Hızlı okuma tekniğini kullanarak okuma eyleminde bulunan kişi, dikkat ve konsantrasyonunu yükseltmekle birlikte, anlama kabiliyetini arttırır. Hızlı okuma teknikleri mantığı beyni sadece okuma eylemi ile meşgul etmekten geçer. Beyin çok hızlı düşünen harikulade bir organımızdır ve gözün ileteceği bilgiyi beklemek istemez. Göz doğru kullanıldığında beyin bilgileri kavramakta güçlük çekmeyecektir. Beyin yaramaz bir çocuk gibi sürekli meşgul olacak şeyler arayacak ve etraftaki değişimleri fark edecektir. Oysa okuma eyleminde bulunurken hızlı okuma teknikleri uygulanırsa, daha hızlı okuduğumuz sırada beynimiz başka şeyler düşünmeye fırsat bulamayacak ve sadece okuduğumuz yazıya odaklanacaktır. Gözümüz geniş bir alanı görme yeteneğine sahipken biz okumayı genelde kelime kelime yaparız. Oysa göz bütün bir satırı hatta birkaç satırı birlikte görebilir. Hızlı okuma tekniği bize kelimeleri tek tek değil guruplar halinde okuma becerisini kazandırır. Hızlı okuma tekniği bizi birçok oku
Hitabet doğuştan gelen bir yetenek değildir. Çalışma ve bir gayretin sonucunda herkesin başarılı bir hatip olma şansı vardır. Belli teknikleri uygulamakta başarılı bir hatip olmak için fayda vardır. İşinizi konuşarak yapıyorsanız, konuşmanın gerektirdiği bir takım bilgileri bilmek gibi bir yükümlülüğünüz var demektir. İçinizdeki pozitif enerjiyi harekete geçirin ve insanları harekete geçiren o tetikleyici sırrı çözmeye çalışın. Kafanızda bir beyin fırtınasının harekete geçtiğini ve heyecan verici ateşli konuşmalar yaptığınızı hayal edin. Kelimelerin ve fikirlerin üzerinde dans ettiğinize, kafa konforunuzu yıktığınıza ve hayatta imkansız olan her şeyi yapacağınıza kendinizi bir inandırın. Unutmayın ki; güzel konuşmak için hitabetin kabadayısı olmak zorundasınız. Hitabet sanatının uzmanları aslında insanlara gaz vermekten başka bir şey de yapmamaktadır. Çıkacaksınız kürsüye bir mahalle kabadayısı gibi kendinizden emin bir şekilde konuşacaksınız ve kürsüden ineceksiniz.
Bazı düşünce, fikir ya da duygular bilinçli bir çabayla hatırlanabilir. Bu tür düşünceler bilinçöncesi olarak adlandırılmıştır. Bir olayı bilinçli zihnimizden atmış unutmuş olabiliriz fakat o olaya ilişkin bir kontakt uyaran onu tekrar bilincimize çağırabilir. Bilinçaltı 'derin akıl ' olarakta tanımlanır. Önemli bir nokta; bu derin aklın hayalle gerçeği ayırt edemiyor olmasıdır, rüyalarımızı birer gerçek gibi yaşamamız bunun en bariz göstergesidir. Eğer korku dolu bir rüya görüyorsak beyin adrenalin; keyifli, mutlu bir rüyada seratonin salgılar. Bilinçaltı bizim otomatik, düşünmeden ve istemsizce yaptığımız duygu, algı ve davranışlarımızın kontrol edildiği zihin bölümüdür. Bilinçaltı, insan yapısında buzdağının görünmeyen kısmına benzer. Kişinin davranışları üzerinde oldukça etkili olan zihinde yer etmiş gizli bir sistemdir. Bilinçaltı bilinçli bir halde yapılan sorgulama gibi zihinsel faaliyetlerde bulunamaz. İnsana baskı yapan doğrudan uygulayıcı bir sistemdir. Bilinç
