Koçluk bir işin nasıl yapılacağı konusunda yol göstericilik yapmaktır. Kişilerin kendi kaynakları bir işi yapmaları, yaratmaları ya da nasıl yapacaklarını öğrenmeleri için yeterlidir. Dolayısıyla bu anlamda asıl ihtiyaç duyulan, “yaptıran” değil “yol gösteren”dir. Koçluk, hayatın akışı içerisinde daha doyurucu bir yaşam sürmeyi amaçlayan kişilere destek amaçlı bir “kişisel gelişim modeli”dir. Hayatımızda ciddi bir problem olmadığı halde yaşam amacımızı birlikte sorgulayabileceğimiz, bugüne kadar işimize yaramayan düşünce ve alışkanlıklarımızı tekrar gözden geçirebileceğimiz güvenilir ve sırdaş bir dost kazandırır koçluk. Yaşam koçluğunda; hayatınızın çeşitli alanlarında değişim ve gelişim istiyorsanız ve bunun için bir koça ihtiyacınız varsa, bu süreç içinde yanınızda (güvenilir, dürüst) bir dost ve sırdaş istiyorsanız; karşılaştığınız sorunlar için birebir ya da gruplarla çalışma yöntemiyle bize katılabilir ve destek alabilirsiniz. Daha planlı, kalıcı ve etki
Ayrıntılarla uğraşan bir kimse, rakamları ve diğer verileri zihninde iyice tutamazsa, kaçınılmaz yanlışlar yapacaktır. Böylece sadece kendinin ve çalışma arkadaşlarının zamanını değil, üstelik işini ona havale etmiş müşterilerin de kıymetli dakikalarını savurganca harcamış olacaktır. Böyle birisi istenilen konuda derhal hizmet göreceği yerde, önce boş yere beynini zorlayacak, sonunda başka bir görevliye danışmak zorunda kalacaktır. Büyük bir firmada sorumlu yönetici olan bir tanışım, başka insanların parlak belleklerine şaşıp dururdu. Bir seferinde bana, ‘Ah!’ demişti, ‘toplantılarda ikide bir sekreterime rica edip, bu yüzden görüşmeleri aksatacağım yerde, olguları ve rakamları zihnimde böyle hazır buluversem, başka şey istemezdim.’ Belleğindeki bu tutuklukların o zamanlar birçok nedeni vardı -ama bugün kendisi, eskiden sık sık hayalini kurduğundan da güçlü, hiç aksamayan bir hatırlama yeteneğine sahiptir. Çünkü belleğinin verimini, kitabımızda daha sonraki bölümlerd
Zihinde canlandırmanın önemini anlattıktan sonra, zihinde mükemmel çalışmalar yapmanın ve onları prova etmenin performansı nasıl etkileyeceği düşüncesi akla gelebilir. Antrenman yapmak daha yararlı olmaz mı? Bu düşünce başlangıçta çok doğaldır. Örneğin, zihinsel canlandırmanın etkisini bile azaltabilecek birçok deyim günlük konuşma dilimize yerleşmiştir: "Aç tavuk kendini buğday ambarında sanır", "Bakmakla öğrenilseydi kediler kasap olurdu."
