Subliminal (telkin), bireye hangi durumlarda nasıl davranması gerektiğini, neden ve niçinleriyle birlikte verir. Kişinin davranış normları yeniden oluşturulur. Bu çalışma kısa, masrafsız ve pratik olmasına rağmen bir o kadar da sabır ve irade gerektirir. Çünkü ortada çok zorlu bir rakip vardır. Bilinçaltı. Siz bilinç üstünüzde her şeyi tekrar inşa edebilirsiniz. Fakat asıl temel malesef hala yerinde durmaktadır. Mutlaka karşı koyacaktır. Bu durum pek de fark edilemeyen yeni bir iç savaşa neden olur. Telkin zihnimizde iki türdür. Birincisi pozitif, ikincisi ise negatiftir. Beyin malesef negatifleri daha çabuk alır ve işler. Pozitif düşünce ve söylemleri ise beyin nazlanarak alır. Böyle olmasının nedeni genellikle çocukluğumuzdan beri yetiştiriliş tarzımızdır. Bireyin duyu organlarıyla algılayamadığı, yalnızca bilinçaltının algılayıp şartsız koşulsuz kalıca hafızaya aktırdığı gizli mesajdır. Bu sayede birey, verilen telkinin içeriğine göre o konu hakkındaki düşünce
Bilinçaltımızı tanımadan insan gerçeğini doğru anlayabilmemiz zordur. Diğer bir deyişle kendimizi tanımamız, düşünce, duygu, davranış ve bedensel durumumuzun oluşumunda önemli derecede etkili olan bilinçaltını tanımakla mümkün olacaktır.
Bilinçaltı olumsuz yönergeleri algılayamaz. Özellikle çocuklarla olan iletişimde buna dikkat etmemiz gerekiyor. Eğer yönergelerimizin bilinçaltını da kapsayacak şekilde etkili olmasını istiyorsak bu, kesinlikle olumlu olmalı. Örneğin, “Pembe bir fil düşünme” dediğimizde alt beyin bölgesi bilinçten bağımsız olarak hemen pembe bir fil imgelemeye çalışacaktır.
Bilinçaltı genellemeler yapar. Özel olaylardan hareketle genel yargılara ulaşır ve daha sonraki aşamalarda dünyayı bu genellemeler sonucu oluşmuş ön kabuller algılar. Otoriter devletler eğitim sürecinde öğrencilerin bilinçaltında bu tür genellemeler aracılığıyla ön kabuller oluşturmaya çalışır.
Gün içindeki dav
Bazı düşünce, fikir ya da duygular bilinçli bir çabayla hatırlanabilir. Bu tür düşünceler bilinçöncesi olarak adlandırılmıştır. Bir olayı bilinçli zihnimizden atmış unutmuş olabiliriz fakat o olaya ilişkin bir kontakt uyaran onu tekrar bilincimize çağırabilir.
Bilinçaltı 'derin akıl ' olarakta tanımlanır. Önemli bir nokta; bu derin aklın hayalle gerçeği ayırt edemiyor olmasıdır, rüyalarımızı birer gerçek gibi yaşamamız bunun en bariz göstergesidir. Eğer korku dolu bir rüya görüyorsak beyin adrenalin; keyifli, mutlu bir rüyada seratonin salgılar.
