Etkili dinleme; dinlemeye hazırlanmayı, dikkati konu üzerinde toplamayı ve dinleme amacının belirlenmiş olmasını gerektirir.
Dinleme Hazırlığı
Dinlemede etkililiğin sağlanması için gerekli ön koşullardan birisi, "dinlemeye hazırlanmaktır."
Dinleme hazırlığının iki yönü vardır. Birinci yön, dinlenecek konuya ilişkin ön bilgi sahibi olmak üzere yapılan hazırlıktır.
Öğrencilerin, derste o gün anlatılacak konu için, evlerinde konuyla ilgili bilgi toplamaya yönelik olarak yapacakları hazırlık bu türdendir. Öğrencilerin ilgili konuya (konunun ne olduğuna, özelliklerine, ana düşüncesine, vb) ilişkin ders ve yardımcı ders kitaplarından yararlanarak ya da harita, resim, çizelge, vb. inceleyerek yahut gözlem ve görüşme yoluyla elde edecekleri ön bilgileri; dinleme anında, konu üzerine dikkatlerini toplamayı kolaylaştırır. Bu yol öğrenc
HALKLA İLİŞKİLER KAVRAMI;İster özel ister kamu kuruluşu olsun, her kuruluş, toplumsal bir çevre içinde yer alır; bir yandan çevreyi etkiler, bir yandan da aynı çevreden etkilenir. Halkla ilişkiler; kuruluşun çevresiyle ilişkilerini, çevrenin kuruluş amaçları, işlevleri ve örgütsel davranış üzerindeki etkilerini öğrenmesiyle, kuruluşun çevresini etkilemesiyle ilgili anlayış, davranış ve yöntemleri içeren bir kavramdır. Bu nedenle halkla ilişkiler her kuruluşun, kuruluş yönetiminin çevreyi bilmesi, değerlendirmesi ve çevredeki değişimler karşısında sürekli önlem alması açısından önem taşır. Halkla ilişkiler aynı zamanda kuruluşun amaç, politika ve etkinliklerinin çevreye anlatılması ve benimsetilmesinde önemli bir role sahip bulunmaktadır. Halkla ilişkileri bu iki yönlü özelliği ile kuruluşların çevreleriyle ilişkileri içinde yer alan bir yönetsel işlev olarak kavramak gerekir.
"Halkla ilişkiler nedir?" sorusuna somut yanıt vermek zordur. Tanım
Dalgınlık, bireyin çevresinde olup bitenleri ayrımsayamayacak kadar düşüncelere dalmış olması ya da dikkatini belirli bir konu üzerinde toplayamaması durumudur.
Dikkatin toplanmasını engelleyen nedenler, dalgınlığa yol açan nedenler olarak düşünülebilirler.
Dalgınlığın başlıca nedenlerini iki grupta ele alabiliriz.
1. Çok önemli olmayan kimi küçük sorunlar sizi rahatsız ediyor ve dikkatinizi konuya vermenizi engelliyor ya da güçleştiriyor olabilir. Sözgelişi bir yere gidilecek, bir arkadaşınızla telefon-laşılacak olunabilir. Bu durumda yapılacak iş, sizi rahatsız eden ve zihninize takılarak dikkatinizi toplamayı güçleştiren sorunları olanaklar ölçüsünde öncelikle çözümleyerek ortadan kaldırmak-
Bunun için, eğ
Öğrencinin kendisini konuya vermesinde, ona karşı merak duymasının ayrı bir önemi vardır. Gerçekte merak, dikkati toplamayı sağlayan itici güçtür. Bir şey ancak merak edildiği oranda öğrenilebilir. Sevdiğimiz bir işe, "kolayca" kendimizi vermemize karşın; sevmediğimiz bir işe, neden kendimizi veremediğimizi hiç düşündünüz mü? Bunun nedeni, merakla ilgilidir. Sevdiğimiz işler her zaman daha çok merak duyduğumuz, ilgimizi çeken işlerdir. Örneği"/ bir romanın sonuna kadar okunmasını sağlayan meraktır. Merak, konuya karşı ilgi uyandırır ve böylece de dikkatin konu üzerinde toplanmasını kolaylaştırır. Konuya karşı içsel bir merak uyandırmak için ne yapılmalıdır? Bunun için türlü yollar denenebilir. Kimi zaman, üzerinde çalışılacak konu yeterince tanınmıyor olabilir. Bu durumda konuyu tanımak amacı ile ön bilgiler toplamak merak için yeterli sayılabilir. Ancak, en etkili yöntem; öğrencinin konuya ilişkin, kendisine sorular sormasıdır. Bu amaçla, okuduğunuz bir metin
