Bilinçaltımız sezgilerimiz aracılığıyla bizimle konuşur. Bilinçaltımızdan rehberlik veya yardım istediğimizde, bir dürtü, ilham veya önsezi hissederiz. Bilinçaltımızı programlarsak, rüyalar şeklinde cevaplar da alabiliriz. Sezgisel olarak, bir mesaj olduğunu anlarız. Hayatınızda bir şeyi gerçekleştirmek istiyorsak önce kavramak yani ne istediğimizi tam olarak tespit etmek, sonra olmuş gibi inanmak ve daha sonra da bunun için şükretmek gerekir. Kendiniz için olmasını istediğiniz şeyi bir yere yazın. Bilgisayarınızdaki ekran koruyucuya, cep telefonunuzun açılış mesajına veya gün içinde sıkça görebileceğiniz bir yerlere koyun. Her gece, aynı yaratıcı imgelemeyi düşünün, gördüklerinizi görün, duyduklarınızı duyun ve hissettiklerinizi hissedin ve istediğiniz yerlerde değişikliklerinizi yapın. İstediğiniz şeyin gerçekleşeceğine güvenin. Başaracağınızı Siz de göreceksiniz. Bilinç ile bilinçaltını karşılaştırdığımızda bilinçaltının, varoluşumuzun en ufak ayrıntılarını dah
Bilinçaltı çoğumuzun bildiği ya da duyduğu bir kavramdır. Bu kavram bilincimizin farkında olmadığı ama davranışlarımızın yönlendirilmesinde önemli rol oynayan bir yapıyı belirtiyor. Bilinçaltı, alt benlik, bilinçdışı olarak da adlandırılan Bilinçaltı kişiliğimizin farkında olmadığımız, kontrolümüz dışındaki parçasını temsil etmektedir. Diğer bir deyişle bu, buzdağının görünmeyen kısmıdır. Otomatik bir pilot gibi bütün tecrübelerimizi depolar. Bir bilgi deposudur. Deneylerimizi anılar şeklinde depolar. Bilinçaltı heyecanlarımızı, sezgilerimizi, alışkanlıklarımızı ve güdülerimizi depoladığı gibi, bunların faaliyete dökülmesinden de sorumludur. Doğduğunuz andan itibaren size söylenen her sözcük doğrudan bilinçaltına gitmektedir. Kendi yemeğini yemek isteyen çocuğa ‘’dur dökersin, beceremezsin! ’’ ,’’ Dokunma kırarsın ’’ … gibi cümleler gençlik ve yetişkinlik dönemlerinde becerememe, cesaret edememe, özgüvenini kaybetme gibi davranışlarımızın temelini oluştururlar. Bu nedenle ç
Kişi, anne karnına düştüğü andan itibaren her şeyi kaydetmeye başlar. Annenin karnında iken, onun davranış ve duygularını kaydeder. Doğumdan sonra, anne ve babanın kişiye, başkalarına ve karşılaştığı olaylara nasıl davrandığını kaydeder. İleriki yaşamımızda, ilişkilerimizde yaşadıklarımız, bu kayıtlar referans alınarak oluşur. Hayatta kalabilmek için, en yakınımızdakilerin hayatta nasıl kaldıklarını modelleriz. Bu, bilinçli bir davranış değildir, bir güdüdür.
Bilinçaltı, varoluşumuzun en ufak ayrıntılarını dahi içinde barındıran olağanüstü ve kusursuz bir belleğe sahiptir. Aynı zamanda bilinçaltı, söylenenleri sorgulamaksızın kabullenen ve kolayca yönetilebilen bir yapıya sahiptir. Her birey farklı alışkanlık ve inanışları, istek ve arzuları, korku ve endişeyi bilinçaltına iter. Bu nedenle Bilinçaltı subjektiftir. Bilinç ise daha objektif ve nesneldir denilebilir.
