Motivasyon Bunalımı İnsanın Bunalımıdır. Değerler de süratle değiştiğinden ve bu değişim karışık etkileşimler sonrası ortaya çıktığından motivasyonlarda da süratli değişimler ortaya konulmalıdır. "Deniz kıyısında tatil" toplumsal ölçülerde gündemden düştüğünde artık motivasyon değeri yoktur. Belki "ormanda tatil" toplumsal gündemdedir ve motivasyon değeri vardır. Hedef değişimlerinde de aynı şey söz konusudur. Üst üste beş yıl aynı ilde vergi şampiyonu olan girişimcinin, altıncı yıl aynı hedefe motive edilmeye çalışılmasının onun açısından bir anlamı yoktur. O "Türkiye Şampiyonluğu" ile motive edilmelidir. Değerlerdeki ve hedeflerdeki süratli değişim içinde motivasyonlar sürekli tehdit ve tehlike altındadır. Yönetici motivasyon bunalımlarına imkan tanımaz. Motivasyon bunalımı insanın bunalımıdır.. Bu bunalımın en "kırıcı" şekli, motivasyon kaynaklarına güvensizlik duyulmaya başlanmasıdır. "Kaybetmek üzere olmanın" verdiği karanlık, kaybetmiş olmanın karanlığından daha yo
Görev Verilirken Kapasiteyi Oluşturan Şartlara Topluca Bakılır.Eksik kapasite kullanımına yol açan hatalardan biri kapasiteyi tanımlayan şartlardan bir veya birkaçının ihmal edilmesidir. İstek, kişisel hedeflerle faaliyet hedeflerinin uygunluğu, beklentiler, ilgi, hayal, eğitim, tecrübe gibi birçok unsur kapasiteyi beraberce oluştururlar. Bir insana sadece "eğitimi uygun" gerekçesi ile bir görev verilirse o görevde hiçbir zaman kapasitesini tam olarak kullanamayacaktır. Çünkü belli ilgileri farklıdır, belki o görevi kişisel gelişimi için uygun bulmayacaktır. Burada sözü edilen kapasite kaybı, kapasiteye uygun işler verilmediği için bizden kaynaklanan bir kayıptır. İnsanlar "ne kadar yük" kaldıracakları kadar, "ne kaldıracakları" konusunda da duyarlıdırlar. Boyu iki metreyi geçen herkesi basketbolcu yapamazsınız. Öyleyse tam kapasite kullanımı için kapasiteyi oluşturan şartları gözetmeliyiz. Yani görevler, kapasiteyi harekete geçirici nitelikte olmalıdır.
Amerika'da bir İngilizce öğretmeni öğrencilerine: - Gelecekte nasıl bir hayat yaşamak istediğinize dair bir kompozisyon yazınız, der. Bir seyisin oğlu hayalindeki hayatı, yüz dönüm arazi üzerine kurulmuş bir at çiftliği, ortada bir konak hatta konağın krokisi. Tam altı sayfa uzunluğunda bir ev ödevi yazarak öğretmenine verir. Bir hafta sonra öğretmen kâğıdı geri vererek: - Hayallerini kontrol altına al, senin bu şartlarda kompozisyondaki hayatı yaşaman imkânsız, yeniden yaz, der. Öğrenci babasına kâğıdı okuyarak, babasının görüşünü almak ister. Babası da: - Oğlum hayat senin, hayal senin. Hayalindeki hayatı değiştirmek istemiyorsan, yazdığını değiştirmeden iade edebilirsin, der. Oğlu da değiştirmeden öğretmenine kompozisyon kâğıdını iade eder. Öğretmen de bir verip kâğıdı geri verir. Aradan 20 yıl geçer. Yüz dönüm arazi üzerine kurulmuş olan, Amerika'nın en ünlü at çiftliğinin kenarında, lüks bir villan
Hem Fransa'dan ingiltere'ye hem de ingiltere'den Fransa'ya yüzerek Manş Denizi'ni iki defa geçen ilk bayan yüzücüydü Florence Chadwick. Büyük bir ideali daha vardı. Catalina Adası'ndan Califor-nia Sahili'ne kadar ki ‘21 millik mesafeyi yüzen ilk bayan yüzücü’ olmak istiyordu.
