• Hazırlıkla fırsatın bir araya gelmesi, bizim şans dediğimiz çocuğu doğurur. Robbins • Her gün küçük avantajlarla karşılaştırıldığında, büyük şanslar; insan mutluluğunu nadiren sağlayabilmiştir. B.Franklin • Karşılarına çıkan fırsatları değerlendire meyenler, başarının şansta olduğuna inananlardır. İsmail Ergün • Şans, hazırlıkla fırsatın karşılaştığı köşe başıdır. Amerikan Özdeyişi • Talihsizliğin belirtileri şu dört şeyden belli olur: Ahmağa fikir danışmak, cahile para vermek, dostların öğütlerini dinlememek, dünyadan ibret almamak. • Çabuk gelen kötü şans, geç gelen iyi şa
Disney stratejisi üç ‘karakter’ ya da rol içerir ve bunların üçüne de kendi katkılarını yapma fırsatı verilmektedir:
1) Etkin bir şekilde davranmak isteyeceğiniz bir durum ya da sorun düşünün. Bunun gerçek bir durum ya da sorun olduğundan emin olun: Örneğin, işyerinde personelle ilgili bir sorun, karmaşık ve riskli, hatta halledilmesi çok zor bir görev ya da yararlanmak istediğiniz bir fırsat. Böylece bu tekniği gerçek bir denemeye tabi tutabilirsiniz. Bundan sonra, önünüzde, hayalci, gerçekçi ve eleştirici kimliğinizi temsil etmek üzere içine adım atacağınız üç düşsel yer belirleyin.
2) Önce, geçmişte çok yaratıcı olduğunuz, bol miktarda yeni fikir ve seçenekler ürettiğiniz bir zamanı düşünün. Eski işlerinizi ya da iş dışı durumları düşünebilirsiniz. Hayalci konumuna adım atın ve bu deneyimi yeniden yaşayın. Bundan önceki tekniklerde olduğu gibi, her sistemden sırayla geçerek görüntüleri, sesleri ve duygulan bir-araya getirin
Dil hakkında düşünmeden iletişimin konusunu ele almak normal bir şey olmazdı. NLP'nin dilbilimsel unsuru adında gizlidir. İyi iletişimciler, istediklerim elde etmek için dili nasıl kullanacaklarını ve kendi yararlarına çevireceklerini bilirler. Dilin, örneğin açık olmaya yardımcı olduğu zamanlar vardır: ‘İstasyonda buluşalım’ demek, olası tüm yanlış anlamalara, zamanın ve çabanın boşa harcanmasına meydan vermek istemiyorsanız, daha açık biçimde ifade edilebilirdi. Bununla birlikte, dilin belirsiz olmaya yardımcı olduğu zamanlar da vardır. Çalışanlarınızdan birisinin inisiyatifini kullanmasını ve yaratıcı fikirler üretmesini istiyorsanız, işle ilgili ne kadar az ayrıntıdan bahsederseniz o kadar iyi olur. Benzer biçimde, müşterinizin zihninin bir ürün ya da hizmetin hayal edilebilecek kozmik keyifleri etrafında özgürce dolaşmasına olanak tanımak, onu ürünün özelliklerinin bazı teknik ayrıntılarına yöneltmekten daha etkili olabilir. Kesin olmayan dil ya da doğrudan ilişkili olmayan m
İlgi gören başka bir strateji yaratıcılıktır. Walt Disney, yaratıcı çalışmasıyla dünya çapında ünlü olmuş; önde gelen bir NLP yazan ve eğitmeni olan Robert Dilts de, onun başarılı stratejisinin biraz sonra açıklayacağım bir modelini yaratmıştır. Bu modelde, kişiliğimizin bazen yaratıcılık, diğer zamanlarda ise daha gerçekçi ya da eleştirel bir görünüm sergileyen farklı kısımları vurgulanmaktadır. Kişiliğimizin farklı kısımlarına ilişkin bu düşünce NLP'de önemlidir: Bu kısımlar farklı, fakat olumlu niyetlere sahiptir, ama birlikte çalışmazlarsa çatışma ve etkisizlik doğar, uyum içinde çalıştıklarında ise mükemmeliğe ulaşma potansiyeli söz konusu olur.
