Planlama ve hedef belirleme, herhalde gündeminizin her zaman üst sıralarında yer alır. Çoğumuz planlamayı bir yatırım olarak görürüz. Bu yatırım için harcanan zaman ve çekilen zahmet, genellikle iyi bir şekilde geri ödenir. Bir telefon konuşmasından ya da kısa bir kişisel görüşmeden ne elde etmek istediğiniz ve bunu en iyi şekilde nasıl başarabileceğiniz hakkında yarım dakika düşünmeniz etkinliğinizi muhtemelen artıracaktır. İstediğiniz sonuçlan elde etmedeki basan oranınız birkaç kat artuılabilir. Üstelik, telefon masraflarından tasarruf eder ve kıymetli zamanınızın daha azını harcarsınız. Daha büyük görevler ve projeler söz konusu olduğunda, iyi planlama sadece zaman, para ve diğer kaynaklardan daha az harcama değil, basan ve başarısızlık arasındaki fark anlamına da gelir. Planlamanın, hedeflerinizi tanımlamanıza, ya da bir organizasyon halinde, on-lan bir şekilde resmileştirmenize yardımcı olduğu açıktır. Ama bundan başka pek çok şey vardır ve NLP, güçlü teknolojiyi işte bu ala
İnsan beyni ve sinir sistemi bir sibernetik sisteme en iyi örnektir. İnsanın sibernetik sistemi şaşırtıcı derecede karmaşıktır ve bunun en açık örneği, solunum ve nabız oranı gibi yaşamsal nitelikteki ‘yaşam hedeflerimizin bir anlık bile bilinçli düşünce olmadan düzenlenişidir. Bu örneklerde, sistem yapının ayrılmaz bir parçasıdır; zaten böyle olması, hiç şaşmadan düzenlenen ana bedensel işlevler açısından büyük bir talihtir. Vücut sıcaklığınız önceden ayarlandığı hedeften aşağı düşerse, hedefe yeniden ulaşmak üzere ısı üretmek için normal olarak titrersiniz. Sıcaklığınız çok artarsa, tıpkı bir otomobilin soğutma sistemi gibi, ter şeklinde sıvı akmaya başlar. Bu da tümüyle kendiliğindendir.
Daha karmaşık faaliyetlerde (gerçi bahsetmiş olduklarım da oldukça karmaşıktır), aynı kendiliğinden sistem devrededir. Nabız ve solunum oranlarının aksine buradaki tek fark, örneğin bağcıklarınızı bağlamak, bir sosis yemek, bir yarışa katılmak ya da aylık satış hedeflerini tut
Bu sibernetik yetenekleri kullandığımız zaman, hedefe ulaşmanın sihri gerçekleşir ve bu sihir, bilinçli bir uğraşın ürünü olmaktan çok, bilinçsiz bir düzeyde işler. Sistemin bunu en iyi yapabildiği durumlarda başarımız artar. Sistem devrede olunca, hayranlık verici ve bilinçsiz bir yetenekle dişlerinizi fırçalayabilir, otomobil sürebilir, bir golf vuruşu yapabilir, bir projeyi yönetebilir, bir departmanı çekip çevirebilir ya da maharet gerektiren başka bir etkinliği gerçekleştirebilirsiniz. Gerçekten, bu alışkanlığa dayalı etkinlikler hakkında ne kadar çok düşünürseniz o kadar kötü sonuç elde edersiniz. Uzman bir eğitmen yanınızda otururken normal olarak araba kullanmaya ya da bir grup insan tarafından izlenirken kravatınızı bağlamaya çalışın bakalım ne olacak?
Vites değiştirmenin, otomobili yokuşta çalıştırmanın, bir konuşma yapmanın, bir toplantıya başkanlık etmenin, bir raporu büyük patrona sunmanın ya da birini işten çıkarmanın kuşkusuz bir ilki vardır. Ama d
Bir iletişimin başarısı, niyet edilen sonucu gerçekleştirip gerçekleştirmediğine bağlıdır. Başka her davranış gibi, iletişimin amacı da, bilgi aktarmak, uyarmak, eğlendirmek, cesaretlendirmek, vb. türünden bir sonuç meydana getirmektir. İletişim, mesaj ya da araç açısından hangi şekle bürünürse burunsun ve ‘girdi’ davranış ne derece gelişkin olursa olsun, istenen sonucu gerçekleştirmiyorsa etkisizdir. Buna karşın, sonuca ulaşan bir ‘iletişim’ (hiç sözcük ya da fark edilebilir bir mesaj içermese bile) etkilidir.
