BİR İNSANIN bilinçli ve kasıtlı olarak başkalarını aldatmak, küçük düşmekten kurtulmak ve çıkar sağlamak için gerçek dışı sözler söylemesine ve akla uygun bahaneler bulmasına 'yalan' diyoruz. Çocuklar beş yaşına kadar bilinçli olarak başkalarını aldatmak ve bundan çıkar sağlamak için yalana başvurmazlar. Bu yüzden çocukların söylediği gerçek dışı sözleri ve uydurma hikâyeleri yalan olarak değerlendirmek doğru değildir. Çocuklar beş yaşına kadar zihinsel olarak henüz 'gerçek' ile 'hayal'i birbirinden ayıracak olgunluğa ulaşmamıştır. Olmasını arzu ettikleri bir şeyi hayalinden geçirdikleri zaman bunun gerçekleşeceğine inanırlar. Yeni doğmuş kardeşini kıskanan bir çocuk, onun ölmesini arzu etse ve kazara kardeşi hastalanıp ölse, ‘Ölmesini ben istedim,’ diyerek büyük bir suçluluk duygusuna kapılır. Çocuklar canlı cansız ayırımı da yapamazlar. Onlara göre her şey canlıdır. Oyuncak atıyla canlıymış gibi konuşur. Rüya ile gerçeği de ayıramazlar. Rüyada gördüğü bir olayı yaşamış gi
Koçluk bir işin nasıl yapılacağı konusunda yol göstericilik yapmaktır. Kişilerin kendi kaynakları bir işi yapmaları, yaratmaları ya da nasıl yapacaklarını öğrenmeleri için yeterlidir. Dolayısıyla bu anlamda asıl ihtiyaç duyulan, “yaptıran” değil “yol gösteren”dir. Koçluk, hayatın akışı içerisinde daha doyurucu bir yaşam sürmeyi amaçlayan kişilere destek amaçlı bir “kişisel gelişim modeli”dir. Hayatımızda ciddi bir problem olmadığı halde yaşam amacımızı birlikte sorgulayabileceğimiz, bugüne kadar işimize yaramayan düşünce ve alışkanlıklarımızı tekrar gözden geçirebileceğimiz güvenilir ve sırdaş bir dost kazandırır koçluk. Yaşam koçluğunda; hayatınızın çeşitli alanlarında değişim ve gelişim istiyorsanız ve bunun için bir koça ihtiyacınız varsa, bu süreç içinde yanınızda (güvenilir, dürüst) bir dost ve sırdaş istiyorsanız; karşılaştığınız sorunlar için birebir ya da gruplarla çalışma yöntemiyle bize katılabilir ve destek alabilirsiniz. Daha planlı, kalıcı ve etki
Bireysel Psikoloji, iç kuvvetler varsayımından, yani içgüdülerden, dürtülerden, bilinç dışılık vb.'den kopmayı başaran ilk psikoloji ekolüdür ve bunları mantık dışı malzeme sayar. Kişiyi veya bir grubu anlamak ve değerlendirmek söz konusu olduğu zaman, bu kopmanın çok yararlı olduğu görülür. Olumlu açıdan, Bireysel Psikoloji aşağıdaki varsayımlarda bulunmaktadır. Bir kere Bireysel Psikoloji, insan kişiliğinde bütünlük ve devamlılık bulunduğunu varsayar ki, buna karşı olan geçerli bir iddia da bulunamamaktadır. Bireysel Psikoloji, kendi sağlam ve mantıklı faaliyet alanını, her zaman tutarlı olan bireyin, sürekli değişmekte olan hayat sorunlarına karşı davranışında bulmaktadır. Bu davranışta esas rolü oynayan da, bireyin kendi hakkındaki ve içinde yaşayıp ilişki kurmak zorunda olduğu çevre hakkındaki fikri olmakladır. Bireysel Psikoloji ayrıca bireyin, sorunlarını çözebilmek için başarıya ulaşma çabası gösterdiğini varsayar. Bu çaba, hayatın yapısında vardır. Am
Bilim adamları çoktandır öğrenme derecesinin, buna ilişkin gerekçenin dozuna bağlı olduğunu kanıtlamış bulunuyorlar. Kendi gerekçenizi keşfetmeyi ve bunun itici gücünü istenilen yola yöneltmeyi öğreneceksiniz. Böylece de hatırlama yeteneğinizdeki her türlü dağınıklığı önleyeceksiniz. Birdenbire ortaya çıkıveren kaprislerin kölesi olmaktan kurtulmayı öğreneceksiniz. Ödevini yapması için insanın ille de bu konuya eğilimli olması gerekmez. Gerçek kafa işçisi, gelgeç heveslere ve dıştan gelen bozucu etkilere bağımlı olmaz. Beyninizin dinlenme araları denilen sürelerde de çalıştığını öğreneceksiniz. Onun için de, yorucu olan, zihni bir konu üzerinde yoğunlaştırmak eylemine zaman zaman ara verebilir ve hatta bu aralardan kazançlar sağlayabilirsiniz. İnsan beyninin etkileme yollarını ve zihinsel güçlerin nasıl korunacağını öğreneceksiniz. Beynin yorgunluk diye bir şey tanımadığını, zihni en yüksek derecede verimli kılmanın bir yolu bulunduğunu keşfedece
O halde iyi ve kötü denilen bellekler arasında fark, yalnızca hatırlama tekniğinden ileri gelmektedir.