Bilinçaltı bizim otomatik, düşünmeden ve istemsizce yaptığımız duygu, algı ve davranışlarımızın kontrol edildiği zihin bölümüdür. Bilinçaltı, insan yapısında buzdağının görünmeyen kısmına benzer. Kişinin davranışları üzerinde oldukça etkili olan zihinde yer etmiş gizli bir sistemdir. Bilinçaltı bilinçli bir halde yapılan sorgulama gibi zihinsel faaliyetlerde bulunamaz. İnsana baskı
"Aydın Hızlı Okuma" hızlı okuma konusuyla ilgili 25 yıldır yapılan beyinle bağdaşan çalışmalara dayanır. Aynı zamanda "Tüm Beyinle Hızlı Okuma Sistemi" olarak bilinen ve daha hızlı okumanızı sağlayan bir tekniktir. DAHA KISA ZAMANDA DAHA ÇOK BİLGİ ALABİLİRSİNİZ Aydın Hızlı Okuma ile İlgili Genel Bilgiler: - Seminere katılanların şuandaki okuma performansları üzerinde %40’lık bir artış olması ve anlayarak okunan sözcük sayısında 2.5 kat artış olması beklenmektedir. - Normalde bir insanın okuma hızı 150 kelime ile 250 kelime arasındadır. Buradan yola çıkarsak minimum 400 kelime ile 700 kelime arasında bir artış olacağı rahatlıkla söylenebilir. - Program maksimum öğrenme stratejileri doğrultusunda en kısa zamanda optimum yararlanabileceğiniz bir formatta hazırlanmıştır. - Program sonrası yeni becerilerin kalıcı olması için günlük uygulama yönergeleri verilecektir. - Yalnızca okuma hızı artmayacak karar vermede, o
"Aydın Hızlı Okuma" hızlı okuma konusuyla ilgili 25 yıldır yapılan beyinle bağdaşan çalışmalara dayanır. Aynı zamanda "Tüm Beyinle Hızlı Okuma Sistemi" olarak bilinen ve daha hızlı okumanızı sağlayan bir tekniktir. DAHA KISA ZAMANDA DAHA ÇOK BİLGİ ALABİLİRSİNİZ Aydın Hızlı Okuma ile İlgili Genel Bilgiler: - Seminere katılanların şuandaki okuma performansları üzerinde %40’lık bir artış olması ve anlayarak okunan sözcük sayısında 2.5 kat artış olması beklenmektedir. - Normalde bir insanın okuma hızı 150 kelime ile 250 kelime arasındadır. Buradan yola çıkarsak minimum 400 kelime ile 700 kelime arasında bir artış olacağı rahatlıkla söylenebilir. - Program maksimum öğrenme stratejileri doğrultusunda en kısa zamanda optimum yararlanabileceğiniz bir formatta hazırlanmıştır. - Program sonrası yeni becerilerin kalıcı olması için günlük uygulama yönergeleri verilecektir. - Yalnızca okuma hızı artmayacak karar vermede, o
Okuma ve anlama hızını artırmak için ne okuduğunuzu bilmeniz çok işinize yarayacaktır. Bir metni okumaya başlamadan önce o metinden ne almak istediğinizi bilirseniz istediğinize daha kısa yoldan ulaşırsınız. Roman okumak, gazetede bir köşe yazısı okumaktan farklıdır. Romanda anlatılan çevreyi tahayyül eder, karakterlerin betimlemesini yaparsanız okuma hızınızdaki artışı gözlemleyebilirsiniz. Beyin geçmişteki bilgiler sayesinde bir kelimenin hepsini göremese bile tamamlama yeteneği ile kelimelerin ne olduğunu anlayabiliyor. Geri dönüşlerinin önüne geçmek için sorular, kalemle takip ederek de okunmasında fayda vardır. Kitap okumayı seviyorsunuz ancak yoğun iş trafiğinde okumaya zaman ayıramıyorsunuz. Okumak için ayırdığınız 10-15 dakikada topu topu 20-25 sayfa okuyorsunuz. Elinize aldığınız bir kitap bazen haftalarca çantanızda, masanızın üstünde duruyor ama bir türlü onu bitiremiyorsunuz. Teorik olarak insan beyninden, bilinçli olarak bir şey düşünmese bile,
Göz gördüğü sembolleri beyne gönderir. Beyin bu sembolleri alır, bizim ona daha önce tanıttığımız, kaydettirdiğimiz, yazdırdığımız sembollerle karşılaştırır. Eğer bu semboller önceden beyinde mevcut ise beyin onları tanır, anlamlandırır. Okunmuş olurlar. Gözün gönderdiği semboller beyin tarafından tanınmazsa okunmamış olur. Yani daha önce beyne tanıttığımız sembollerle veya sembol dizinleriyle okuyabiliyoruz. Yaşamımızın yüksek temposunda okumak bazen lüks olarak düşünülebiliyor. Genellikle okumak için ya hiç zaman ayırmıyoruz ya da çok az zaman ayırıyoruz. Bu kadar kısıtlı vaktimizde yavaş okuyarak zaman kaybetme şansımız yok. Etkin ve hızlı okuma teknikleri ile kısa süre içinde çok daha fazla bilgiyi alabilmeliyiz. Birçok insan, daha iyi anlamak için yavaş okuması gerektiğini düşünür. Bu yanlış bir düşüncedir. Aksine, yavaş okumak konsantrasyonu bozarak, anlama oranımızı düşürmektedir. Hızlı okuma ise anlama oranını, konsantrasyonu ve hatırlama oranı