları, bir ürünü arzulanan bir ruh haliyle özdeşleştirenlerdir. Söz gelimi, birçok otomobil reklamında, arabanın adı ve üreticisinin dışında, araba hakkında hiç bilgi verilmez. Bunun yerine arabanın, heyecan, özgürlük, kontrolü elde tutmak veya başarılı olmak gibi arzu edilir bir ruhsal durumla bağlantısını kuracak bir ortam kurarlar. Derler ki, bu arabayı alınca, bu ruh halini almış olursunuz. Hafif bir 'TV transı' içinde bulunan, eleştirel yetileri askıya alınmış izleyicile
NLP'de modelleme, bir kimsenin bir işi nasıl yaptığını öğrenmek anlamına gelir. Mükemmelliği kopyalama süreci, NLP'nin özüdür. Bir beceriyi modellemek, bu beceriye sahip kişinin bunun hakkında nasıl düşündüğünü ve bunu yapabilmesini mümkün kılan değer ve inançları keşfetmektir. Duyguları, deneyimleri, davranışları, inanç ve değerleri de modelleyebilirsiniz. NLP, mümkün olan her şeyi modeller. Bu mümkündür, çünkü daha önce bir insan bunu yapmıştır.
Buradaki NLP ön varsayımı şöyledir:
Başarılı kişileri modellemek, mükemmelliğe götürür. Eğer bir insan bir şeyi yapabiliyorsa, bunu modellemek ve başkalarına öğretmek mümkündür.
Modelleme, bir çocuğun temel öğrenme biçimidir. Yürümeyi ve konuşmayı da bu şekilde öğrendik. Aslında Mark Twain bize, eğer bu beceriler formel bir yöntemle öğretilseydi, aksak ve kekeme olabileceğimize işaret etmişti. Çocuklar, çevrelerinde öğrenmek istedikleri şeyleri yapabilen yetişkinleri basit bir şekilde kopya ederler. B
Sıkışık mı sıkışık bir trafikte iş randevunuza yetişmeye çalışıyorsunuz. Bir taraftan yeterince hazırlanmadığınız için bu buluşmanın nasıl geçeceğinin stresini yaşıyorsunuz. Diğer taraftan geç kalacağınız endişesini duyuyorsunuz. Tam o sırada radyoda bizim şarkımız dediğiniz bir şarkı çalmaya başlıyor. Birden gevşediğinizi hissediyorsunuz. Gözünüzün önünde sevdiğiniz kişi canlanıyor. Yüzünüzü bir tebessüm kaplıyor.
Yüzünüzde mutlu bir tebessüm, hülyalara dalmışken mavi-kırmızı ışıklı bir arabanın tam arkanızda olduğunu dikiz aynasından görüyorsunuz. Aniden içinizi sıkıntı kaplıyor çünkü ruhsatınızı evde unuttuğunuz aklınıza geliyor. Panikleyerek arabayı sağa çekmeye hazırlanırken, arkadaki polis arabasının sizden yol vermenizi istediğini fark ediyorsunuz.
Eliniz otomatikman sevgilinizin size şans getirsin diye verdiği arabanın aynasından sallanan Noel baba figürüne gidiyor. Rahatlıyorsunuz.
Çapalar iş başında,
Sınav kaygısı, öğrencinin sınavla ilişkili çoğu gerçekçi olmayan olumsuz beklentilerinin yarattığı yoğun sıkıntı hissidir. Sorumluluk sahibi olan, bir hedefi olan ve bunun gerçekleşmesi için çaba gösteren her öğrencinin, bilgisinin değerlendirildiği bu tip sınavlardan önce kısmen kaygı duyması doğal ve gereklidir. Sınav kaygısı az miktarda ise kişi üzerinde motivasyon ve performansı arttırıcı etki gösterir. Ancak sınav kaygısı istenen düzeyin üzerine çıktığında kişinin dikkat, öğrenme, bellek fonksiyonlarını olumsuz etkiler ve başarıyı ve motivasyonu düşürür. Stresin artmasıyla birlikte olumsuz düşünceler öğrencinin zihnini kaplamaya başlar. Sınav stresi ve kaygı durumda vücutta birtakım hormonal değişiklikler meydana gelmektedir. Bunun sonucu olarak kaygı ve stresin derecesine göre kişide sınavdan günler öncesinde bile kendisini göstermeye başlayan huzursuzluk, sinirlilik, konsantrasyon güçlüğü, uykusuzluk, karın ağrısı, bulantı, kusma, baş dönmesi
Susmak, insanı ele vermeyen sadık bir arkadaştır. Konfiçyus Dedikodu,basit ruhlu kimselerin eğlencesidir. JORNEILLE Söz var gelir geçer, söz var deler geçer TÜRK ATASÖZÜ Tatlı söz söyleyen, kötü söz işitmez. Firdevsi İnsan yalnız sözle insandır ve yalnız sözle bağlanırız birbirimize. Montaigne Konuşmak ihtiyaç olabilir, ama susmak bir sanattır. Nehai Tek bir kelime, bize, karşımızdakinin akıllı mı, aptal mı olduğunu gösterir. Konfiçyus Budur cihanda benim en beğendim meslek, Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek. Mehmet Akif ERSOY Ya hayır söyle, ya sus. Hadis-i Şerif Kırgınlığım lunaparkta unutulmuş bir çocuğun nefreti kadar. Sorun atlı karıncalar değil, arkamdan dönüp duran dönme dolaplar! Sunay AKIN Güz