Sınavlara hazırlık, özellikle SBS ve LGS - LYS’ye hazırlık süreci programlanarak yürütülmesi gerekli bir süreçtir. Sınavlara hazırlanmak için sadece bilgi sahibi olmak yeterli değildir, öğrenci stres, korku ve endişe duygularıyla var olan bilgisine sınav esnasında ulaşamayabilir. Bu nedenle her öğrencinin sınava duygusal, zihinsel ve ruhsal açıdan hazırlanması ve bu sayede stres, korku, endişe gibi olumsuz duygulardan, yapamayacağım, başarısızım, yetersizim gibi olumsuz inanç sistemlerinden kurtulması gereklidir. Bireyin kendine inanmasına, güçlü yönlerini kullanmasına yardımcı olur, başarılı yönlerini hatırlatır. Koçluğun temel işlevlerinden biri olan; strateji oluşturmak, bir eylem planı yaparak, kişinin yol haritasını çıkarmaya erken yaşlarda başlamasını sağlar. Kişilerin en çok istediği ile hedeflediği şeyin, gerçekten kendisi için en iyi şey mi olduğunu sorgularken, nerede durduğuna bakmasına; ulaşmak istediği “başarı-kapasite-amaç” dengesini kurmasın
Kişi hayatının uzun bir dönemini okulda geçirmektedir. Öğrenci, her zaman olmasa da, diğerlerinin yardımına ihtiyaç duymaktadır. "Diğerleri" eskiden; aile içindeki büyükler, yakın akrabalar, ağabeyler, ablalar gibi kişilerdi. Değişen sınav sistemi, hayat şartları, yardım alacak insanların azalması gibi etkenler kişinin okul hayatındaki sorunlarını arttırmıştır. Öğrenci, derdini anlatacak birine ihtiyaç duymaya başlamıştır. Öğrenci, çocukluk ve ergenlik döneminde duygusal bir süreci yaşadığından, doğal olarak duygusal tepkiler vermekte, ebeveynin mesajlarını, davranışlarını önemsemektedir. Ailenin destekleyen tutumuna birinci sırada ihtiyaç duymaktadır. Etkin aile ortamında iletişim ve ilişkilerin kalitesini arttırmak sorumluluğumuzdur. Özellikle çocukların ergen dönemlerinde onları anlamak ve etkin bir paylaşım ortamı yaratmak önem taşır. Hele sınav stresinin de yaşandığı bir süreçte onlara destek olacak yaklaşımlar, başarı için kaçınılmazdır. Başarı, s
Türkiye’de de son yıllarda, kişisel gelişim üzerinde yoğun bir şekilde durulduğunu sevinç ve memnuniyetle görmekteyiz. Ülkemizde insanlar, artık, genel başarılar yanında bireysel gelişmelere de önem vermektedirler. En başta gençler olmak üzere, insanımızın kültürel değerlerimiz zemininde, evrensel ölçülerle kendilerini yenileme ve geliştirme gayretleri sevindiricidir. Bireysel mutluluğa ve toplumsal huzura katkıda bulunacak bu tür gayretler, bizi, memnun etmektedir. Çocuklarınızı, güzel konuşan insanların bile, toplum önünde konuşma yaparken kendilerine güvenemeyebilecekleri konusunda ikna edin. Kendine güvenen insanların büyük çoğunluğu "konuşmadan önce düşünür" ve yapacakları herhangi bir konuşmadan önce ellerinden geldiğince çok hazırlık yapar. Bu nedenle çocuklarınızı hazırlık yapmaya ne kadar erken yaşta alıştırırsanız, o kadar iyi olur. İş ve sosyal yaşantısında başarılı olmak ve kendini geliştirmek isteyen herkes Doğru, güzel ve etkin konuşmanın temel kurallarını