Yavaş okuyan bir insanın okurken, aklından bir sürü düşünce geçer ve okuduğunu anlamadığı için sürekli başa dönmektedir. Oysa hızlı okuyan bir kişinin, aklına farklı düşünceler gelmez ve okuduğunu daha rahat anlar, ayrıca zamandan da tasarruf eder. Kitap okuma günlük hayatımızı kolaylaştıran ve hayattan zevk almamızı sağlayan, oldukça yararlı bir faaliyettir. Kitap okuma günlük hayatımızı kolaylaştırdığı gibi, beynimizin gelişmesine de büyük katkı sağlar. Beyin bilindiği üzere iki lob’dan meydana gelmektedir. Kitap okumayan bir insan, sadece televizyon izleyerek beyninin bir lob’unu çalıştırır, bu ise beyin gelişimine engel olmaktadır. Beyinin gelişmesi için, lobların her ikisini dengeli olarak çalıştırmamız gerekir. Bunu ise sadece kitap okuyarak, geliştirebiliriz. Hızlı okuma tekniğinde göz ile beyin uyumluluğunu geliştirip, gözün direkt olarak beyin ile iletişime geçmesi sağlanıyor ve böylece okuma hızı arttırılıyor. Aynı zamanda göz kasları geliştiriliyor ve k
Okumayı öğrenmeye başladığımızdan beri edindiğimiz ve hemen herkeste bulunduğu için farkına varamadığımız bazı alışkanlıklar nedeni ile okuma hızımız, insanın sahip olduğu kapasiteye göre hayli yavaştır. İnsanlar sadece göz ve beyin arasında olması gereken okuma işleminin arasına bazı lüzumsuz alışkanlıklar katarlar. Kimi duyulacak şekilde (özellikle çocuklar) sesli okur, kiminin okurken dudakları kıpırdar, kimileri ise yazıyı içinden kelime kelime okur. Bütün bu kötü alışkanlıklar okuma süresince ekstra bir güç sarfettirdiğinden okurken çabucak yorulmaya da sebep olurlar. Halbuki okuma sırasında ağız, dil, dudak, damak ve gırtlak gibi organların çalışmalarına hiç gerek yoktur. Yavaş okumamızın birinci nedeni gözümüzün görme alanını iyi kullanmamamız yani okurken her kelimeye tek tek bakmamızdır. Bu şekilde normal bir satın okumak için gözümüzü 8-12 kere hareket ettirmemiz gerekir. Halbuki gözümüzün bir bakışında birden fazla kelimeyi görebildiğimizden aynı uzunluktak
Bir insan hiçbir şey düşünmeden durduğu anda insan beyninden 1dakikalık bir sürede 500 kelimelik bilgi geçişi olur. Kişi okuduğunun tamamını veya tamamına yakın kısmını anlamış olur. Eğer kişi 500 kelime altında okuyorsa beyin bunu 500 kelimeye tamamlamak için kelime ilave eder. Diyelim ki bir kişi 300 kelime okuyor, beyin bunu 500 kelimeye tamamlamak için 200 kelime ilave ediyor ve bizde o kelimelerin peşine takılarak başka şeyler düşünmeye başlıyoruz. O zaman okuduğumuz parçanın tamamını değil, bir kısmını anlıyoruz. Konuyu bir defa daha okuma ihtiyacı hissediyoruz. Vücudumuzun hakimi ve merkezi olan beyin, resimleri algılayarak yorumlar ve daha önceden öğrenilmişse yani kendisinde karşılığı mevcutsa bunu yansıtır. Okuma esnasında da durum böyledir. Özellikle hızlı okuma teknikleri ile kelimeleri tek tek seçip anlamaya çalışmazsınız. Bunun yerine 3-4 kelime grubunun resmini göz aracılığıyla beyine iletirsiniz. Beyin bunu yorumlayarak kelimelerin arasında bulunan en önemli
Hafıza yöntemleri sizi devamlı olarak tekrarlama isteğinden kurtarıp, el değmemiş noktalarını harekete geçirerek, bilgileri belli noktalara depolamanızı sağlayacak ve uzun zaman sonra dahi istediğiniz her zaman bilgilerinizi çok rahat hatırlayabileceksiniz. Günümüzde zekanın beyin hücrelerinin sayısının fazla olmasıyla değil, beyin hücrelerinin arasında bulunan bağlantıların çokluğuyla doğru orantılı olduğu anlaşılmıştır. Aslında bu herkes adına son derece iyi bir haberdir. Çünkü Beyin hücreleri çoğalmadığı ve bu hücreler maalesef ki öldükten sonra yenilenmediği için, zihnimizin potansiyelini artırmak ve zekamızı geliştirmek mümkün olmazdı. Oysa beyin hücreleri arasında bulunan bağlar, bağlantılar güçlendirebilir ve istenildiğinde artırılabilir bir yapıya sahiptir. Hayran olarak baktığınız, “Ne kadar da zeki” şeklinde yorumlar yaptıklarınızın sizden tek farkı beyinlerini nasıl kullanacaklarını iyi derecede bilmeleri, bir takım tekniklerin varlığından haberdar olmaları