İyiliksever bir hareketten dolayı insanların zihni değişti Hermason anlatmaktadır: İmparator denetimindeki Hanedanlığın 10. yılında, Askeri komutan yardımcısı Uşipare'yi şehrine vali olarak atadı. O zaman, şehirdeki.%insanlar hastalıklardan çok korkuyorlardı; çünkü onlara göre tüm hastalıklar bulaşıcıydı. Bu yüzden, bir kişi hasta olduğunda, ailesi onu tek başına bırakıyordu. Hiç kimse bir hastaya bakmıyordu, hastanın kendi aile üyeleri bile... Böylece, birçok hasta sırf ilgisizlik yüzünden boşu boşuna ölmüştü. İnsanlar bu duruma alıştılar ve üstelik davranışlarında hem soğuk hem de tarafsız oldular. Uşipare, göreve geldikten sonra, bu kötü alışkanlığı sevgiyle değiştirmeye karar verdi. Bir yaz döneminde bir hayli insan hastalandı. Uşipare, kendi evindeki salonda hastalar için yataklar kurdu ve hasta olan tüm kişileri getirdi. Yüzlerce kişi salonu ve koridoru doldurdu. Uşipare, kendi parasıyla hem doktorları davet etti hem de ilaçları aldı. Gece gündüz hastala
Mahkeme lideri fakir olmaktan rahatsız olmadı. Hermason, "Bir beyefendi fakir olmaktan rahatsız olmamalıdır." dedi. Bunun anlamı: "Bir beyefendi, fakir olduğunda huzurlu olmalı ve iyi karakterini kaybetmemelidir." şeklindedir. Saray Mahkemesinde "Hulifiğ" isimli yüksek bir devlet görevlisi vardı. O tıpkı bahsedildiği gibi fakir olduğunda huzurlu [kalabilen bir centilmendi. O dönemde, Saray Mahkemesinde çalışan liderlere maaş bağlanmazdı. Genellikle, Huling dışındaki diğer tüm liderlerin hepsinin kendi malı vardı» O çok fakirdi ve sıkça oğullarının [dağlardan topladığı tahtalar sayesinde kazandığı para ile yaşıyordu. Fakat böyle buhurumda bile o büyük amacını değiştirmedi. Saray Mahkemesinde, onun dürüstlüğü ve sultanı direkt olarak eleştirme cesaretine sahip olan tek kişi olduğu bilinmekteydi. Mahkemesinde herhangi bir şey doğru yapılmadığında ise, imparator ile görüşme talep etmekteydi. Sultan, sıkça mahkemedeki diğer kişilerden Huling ile baş başa konuşabilme
İnsanlar mutsuz oldukları zaman kendilerini kötü hissederler ama, bunun nedenini bilmezler. Duygularınızı ve heyecanlarınızı düşünün. Bunu yaparsanız, mutsuz olduğunuz zaman bile bunun nedenini ve nasıl değişebileceğini bildiğiniz için rahatlayacaksınız. Profesör John Haniler bilimsel düşünce dersi veriyor. İlk dersinde öğrencilerine şunu dedi: ‘Bütün, bilim dalları örneklere dik- kat eder.’ Öğrencilerine bütün bilim adamlarının dünyayı çok düzenli gördüklerini anlatıyor. Neyle neyin gittiğini arıyorlar. Olaylar ve durumlar rastgele olmuş değillerdir. Nedenleri ve etkileri var- dır. ‘Bilim örneklere dikkat etmek demektir, örnekler ister büyük, ister küçük olsun fark etmez. Bir taşı havaya attığınız zaman ne olur? Her seferinde yere düşer. Bu bir örnektir. Bilimin özü budur.’ Bilim adamlarıyla birçok insanın arasındaki farkı Profesör Hamler şöyle açıklıyor: ‘İnsanlar dünyada olanları tesadüfe bağlarlar. Olayları başka olaylara bağlamadan geçiştirirler. Bir şey olduysa