Okuma ve anlama hızını artırmak için ne okuduğunuzu bilmeniz çok işinize yarayacaktır. Bir metni okumaya başlamadan önce o metinden ne almak istediğinizi bilirseniz istediğinize daha kısa yoldan ulaşırsınız. Roman okumak, gazetede bir köşe yazısı okumaktan farklıdır. Romanda anlatılan çevreyi tahayyül eder, karakterlerin betimlemesini yaparsanız okuma hızınızdaki artışı gözlemleyebilirsiniz. Beyin geçmişteki bilgiler sayesinde bir kelimenin hepsini göremese bile tamamlama yeteneği ile kelimelerin ne olduğunu anlayabiliyor. Geri dönüşlerinin önüne geçmek için sorular, kalemle takip ederek de okunmasında fayda vardır. Kitap okumayı seviyorsunuz ancak yoğun iş trafiğinde okumaya zaman ayıramıyorsunuz. Okumak için ayırdığınız 10-15 dakikada topu topu 20-25 sayfa okuyorsunuz. Elinize aldığınız bir kitap bazen haftalarca çantanızda, masanızın üstünde duruyor ama bir türlü onu bitiremiyorsunuz. Teorik olarak insan beyninden, bilinçli olarak bir şey düşünmese bile,
Hızlı okuma teknikleri becerisinin günlük hayatta bize birçok yararı mevcuttur. Buna en iyi örnek sınava hazırlanmakta olan öğrencilerdir. Bir öğrenci sürekli ders kitapları okumak ve aynı zamanda birçok kaynaktan sınava hazırlanmak zorundadır. Bunun için kısıtlı zamanı vardır. Aynı zamanda test sorularını hızlı okuyup, hızlı cevaplamak zorunda kalır. Bu kadar kısıtlı olan zamanda bütün bunları sistematik olarak yapabilmesi yavaş okumayla mümkün değildir. Bilginin hızlı üretildiği ve çoğaldığı internet çağında bilgiye sahip olabilme aracı olan gözü ve beyni de bu çağa hazırlamak gerekiyor. Şüphesiz bilgiye ulaşmanın en temel yolu okumaktır. Yaşam boyunca girilen sınavlarda ve iş hayatındaki diğer sınavların hepsi de sizin oluşan bu bilgi havuzundan ne kadarına sahip olduğunuzu ölçmeye çalışıyor. Okuma hızınızı, anlama ve hatırlama oranınızı artırmadıkça oluşan bilgi havuzundan yeteri kadar faydalanamamak gibi bir tehlikeyle karşı karşıyasınız demektir.
Göz gördüğü sembolleri beyne gönderir. Beyin bu sembolleri alır, bizim ona daha önce tanıttığımız, kaydettirdiğimiz, yazdırdığımız sembollerle karşılaştırır. Eğer bu semboller önceden beyinde mevcut ise beyin onları tanır, anlamlandırır. Okunmuş olurlar. Gözün gönderdiği semboller beyin tarafından tanınmazsa okunmamış olur. Yani daha önce beyne tanıttığımız sembollerle veya sembol dizinleriyle okuyabiliyoruz. Yaşamımızın yüksek temposunda okumak bazen lüks olarak düşünülebiliyor. Genellikle okumak için ya hiç zaman ayırmıyoruz ya da çok az zaman ayırıyoruz. Bu kadar kısıtlı vaktimizde yavaş okuyarak zaman kaybetme şansımız yok. Etkin ve hızlı okuma teknikleri ile kısa süre içinde çok daha fazla bilgiyi alabilmeliyiz. Birçok insan, daha iyi anlamak için yavaş okuması gerektiğini düşünür. Bu yanlış bir düşüncedir. Aksine, yavaş okumak konsantrasyonu bozarak, anlama oranımızı düşürmektedir. Hızlı okuma ise anlama oranını, konsantrasyonu ve hatırlama oranı
Hızlı okuma tekniğini kullanarak okuma eyleminde bulunan kişi, dikkat ve konsantrasyonunu yükseltmekle birlikte, anlama kabiliyetini arttırır. Hızlı okuma teknikleri mantığı beyni sadece okuma eylemi ile meşgul etmekten geçer. Beyin çok hızlı düşünen harikulade bir organımızdır ve gözün ileteceği bilgiyi beklemek istemez. Göz doğru kullanıldığında beyin bilgileri kavramakta güçlük çekmeyecektir. Beyin yaramaz bir çocuk gibi sürekli meşgul olacak şeyler arayacak ve etraftaki değişimleri fark edecektir. Oysa okuma eyleminde bulunurken hızlı okuma teknikleri uygulanırsa, daha hızlı okuduğumuz sırada beynimiz başka şeyler düşünmeye fırsat bulamayacak ve sadece okuduğumuz yazıya odaklanacaktır. Gözümüz geniş bir alanı görme yeteneğine sahipken biz okumayı genelde kelime kelime yaparız. Oysa göz bütün bir satırı hatta birkaç satırı birlikte görebilir. Hızlı okuma tekniği bize kelimeleri tek tek değil guruplar halinde okuma becerisini kazandırır. Hızlı okuma tekniği bizi birçok oku