İnsanlar mutsuz oldukları zaman kendilerini kötü hissederler ama, bunun nedenini bilmezler. Duygularınızı ve heyecanlarınızı düşünün. Bunu yaparsanız, mutsuz olduğunuz zaman bile bunun nedenini ve nasıl değişebileceğini bildiğiniz için rahatlayacaksınız. Profesör John Haniler bilimsel düşünce dersi veriyor. İlk dersinde öğrencilerine şunu dedi: ‘Bütün, bilim dalları örneklere dik- kat eder.’ Öğrencilerine bütün bilim adamlarının dünyayı çok düzenli gördüklerini anlatıyor. Neyle neyin gittiğini arıyorlar. Olaylar ve durumlar rastgele olmuş değillerdir. Nedenleri ve etkileri var- dır. ‘Bilim örneklere dikkat etmek demektir, örnekler ister büyük, ister küçük olsun fark etmez. Bir taşı havaya attığınız zaman ne olur? Her seferinde yere düşer. Bu bir örnektir. Bilimin özü budur.’ Bilim adamlarıyla birçok insanın arasındaki farkı Profesör Hamler şöyle açıklıyor: ‘İnsanlar dünyada olanları tesadüfe bağlarlar. Olayları başka olaylara bağlamadan geçiştirirler. Bir şey olduysa
Arkadaşlığınıza güvenen, sizinle ilgilenen, size yol gösteren ve yardım eden kişileri düşünün. Yaşamınızdaki insanlar için ne denli önemli olduğunuzu belki de bilmiyorsunuz, bunun (arkında değilsiniz. - İşçi Dairesi yaşlı işçilerin işe gelmemelerinin nedenini ve neden emekliliklerini istediklerini öğrenmek için bir araştırma yaptı. İşi bırakmalarının en sık sözü edilen nedenlerinden biti bu insanların yorgun oldukları veya bahçeleriyle ilgilenmek için daha farla zamanlarının olmasını istedikleri değildi. Yaşlı insanları çoğu zaman emekliliğe götüren neden işyerinde artık kendilerine ihtiyaç duyulmadığını hissetmiş olmalarıydı. İşçiler kuşku duydukları zaman emekli oluyor, başkalarının ortaya daha iyi iş çıkardıklarını ve kendilerinin boşuna yer kapladıklarını, iş güçlerine ihtiyaç duyulmadığını düşündüklerinde işten ayrılıyorlar. Bunun yaşamımız açısından ne anlama geldiğini düşünün. Kendi yaşamımızdan emekli olamadığımız halde bize ihtiyaç duyulduğunu hissetmeye iht
Ufak şeyler, örneğin ses tonunuz, alelade olaylarda kelimeler çok anlamlıdır, çok şey ifade eder. İletişimde hassasiyet gösterme, davranışlarda değişmenin gücü bilme evli çiftlerin tatmin olmalarını diğerlerine göre yüzde 17 oran da arttırır. Yüz ifadenizi değiştirmek gibi ufak şeyler yapmanızın gerçekten önemi var midir? İnsanlar bukalemon gibi renk değiştirmezler. Tepkilerimiz daha çok yüz ifadelerinden, ses tonlarından ve vücut dilinden belli olur. Şunu düşünün: pir insanın yüz ifadesini anlamak saniyenin altıda birinden daha az zaman alır. Yüz ifadelerini on metre öteden görüp anlarız. Bunu* nasıl yapabiliriz? Tabii ki dikkat ederek, insanların yüz ifadeleri arkadaşlarının ne düşündüğünün belirtisine göre uyum sağlarlar. Yüz ifadelerinin önemli olduğunu düşündüğümüz için bu ifadelere dikkat ederiz. Bu yüzden de onlara tepki gösteririz. Tepki gösterdiğimiz için de yüz ifadelerimiz iletişimimiz için önemlidir. Bir dahaki sefere biri verdikleri yemek dav