Bilinçaltında zaman kavramı yoktur. Bilinçaltı zamanı
İnsanlar çevresinde ki kişilere bir şeyler aktarmak için sürekli iletişim kurarlar. Bu iletişimin büyük çoğunluğu sözlü olmaktadır. Anlatmak istediklerimizi bir topluluğa daha etkili ve çabuk şekilde aktarmak için bazı hususlara dikkat etmeli ve bazı ilkeleri göz önünde bulundurmamız gerekmektedir. Beden dili nasıl ortaya çıktı. Yüzyılın başında hepimiz yeni bir bilim dalına tanık olduk. Bu bilim sözel olmayan iletişim biçimleriyle ilgilendi. Sözel olmayan iletişim biçimleriyle uğraşan bilim adamları insanların hareket ve işaretlerini seyrederek yorumlamaya başladı. Aslında her insan, beden dilini kullanır. Etkili konuştuğunuzda daha ilgiyle dinlenir, düşüncelerinizi zorlanmadan aktarabilirsiniz. Sizi dinleyenler ilgiyle takip ederler. Zorlanarak değil, doğal ve akıcı konuşursunuz. Az ve öz konuşarak amaçladığınız sonuca ulaşma becerilerine sahip olursunuz. Hedeflediğiniz kariyer basamaklarını normalden çok daha hızlı çıkarsınız. İç dünyanızı, duygu ve düşünceler
Hitabet, topluluklar önünde güzel ve etkili konuşma sanatı. Kimi insanlar meslekleri gereği küçük veya büyük topluluklara hitap eden konuşmalar yapmak zorunda. Öğretmenler, din adamları, siyasetçiler bunların başlıcalarıdır. Günümüzde bu çerçeve daha da genişlemiştir. Her alanda bilimsel, tartışmalı toplantılar, açık oturumlar düzenleniyor, konferanslar veriliyor. Televizyonun ve öteki kitle iletişim araçlarının gelişmesi ve sayılarının artması topluluklara yönelik konuşmalara yeni boyutlar kazandırmıştır. Nutku hazırlayan konuyu planlı bir şekilde hazırlamalıdır. Yazıya geçirmeli ve hatip yazmış olduğu bu nutka önceden hazırlanmadır. Yazıya geçirmeli ve hatip yazmış olduğu bu nutka önceden hazırlanmadır. Konuşma sırasında ise yazılı metni yanında bulundurmalı; fakat konuşma sırasında kâğıda fazla bakmamalıdır. Konusuna iyi hazırlanan hatip kağıda göz ucuyla baktığı zaman konuşmasını hatasız yapacaktır. İçten konuşma yapmak kolay değildir. Büyük hatiplerin bile da
Hitabet doğuştan gelen bir yetenek değildir. Çalışma ve bir gayretin sonucunda herkesin başarılı bir hatip olma şansı vardır. Belli teknikleri uygulamakta başarılı bir hatip olmak için fayda vardır. İşinizi konuşarak yapıyorsanız, konuşmanın gerektirdiği bir takım bilgileri bilmek gibi bir yükümlülüğünüz var demektir. İçinizdeki pozitif enerjiyi harekete geçirin ve insanları harekete geçiren o tetikleyici sırrı çözmeye çalışın. Kafanızda bir beyin fırtınasının harekete geçtiğini ve heyecan verici ateşli konuşmalar yaptığınızı hayal edin. Kelimelerin ve fikirlerin üzerinde dans ettiğinize, kafa konforunuzu yıktığınıza ve hayatta imkansız olan her şeyi yapacağınıza kendinizi bir inandırın. Unutmayın ki; güzel konuşmak için hitabetin kabadayısı olmak zorundasınız. Hitabet sanatının uzmanları aslında insanlara gaz vermekten başka bir şey de yapmamaktadır. Çıkacaksınız kürsüye bir mahalle kabadayısı gibi kendinizden emin bir şekilde konuşacaksınız ve kürsüden ineceksiniz.
Hızlı okuma; gözümüzün kaslarını eğitmeyi, gözümüzün çevik görmesini, görme alanını genişletmeyi, okurken satırların üstünde serseri gibi dolaşan gözümüze daha etkin bir şekilde ritim kazandırmayı ve bütün bunlar ile görme ile algılama arasında uyum sağlamayı amaçlar. Öğrenim hayatımızda, uğraşı alanlarımızda ve zevk için okumada, okumanın amacı amacı zihnin yetenek ve gücünü, kuvvetli fikir ve düşüncelere karşı kullanmak suretiyle geliştirmektir. Sürekli ve düzenli bir okuma uygulaması ile değişik fikirleri yargılama, bunlar üzerinde kurulmuş mantık ve muhakemeyi tespit etmede yetenekler kazandırmış olacaktır. Dünyaya bakışımızı okumayla genişletiriz, bilgilerimizi tabiattaki güzelliklerin inceliğini, düşünce çabukluğunu okumayla arttırırız. Kültürlü bir insan olmanın en etkili yolu okumaktır. İnsanlar bilgilerinin %80 ini okuyarak elde ederler, bu kadar bilgiyi elde etmekte de zaman kavramı devreye girmektedir; yani bilgiyi minimum sürede elde etmek hızlı okumak