Bu konuda da belirli bir tekniğin zorunlu oluşuna asla şaşmamalıdır. İnsana özgü işlerin her alanında, ortalama sınırının üstünde verimlilik, doğru bir ‘tekniğin’ işletilmesini öngörür. Boks yapma tekniğini içinize sindirmeden iyi boksör olamazsınız. Dans etme tekniğini öğrenmeden, iyi dansçı olamazsınız. Seçtiğiniz çalgının teknik güçlüklerini yenmeden, iyi müzisyen olamazsınız. Daktilo makinesinin kullanılma tekniğini iyice bellemeden, iyi sekreter olamazsınız. İsterse söz konusu tenis, golf oynamak, yüzmek, kayak yapmak, ressamlık, yazarlık, şarkı söylemek, y
Zihinde canlandırmanın önemini anlattıktan sonra, zihinde mükemmel çalışmalar yapmanın ve onları prova etmenin performansı nasıl etkileyeceği düşüncesi akla gelebilir. Antrenman yapmak daha yararlı olmaz mı? Bu düşünce başlangıçta çok doğaldır. Örneğin, zihinsel canlandırmanın etkisini bile azaltabilecek birçok deyim günlük konuşma dilimize yerleşmiştir: "Aç tavuk kendini buğday ambarında sanır", "Bakmakla öğrenilseydi kediler kasap olurdu."
İlk olarak, gerçek gibi yapılan zihinsel egzersizlerde harcanan eforla, fiziksel olarak harcanan efor hemen hemen birbirine eşittir. Beyin gerçek bir şey ile canlı biçimde hayal edilen olayları seçemez ve iki olayı da aynı şekilde değerlendirir. Bu çalışma, olimpiyatlarda kayakçı Richard Suinn üzerinde denenmiştir. Suinn'in çalışma sırasında elektrotlarla saptanan elektrik aktivitesi ile aynı çalışmayı zihninde tekrar ettiğinde oluşan elektrik aktivitesi birbirine yakın bulunmuştur. Aynı çalışma Arizona basketbol takımı üz
1. Adım: Rahat bir giysi giyip sessiz bir mekân seçin. Aç ya da fazla tok olmayın. Gözlerinizi kapatın. Zihninizdeki ekranı açın (ister bir film yönetmeni, ister bir filmin kahramanı). Kendinizi doğrudan filmin baş oyuncusu gibi göremiyorsanız, önce dışarıdan seyrediyormuş gibi düşünebilirsiniz. Zaman geçtikçe filmin baş oyuncusu gibi davranın ve filmin içine girerek sorumluluk alın. On-on iki dakika aşağıdaki deneyleri yaşamaya çalışın.
2. Adım: Görsellikle başlayın. Zihninizde mükemmel bir anınızı düşünün. O anınıza geri dönün ve yaşadığınız bütün duyguları tekrar yaşayın. Vücudunuzu nasıl kullanıyordunuz, nasıl yürüyordunuz, bakışlarınız, sahadaki durumunuz nasıldı? Son derece sakin, huzurlu, rahat, kendine güvenen, kararlı ve keskin bir yapıda mıydınız? Tekrar o ana dönün. O anınızı çok daha parlak, canlı ve büyük bir resim halinde zihninizde canlandırın. Sanki o anı yeniden yaşıyor gibi düşünün.