İlk olarak, gerçek gibi yapılan zihinsel egzersizlerde harcanan eforla, fiziksel olarak harcanan efor hemen hemen birbirine eşittir. Beyin gerçek bir şey ile canlı biçimde hayal edilen olayları seçemez ve iki olayı da aynı şekilde değerlendirir. Bu çalışma, olimpiyatlarda kayakçı Richard Suinn üzerinde denenmiştir. Suinn'in çalışma sırasında elektrotlarla saptanan elektrik aktivitesi ile aynı çalışmayı zihninde tekrar ettiğinde oluşan elektrik aktivitesi birbirine yakın bulunmuştur. Aynı çalışma Arizona basketbol takımı üz
Siz karar verene kadar kazanmak ve başarmak için yaptığınız her şey zaman kaybıdır. Karar, içsel disiplinin başlangıç noktasıdır. Karar, başarının başlangıç noktasıdır. Karar vermek, çok büyük bir gücün kaynağıdır. Hızlıca iyi kararlar vermek başarının direğidir. Karar şimdi alınmalıdır. böylece, yeni baştan karar almazsınız. Başarmak ve kazanmak için güvendiğiniz ve inandığınız etkili kararları almayı öğrenme sürecini hızlandırmak çok önemli bir etkendir, fakat bu genellikle görmezden gelinir. İnsanların büyük bölümü yaşamlarında olmak istedikleri yerde değildirler. Siz elbette yaşamınızda olmak istediğiniz yerde olabilirsiniz; fakat büyük ihtimalle değilsiniz, zararı yok. Her şekilde nerede olduğunuzdan sonuçta siz sorumlusunuz. Aldığınız kararlar sizin kararlarınızdır. Yalnız bazen sizin sorumlu olmadığınız kötü bir şey ortaya çıkar, yolunuzu keser ve kendinizi hapsolmuş gibi hissedersiniz. Tuzağa düşmüş gibi hissedebilirsiniz. Bu olanl
İnsanın hafıza sistemi mükemmeldir ve hayranlık verir. Hafızamızda depolama ve buradan çekip çıkarma yeteneğimiz şaşırtıcıdır. Hafızamızla elde ettiğimiz becerilerin listesini yapmak güçtür. Oysa her birimiz adlarını tam hatırlamasak bile binlerce yüzü, yeri, sesi, kokuyu bilir, ayırt ederiz. Daha önce bir filmi (sayısız görüntüsüne rağmen) gördüğümüzü, bir espriyi duyduğumuzu veya bir yazıyı okuduğumuzu hemen söyleyebiliriz. Her birimiz genellikle çok eski benzer özelliklerini biraz saçın, iki gözün, iki kaşın, bir burnun, bir ağzın, bir çenenin, bir ten renginin biraz değişikliklerle yeniden düzenlemesiyizdir. Ancak, her insanın yüzü bir telefon numarasından daha iyi hatırlanır. Bir oda, bir resim ve bir sokak da böyledir. Buralarda bir şey değişmişse neyin değiştiğini söylememiz güç olsa bile, değişmeyi hemen farkederiz. Bunlar pasif hafıza faaliyetine dayanır. Bir de tecrübe ile kazanılanlar, (nasıl konuşulacağını, nasıl davranıla-cağını, nasıl yemek pişirileceği
ÖĞRENME VE HAFIZA
Sevgili meslektaşım, anlatığınız dersin, öğrencilerinizin hafızasında yer etmesi için, dersinizi aşağıda sıralanan beş anahtarı göz önünde bulundurarak hazırlayın ve anlatın. 1 - Güçlü bir başlangıç yapın Bir derste en değerli zaman, derse başladığınız ilk dakikalardır. Bu sebeple sınıfa zamanında gelin ve hiç oyalanmadan derse başlayın. Uzun giriş cümlelerinden, öğrencileri motive etmek için kaygı artırıcı, açık veya kapalı tehdit havası taşıyan yaklaşımlardan kaçının. Başlangıç etkisinden yararlanmak için iki öğeye dikkat edin. . a) İlişki kurun: Sizi dinleyecek olan öğrencilerinize bildiklerinizi ve öğretmek istediklerinizi aktarmanın yolu, onlarla ilişki kurmaktan geçer. Bu istek gözlerinizden, bedeninizden ve hareket biçiminizden dışarı yansır. Sınıfın ilgjsini çekecek bir giriş yapın, bir soru sorun, bir espri yapın, fıkra veya olay anlatın. b) Öğrencilerinize derste anlatacaklarınızla ilgili bir plan verin: Bu
Zamanı kullanmak tempoya bağlı olmakla beraber, her ikisi aynı şey değildir. Zamanı kullanmak geçen her dakikanın farkında olmak ve her dakikadan en üst düzeyde yararlanmak demektir.
Yanınızda bir saat bulundurun ve bunu test süresine göre ayarlayın. Bir test sınavının en önemli yönü zamanlama olduğu için, yanınızda bir saat getirmeyi unutmayın. Sınav sorumlusu smav başlarken saati tahtaya yazar ve s,ınav sonunda da zamanın bittiğini haber verir. Ancak hiç şüphesiz sınav sorumlusu zamanın geçişine sizin kadar duyarlı değildir. Tahtaya 10 dakika kaldığının yazılması veya bunun söylenmesi de sizi zamandan ancak genel çerçeve içinde haberdar etmek amacını taşır. Kendi saatinizle zamanın geçişi ve temponuz konusunda çok daha gerçekçi bir fikre sahip olabilirsiniz. Eğer saatinizin kronometre özelliği varsa bunu da kullanmakta tereddüt etmeyin. 45 dakikalık bir bölüme başlamadan önce saati algılamayı kolaylaştırmak için 11.15'e ayarlarsanız,