Öğrencinin kendisini konuya vermesinde, ona karşı merak duymasının ayrı bir önemi vardır. Gerçekte merak, dikkati toplamayı sağlayan itici güçtür. Bir şey ancak merak edildiği oranda öğrenilebilir. Sevdiğimiz bir işe, "kolayca" kendimizi vermemize karşın; sevmediğimiz bir işe, neden kendimizi veremediğimizi hiç düşündünüz mü? Bunun nedeni, merakla ilgilidir. Sevdiğimiz işler her zaman daha çok merak duyduğumuz, ilgimizi çeken işlerdir. Örneği"/ bir romanın sonuna kadar okunmasını sağlayan meraktır. Merak, konuya karşı ilgi uyandırır ve böylece de dikkatin konu üzerinde toplanmasını kolaylaştırır. Konuya karşı içsel bir merak uyandırmak için ne yapılmalıdır? Bunun için türlü yollar denenebilir. Kimi zaman, üzerinde çalışılacak konu yeterince tanınmıyor olabilir. Bu durumda konuyu tanımak amacı ile ön bilgiler toplamak merak için yeterli sayılabilir. Ancak, en etkili yöntem; öğrencinin konuya ilişkin, kendisine sorular sormasıdır. Bu amaçla, okuduğunuz bir metin
Öğrencinin yaptığı çalışmaya kendini vermesi, her şeyden önce, o işin üstesinden geleceği konusunda kendisine güvenmesini gerektirir. Yetersizlik duyguları içindeki bir öğrencinin, başarı sağlamak için, dikkatli bir çalışma ortamı içinde bulunması güçtür. Bu yönüyle, verimli çalışmada öğrencinin kendine güvenmesinin önemi hiçbir koşulda yadsınamaz. Güven eksikliği olan bir öğrencinin, yapacağı işte kendine güven duymasının en iyi yolu, o işi başaracağına kendisini inandırmasıdır. Bunun için kişinin kendine güven sağlayabilecek kadar küçük, ancak etkili kimi çareler araştırıp bulması gerekir.
Böylesi bir kişinin, örneğin aynı konuda daha önce sağladığı bir başarısını düşünmesi ya da yapacağı çalışmayla elde edilecek sonucu bir an için düşlemesi, vb. biçimdeki iç telkinler yararlı olabilirler.
Öğrenmenin temeli, dikkatin konu üstüne toplanmasına dayandığına göre; konuya kendini ve
İnsanoğlu kendi yaşamının anlamını ve kendi tanımını belirlerken diğer insanlarla olan ilişkilerini de anlamlandırmak durumundadır. Varoluşçu psikologlar kendini gerçekleştiren insanı tanımlarken onun başka insanlar (ötekiler) kavramına fazlasıyla önem verdiğini irdelemişlerdir. Söz gelimi Abraham Maslow, insanın kendini gerçekleştirmesinin bazı tutumlara bağlı olduğunu irdelerken insanın rasyonelliği ile duygu, değer yüklü moral yanını uzlaştırmaktadır. Ona göre kendini gerçekleştirmek en temel gereksinim olup; hoşgörülü olmak, dünyayla bütünleşmek, yetilerinin bilincinde, yaratıcı, aktif ve sorumlu olmak, kendine güven duymak, dünyadan bağımsız olmak, özgür olabilmek, problem görmek, bunları çözümlemek ve mutlu olmak gibi tutumların ateşleyicisidir. Yapılan araştırmalarda bu tutumları geliştirmeyen bireylerde kaygı düzeyinin (anksiyetenin) arttığı görülmüştür.