Bu durum, sorumluluğun büyük bölümünü, mesaj iletilen kişiden çok, iletene yükler. Mesajınızı açık bir şekilde aktardığınıza inanmanız, niyetlendiğiniz sonucu sağlamayacaktır; mesajınızı aktarmak için farklı bir yol bulmak zorunda kalabilirsiniz. NLP, başarıyı, iletişimin girdilerinden çok çıktılarım temel alarak değerlendirir ve ölçer. Yöneticinin şüphe ve öfke uyandıran bir konuşması, niyeti personelin güvenini tazelemek ve moralini yükselmekse, işi
Biz insanlar, hedefe ulaşan, maksatlı sistemler gibi çok etkinizdir. Bu yüzden, aynı şeyleri tekrar tekrar yaptığımız zaman aynı tür sonuçları üretme eğiliminde oluruz. Bu sistem oldukça iyi -aslında mükemmel bir şekilde- çalışmaktadır. Ya da olumsuz niyetler, programımıza girmelerine bir şekilde izin verilmişse, etkili bir şekilde gerçekleştirilir; korkular ve endişeler olarak zihnimizi meşgul eden şeyler gerçekleşmeye yöneliktir. Belirli düşünceler, eylemler ve duygular sürekli olarak belirli sonuçlar üretir. Programımıza ‘değersiz’ şeyler girse ya da niyetlerimiz yanlış yönlendirilse bile, düşüncelerimizi ve inançlarımızı gerçekliğe dönüştüren programlar garip bir şekilde etkilidir. Kuşkusuz, eylemlerimiz çoğu kez yanlış düşünce ve inançların ‘programlanması’ nın ürünüdür ve bunun doğurduğu sonuçlardan mutsuz olacağımız kesindir.
Zihniniz belirli korkular ya da sizi endişelendiren durumlarla meşgulken, bisikletten düşmeniz, bir konuşma yaparken ağzınızın
Ruhbilimin insanı tanımak ve anlamak konusunda yaptığı önem aşamalardan biri testlerle olmuştur. XIX. yüzyılın sonlarında geliştirilme ye başlanan testlerin yaygın uygulanması son otuz, kırk yıl içinde olmuştur.
Ruhbilim alanında kullanılan testler bir anlamda gözlem, ölçme ve karşılaştırma aracıdır. Başka bir deyişle, kişinin gözlemini öznellikten kurtarır. Gözleme nesnel nitelik kazandırır, harcanan zamanı kısaltır. Buna karşın, son yıllarda testlere karşı gittikçe artan eleştiriler ortaya çıkmış testlerle yapılan hatalı değerlendirmeler sonucu birçok kişinin gereksiz ve yersiz durumlarla karşılaştığı ileri sürülmüştür. Kuşkusuz, herhangi bir inceleme ya da tedavi aracının kötü kullanılmasından ve hatalı yorumundan kaynaklanan sorunlar olabilir. Zamanla bu sorunlar çözülebilir. Ancak bu sorunlara bakarak hiçbir zaman testlerden vazgeçilemez.
Ruhbilim alanında kullanılan testler kişilik ve yetenek testleri olmak üzere iki büyük
Ruhsal tedavide en sık kullanılan yöntem destekleyici tedavidir (suggestive psychotherapy), Gerçekte telkin (suğgestion) ve ikna (persuation) sadece tedavi alanında değil, günlük ilişkilerde bile insanların birbirlerini etkilemekte kullandıkları bir yaklaşımdır. Tatlı bir söz, gülümseme, güven verici bir hareketin insanın ruhsal yaşamında yarattın olumlu etkiye karşılık, kırıcı bir söz, asık bir surat, ters bir hareketin uyandırdığı olumsuz duygular bütün bir gün insanı karamsar, kaygılı, sıkıntılı, tedirgin etmeye yeter.
Geniş anlamda, hekimle hastanın karşılaştığı her yerde ve her hastalıkta destekleyici ruhsal tedavi sözkonusudur. Hekime güvenen, onun etkisi altında olan hasta, ondan gelen tatlı bir gülümseme, bir iki güven verici sözle kaygı ve sıkıntıdan kurtulup rahatlar. Kendisini daha iyi ve güçlü görür. Hastalıkla savaşmak için yeni bir destek kazanır.
Ancak gerçek anlamda destekleyici ruhsal te