Normal bir günde sayısız şeyler yapıyorsunuz. Bunlar günlük işler olarak adlandırılabilir, ama eğlenceli şeylere dönüştürülebilir. Köpeği gezdirmek yapılması gereken bir iş olmasına rağmen, yürüyüş sırasında güzel bir egzersiz yaparak, düşünmeye zamanına ve komşularınızı görme şansınız olduğunu da unutmamalısınız. Her gün ne yapıyorsanız bundan zevk alın. Günlerin çoğu birbirinin aynidir. Yaşamımızda unutamayacağımız ilgi çekici günler de olur, örneğin aile kutlamaları veya kişisel zaferler gibi. Fakat hemen her gün özel bir şey olmaz. Yine de böyle günlerde eğlenmek için birçok fırsat vardır ama bunlar aklımıza bile gelmez veya değerlendirmeyiz. GünlüK yaşantınızda zevk aldığınız, keyiflendiğiniz şeyleri düşünmek için her gün bir dakikanızı ayırın. Kısa süre önce 103'üncü doğum gününü kutlayan Lonnie'yi ele alalım. Lonnie ön verandada salıncaklı iskemlesinde oturmuş, röportaja gelenlerle konuşuyordu. Kendisine bu özel günde ne hissettiğini sorarlarken o sakin
Uykudan cimrilik etmeyin. Gece tam anlamıyla dinlenmeniz ertesi günün yakıtıdır. Dinlenmiş insanlar daha iyi çalıştıklarını ve gün bitiminde daha rahat olduklarını hissederler. 1998 yılının sonbaharında bir salı sabahı ilginç bir olay meydana geldiği konuyla ilgili yapılan araştırmada Kuzeydoğu'daki işçilerin geçen sonbaharki salı günlerinden yüzde 3 oranında daha verimli oldukları görüldü. Değişen neydi? 1998 yılında futbol maçı pazartesi akşamı her zamankinden bir saat önce yapıldı ve erkeklerin çoğu o gece iyi bir uyku uyudular. Maçlar gece yarısından sonra biteceği yerde 1998 yılında 11.30'dan önce sona ermeye başladı. Geç saatlere dek televizyon izleyerek, fazla çalışarak ya da herhangi bir şeye aşırı vakit ayırarak en kolay feda edebileceğimiz şey uykudur. Uyku tükenmez bir banka hesabına benzese de aşırı harcama yapmamız sakıncalıdır. Fakat her gece düzenli bir uyku hayatımızın her evresinde kâr payını öder.&nb
Çoğumuzun tatmin olma veya olmama duygularının kökü, kendimizi başkalarıyla nasıl karşılaştırdığımıza dayanır. Kendimizi bizden daha fazla şeye sahip olanlarla karşılaştırırsak, kötü duygulara kapılırız. Bizden daha az şeye sahip olan kişilerle karşılaştırdığınızda ise minnettar oluruz ve kendimizi iyi hissederiz. Öyle veya böyle hepimizin yaşamının aynı olduğu gerçeğini kabul etsek bile, yaşamımız hakkındaki duygularımız kendimizi kiminle karşılaştırdığımıza dayanır ve bu karşılaştırmayla ilgili olarak da duygularımız büyük ölçüde değişebilir. Bu anlamlı örneklerle kendinizi karşılaştırın ama, bu karşılaştırmada birlikte olduğunuz kişi kendinizi rahat hissetmenizi sağlasın ve sahip olduğunuz şeylerden dolayı da rahatlık duyun. Joe altı erkek kardeşin en büyüğüdür. Kardeşlerin yaşı yirmi bir ile kırk iki yaş arası. Ailesinin hiçbir zaman çok fazla parası olmamış. Ve özellikle de büyük kardeşler mütevazı şartlarda büyümüşler. Liseyi bitirdikten sonra Joe ile iki büyük
Dilde duygu, okuyucunun avantajına veya dezavantajına kullanılabilir. Konuşmacı veya yazar temel gerçeklerin yorumunu kendi bakış açısıyla renklendirmeye çalıştığı zaman dezavantajlı olur. Örneğin politika muhabirleri politik liderlerden söz ederken, dinleyiciyi bir görüşe veya diğerine ikna edecek şekilde terimler kullanırlar, aslında bu terimler onun kişisel taraflılığına dayanmaktadır. Eğer politikacı benimseniyorsa, tanınan ilk adı kullanılacaktır ve onunla ilgili sözcükler "olumlu" olacaktır.
Benimsenmeyen politikacı için de tersi yapılacaktır. Örneğin, "Jim öneriyor. . ." ifadesi, o kişiye karşı "Başbakan emrediyor ..." ifadesinden daha çok sempati duymamızı sağlayacaktır.
Duygusal dilin ikna edici kullanımına bilimsel dergilerde dahi rastlanabilir. Yazarın çalışmalarını destekleyen deneylerden "zarif", "ustalıklı" ve "mükemmel" olarak söz edilecektir.
<