Yeni hedefi oldukça büyüktü ve ulaşılması oldukça zordu. Dört temmuz günü denizin suları oldukça soğuktu. Hava o denli sisliydi ki yüzücü, kendisine eşlik eden tekneleri zorlukla seçebiliyordu. Üstelik o bölgede köpek balıklarına rastlanıyordu... Florence, soğuğa ve köpek balıklarına rağmen hedefinden vazgeçmedi ve denize atladı. Tam 15 mil yüzdü. Teknede bulunan annesi ve antrenörü ona sürekli moral veriyordu. Televizyonlar canlı yayın yapıyorlardı.
Florence beş mil daha yüzdü. Sahile yarım mil kalana kadar kulaç atmaya devam etti. Ani bir kararla sudan çıkarılmasını istedi. Tek-nedekilerin teşviki işe yaramıyordu. Herkesi hayal kırıklığına uğrattı. Az m
Öğrencilerime hedeflerinin ne olduğunu genelde sorarım. Sayısalda okuyan, dersleri ve ahlakı iyi olan bir öğrencim:
- Amcamın ingiltere'de lokantası var, orada çalışıp para kazanmak istiyorum, deyince şaşırdım.
- Teneffüste gel de bir görüşelim senin idealini, dedim. Teneffüste geldi, aramızda şu şekilde konuşma geçti:
- Niçin İngiltere? Niçin lokanta?
- Hocam, babam bizi bırakıp yıllar önce ingiltere'ye çalışmaya gitti. Bizi yanına almak için oturma izni alması gerekiyordu, ingiliz kadınla nikahlandığında, oturma iznini alabiliyor. Bir kadınla anlaşmış. Kadın nikahtan önce babamın milyarlarını almış, nikah saati gelince de evet dememiş. Babam beş parasız olarak ingiltere'den kovuldu. Amcam oturma iznini almış, lokantası var. Ben amcamın yanına kaçak olarak gi
‘İnsan elinin uzanabildiğinden daha ötesini amaçlamalı.’ Robert Brovning Hedeflerimiz büyük olmalı ve bunları etrafımızdaki insanlara rasgele söylememeliyiz. Söylediklerimiz pozitif duygulara sahipseler, bizlere destek verirler; bizleri daha güçlü kılarlar. Söylediklerimiz hayata hep karamsar bakan insanlar ise, bize söyledikleri sözlerle gücümüzü kaybettirirler, ümidimizi kırarlar ve biz bunun farkına dahi varamayız. Bundan dolayı hayata olumlu bakan insanlara hedeflerimizi söylemeliyiz. Hedef, kesinleşmiş karar demektir. Hedef değiştirilmez. Hedefte kesinlikle kararsızlık olmaz. Atalarımız, en kötü karar en iyi kararsızlıktan iyidir, demiş. Bundan dolayı bir an önce hedefimizi belirleyip, zamanımızı en iyi şekilde değerlendirerek harekete geçmeliyiz. Yoksa ortada kalıveririz de haberimiz olmaz.
Bununla ilgili şu hikâye ilginç: Bir tazı iki tavşanın peşine düşmüş, soluk soluğa kovalıyordu. Biraz sonra tavşanın biri sağa, biri sola kaçtı. Tazı ‘
Başarı aynı yönde sonuna kadar gitmektir. ‘Nereye gideceğini bilen kişiye yol vermek için dünya bir yana çekilir.’ Hangi yönde nereye kadar gidiyoruz? Tam olarak ne istediğinizi bilirseniz, çevrenizdeki güçler size nasıl yardımcı olacaklarını bilirler. Zihninize ne yapmak istediğinizi söylerseniz onu yapmak için çalışır. ‘Nereye gideceğini bilmeyen gemiye hiç bir rüzgâr fayda vermez.’ sözü hedefsizliğin gerçek sonucunu ortaya koyuyor. Ne yapmak istediğinizi bilmiyorsunuz, ama çevrenizde binlerce fırsat rüzgârı uçuşmaya devam ediyor. Hedefiniz yoksa fırsatları nasıl kullanacağınızı, yelkenlerinizi ne şekilde ayarlayacağınızı bilemezsiniz. Kendilerini başarısızlığa mahkûm edenler hedefi, zihinde dolaşıp duran hayallerle karıştırırlar. İsteklerin, dileklerin hedef olduğunu sanırlar. Sonuçta hedefsizliklerini değil de talihsizliklerini suçlarlar. Onlara, isteseler neler yapabileceklerini söyleseniz, inandıramazsınız. Büyük işler başaranların, bunu sadece hedeflerine borç