Bunu, bir yönetici olarak size uygulandığı şekliyle anlatmak istiyorum. Hepimiz kendimizi süper yaratıcı olarak görmesek de, yaratıcı bir şekilde davrandığımız zamanlan genellikle anımsayabiliriz. Gerçekten de, düşünmemizin bu kısmının bilinçsiz niteliği yüzünden, ürettiğimiz olağanüstü fikirler genellikle bizi de şa
California'da yaşadığım 70'li yıllarda alternatif eğitim, alternatif sağlık, alternatif psikoloji, alternatif olan her türlü öğretinin içine girmiştim. Günlerim, gecelerim, hafta sonlarım demeden zamanımın ve paramın büyük bölümünü eğitim, kurs, vvorkshop, seminer ve motivasyon kasetlerine yatırıyordum. Evet, zamanımı ve paramı öğrenmeye harcamıyor, öğrenmeye yatırım yapıyordum. Harcamak, bir şeyin ziyan olması, yok olması, bitmesi, tükenmesi anlamına gelir. Yatırım ise kazanç olarak geriye döner. O yıllarda (hala da) hayatta benim için en önemli şeyin sürekli gelişim olduğunu keşfetmiştim. Öğrendiğim her yeni bilgi, her yeni yöntem beni kendimle daha barışık hale getiriyor, yaşam hazzımı artırıyordu. Yaşıtlarım para ve zamanlarını eğlence, giyim kuşam, araba vb. şeyler için harcarken, ben kendim için en önemli şey olan öğrenmeye yatırım yapıyordum.
Amacım bir diploma alarak, ömür boyu o kağıt parçasının bana getireceği gelir, unvan ve prestije sığınmak hiç değ
AERODİNAMİK - Fizikçiler arılar hakkında bir deney yapmaya karar verirler. Yaban anlarını incelediklerinde, yaban arısının vücudunun büyüklüğü ile kanatlan arasındaki ölçümler AERO dinamik kanunlarına göre uçmaları imkânsızdır. Bu sorunun cevabını araştırmaya kalkan fizikçiler uzun çalışmalar sonucunda bir cevap bulamazlar. İçlerinden genç fizikçi yapılan toplantıda kürsüye çıkar ve şöyle der:
"Yaban anları aerodinamiğin kanunlarını bilmedikleri için uçabiliyorlar" der. Bu cevap üzerine genç fizikçi dakikalarca alkışlanır. Bir yaşında kendi dengesini koruyup desteksiz yürüyebilen, iki yaşında konuşmaya başlayan bir çocuk ne oluyor da okula başladığında yeteneklerinin çoğunu kullanamaz hale geliyor?
Aileden ve çevreden aldığı telkinler ona yapabileceklerinden çok yapamayacaklarını öğretiyor. Böylece doğal haline bırakıldığında her türlü hedefine ulaşabilecek bir çocuk bu yeteneklerinin farkına bile vara
Araştırmalara göre kaygı duyduğumuz şeylerin yüzde 40'ının hiç gerçekleşmediği; Yüzde 30'unun geçmişte kaldığı ve çaresinin olmadığı; yüzde 12'sinin başkalarıyla ilgili ve bizi hiç ilgilendirmeyen işler olduğu; yüzde O'unun gerçek ya da hayal ürünü hastalıklarla ilgili olduğu ortaya çıkmıştır. Yalnızca yüzde 8'inin kaygılanmaya değer şeyler olduğu anlaşılmıştır.
Kaygının iki türünden bahsedebiliriz: "Bizden bağımsız kaygılar" ve "Bize bağlı kaygılar". 'Yarın hava yağmurlu olacak mı?" diye düşünen bir çiftçinin, bu durumu değiştirmek için yapabileceği hiçbir şeyin olmaması, kaygısının temelinde dış etkenin var olmasıyla ilgilidir. Bize bağlı kaygılar, tamamen bize özgü olan, kendi ruhsal yapımızın ürettiği kaygılardır. Bu tür kaygılan kendimiz ürettiğimiz için, tüketmek de kendi elimizde. Kendimizden kaynaklanan kaygılarımızı bir düşünelim. Neler olabilir? Sınav, gelecek, iş hayatı, ailemizin geleceği gibi. Bu kaygılarla, çiftçinin taşıdığı kay