Yetenekli ve işin ehli olduğumuzu hissetmeye ihtiyacımız vardır. İyi olduğunuz bir alanda sorumluluk alın bu yemek pişirmek, bahçıvanlık ya da muhasebe işi olabilir. Baktınız ki fazla çaba harcıyorsunuz, o zaman yardım isteyin. Penn Sitedeki araştırmacılar öğrencilerin aldıkları derecelerde belirgin bir eğilim fark ettiler. Öğrenciler daha az derse girdikleri bölümlerde genellikle yüksek dereceler alıyorlardı. Araştırmacılar bunun nedenini önce öğrencilerin en kolay dersleri seçtiklerine bağladılar. Daha sonra araştırmacılar bu öğrencilerin hem seçilen, hem de kendilerinin istemiş oldukları derslerde yüksek notlar aldıklarını gördüler. Araştırmacılar bundan şu sonucu çıkardılar: Der.s seçerken daha fazla serbestlik tanındığında öğrenciler ilgi duydukları dersleri alma eğilimi gösterdiler ve bu derslerde başarılı oldular. Ama en önemlisi, seçtikleri bu derslerde başarılı olmaları diğer derslerinde performanslarını geliştirmeye neden oldu. Çünkü seçilen sınıflarda olum
Arkadaşlarımızla ve ailemizle birlikte olmak istediğimizde çoğunlukla bunun bizim istediğimiz bir zamanda olmasını arzu ederiz. Herkes ilişkilere bu şekilde yaklaşacak olursa, hiç kimse mutlu olmaz. Sadece kendinizin isteğini düşünmek yerine başkalarının da ne istediğini düşünün. Birlikte vakit geçirmenin neden önemli olduğunu da düşünün. İnsanlar arasında her zaman farklılıklar olacağını kabul edin. Eğer esnek biriyseniz onlarla daha iyi vakit geçirirsiniz ve kendinizi onlara daha yakın hissedersiniz. Donna. Marie ve April adlı üç kız kardeş Noel kutlamasını kendi evlerinde yapmak istiyorlardı. Yıllardır bu kutlama hepsinin evinde sırayla yapılıyordu. Sonra Donna'nın çocuğu oldu ve ailenin her yıl kendi evinde toplanmasını istedi. Oğlunun uyandığı zaman Noel ağacını görmesini ve bütün bir günü evde geçirmesini istiyordu. Marie bunun iyi bir fikir olmadığını düşündü. Kutlamanın eskisi gibi yapılmasını istiyordu. Marie, Donna'nın evinde huzursuz oldu, Donna da Marie'nin evin
Kendimizi güçlü hissetmeye ihtiyacımız vardır. Kendimize olan inancımız asla sarsılmamalı, güçlü olmalıdır. Bezginlik hissettiğiniz zaman, silkinip iyileşiri. Kendinizi karamsarlığa kaptırmayın. Genç adam okulunun jimnastik salonuna doğru yürüdü. Duvara birinci gelen okul takımının oyuncularının listesi asılmıştı. On beş yaşındaki Michael Jordan listeye baştan aşağı baktı ve kendi adını listede bulamadı. Takımı oluşturanlar arasında adı yoktu. Michael Jordan birçok uzman tarafından en iyi basketbol oyuncusu olarak kabul ediliyordu. Fakat takıma girmesi için kendine inanması gerekiyordu. Bu arada birçok basketbol oyuncusu onuncu dereceye ulaşmıştı. Kolej koçlarından yüzlerce mektup alıyorlardı. Oyuncuları kendi takımlarına almak için araştırma yapıyorlardı. Michael Jordan bir tek mektup bile almadı, çünkü takımı yapan o değildi. Michael Jordan pes etmedi. Kendine ve yeteneğine inanıyordu. Durmadan, dinlenmeden çalıştı. Ertesi yıl takıma girmeyi başardı ve takım
Siz sadece meydanı doldurmak veya bir başkasının filminde arka plandaki karakteri canlandırmak için burada değilsiniz. Şunu düşünün: Siz var olmasaydınız hiçbir şey aynı olmayacaktı. Bulunduğunuz yerler ve konuştuklarınız siz olmadan farklı olacaktı. Hepimiz birleşmiş durumdayız, aramızda bir bağ var ve hepimiz verilen kararlardan, hatta çevremizdekilerin varlığından bile etkileniriz. Philadelphia'dan avukat Peter'i ve köpeği Tucket'i örnek alalım. Tucket çok hastaydı. Omuriliğindeki tümörden dolayı yavaş yavaş felç oluyordu. Peter köpeğini kurtaracak olan bir veteriner bulamamıştı. Yardımı dokunacak birini bulmaktan umudu kesilince çocukları tedavi eden sinir cerrahına başvurdu. Doktor, Tuc-ket'e bakmayı kabul etti ve karşılığında Peter'den çalıştığı çocuk hastanesine bağışta bulunmasını istedi. Jerry hiçbir zaman Peter ile tanışmadı, Tucket'i de görmedi. Jerry patates püresini çok seven mavi gözlü, sarı saçlı bir çocuktu. Henüz beş yaşındaydı ve onun