Geçen yüzyılda,,büyükbabam Charles Robertson artık Kansas'ta çiftçilik yapmaktan bıkmıştı. Çocukları, karısı Harriet'i ve bütün eşyalarını kapalı bir arabaya koyarak bilmedikleri bir diyara, Kızılderililer bölgesine doğru yola koyulmuşlardı. Uzun bir seyahatten sonra Oklahama'nın kuzey doğusunda bulunan Cimarron Nehri'nin sahillerine geldiklerinde, kulübe yapmış ve içine yerleşmişler. Allah'ın bu gününe de şükrederek kendisine biraz arazi edinip etrafını da çitle çevirmiş. Zamanla para biriktirerek, civardaki bir köyde küçük bir dükkân açmış. Harriet, burada gerçekten de çok sıkıntı çekmiş. Dokuz çocukla kolay mı? Ne doktor, ne de okul var. Pekçok şiddetli kışlar, sıcak yazlar geçirmişler. Büyükbabam bir kere olsun halinden hiç şikâyetçi olmamış. Harriet, kocasının saygı duyulan bir vatandaş olduğunu ve çocuklarının mutlu günlerini görecek kadar çok yaşamış. İşte aziz okuyucularım, bugünün Amerika Birleşik Devletleri, Charles Robertson ve bir kere tecrübe etmekten yı
Bir ziyafette, Amerika'nın en eski kuruluşlarından birinin müdürü ile yan yana oturma fırsatını bulmuştum. Bir ara kocalarının ilerleyebilmeleri. için, kadınların ne şekilde yardımcı olabilecekleri hakkında düşüncesini sordum. Şöyle cevap verdi: "Kocalarını sevmekle ve onları kendi hallerine bırakmakla." Seven bir eş, kocasının yuvasında rahat ve mutlu olmasını ister; bunun temini için de gayret gösterir. Hatta kadın, kocasını işi ile başbaşa bırakabilecek kadar zekî ise, o zaman bir erkeğin işinde ilerleyememesi için sebep kalmaz. Kadının kocasına müdahale etmemesi, birlikte çalıştığı insanlar, aldığı maaş vs. hakkında şikâyet tarzında sözler sarf etmemesidir. Bir erkeği, amirlik taslayan bir hanım kadar pek az şey kızdırabilir. Kadınların çoğu, erkeklerini çok yüksek mevkilere getirebilmeyi hayal ederler. Kendi kendilerine bazı plânlar yapar, işleri [hakkında tavsiyelerde bulunurlar. Onların iş arkadaşları ile [dostluklar kurarlar. Bu şekildeki yersiz müdahaleleri,
Yeni Çevrelere Ve Olaylara Hazırlıklı Olun;Bazı kadınlar, kocalarının iş ve yer değiştirmesine şiddetle karşı çıkarlar. Alıştıkları bir yerden ayrılmayı akılları bir türlü kabul etmez. Vern L. Elliott: "Böyle kadınlar kocalarının ilerlemelerinde en büyük engeli oluştururlar." der. Geçenlerde birisi naklediyordu. Bir kurumda çalışkan bir memur varmış. Bir başka şehirde daha büyük bir işe tayin ettiklerinde bunu reddetmiş. Gösterdiği sebep ise traji komikti; karısı, anne-baba ve arkadaşlarından ayrılamazmış! Gerçi, tam bir yere yerleşip alışmışken bir başka yere gitme mecburiyeti ilk bakışta hoş bir şey değilse de zarurî durumlarda bu yapılabilmelidir. Evlilik bu gibi durumlara göğüs gerecek kadar sağlam temellere dayanmalıdır. Hem "tebdili mekânde ferahlık vardır" diyerek insan kendisine bir teselli noktası da bulabilir. Özellikle de savaş yıllarındaki subay ailelerinin durumlarını düşünün. Bugün burada olmalarına rağmen yarın nereye gidecekleri belirsiz
Kocanız terfi etmeye hazır mı? Değilse bunun için ne yapıyor? Karısı olarak bu konuda siz ne yapıyorsunuz? Başlangıçta, pek az kimse gelecekleri hakkında bir fikre sahip olur. İstedikleri görevi belki on, onbeş yıl sonra elde edebileceklerini ümid ederler. İlerleyebilmek için işlerini daha iyi öğrenmek zorundadırlar. Bu öğrenme de, tecrübe ve özel çalışmalarla mümkündür. Bazı büyük firmalar, kendi personeline yetiştirme kursları açarlar. Bazıları da masraflarını kendileri karşılamak suretiyle, elemanlarını özel olarak terfiye hazırlarlar. Tecrübeler her iki şeklin de olumlu sonuçlar verdiğini göstermiştir. Örneğin, kunduracı olan Charles C. Frost, her günün bir saatini çalışmaya ayırarak ünlü bir matematikçi olmayı başarmıştır. Georg Stefenson, bir mühendis için gerekli olan matematiği geceleri öğrenmekle lokomotifi icad etmiştir. James Watt, ticaretle uğraşırken kimya ve matematiği öğrenerek buhar makinesini keşfetmiştir. Bütün bu saydığı
Coşkuyu Arttırmanın Kuralları; Uygulandıkları takdirde bu altı kuralın olumlu sonuçlar verdiğine şahit oldum. Kocanıza bir kere tecrübe etmesini rica edin. Herhangi bir insanın coşkusunu arttırıp heyecanını yükselteceği garanti edilebilir. İsterseniz birlikte inceleyelim: 1- İşinizin her türlü özelliği ile, bütün olarak bunların kuruluş ile ilişkilerini öğrenmeye çalışın. İnsanların birçoğu, kendilerini, büyük bir havuzda küçük bir kurbağa gibi farz ederek, kendilerine verilen işin dışında hiçbir şey öğrenmek istemezler. Bilmem iki adamın hikâyesini hatırlar mısınız? Bir gün yan-yana çalışan iki işçiye sormuşlar: "Ne yapıyorsunuz?" diye. Bunlardan birisi: "Tuğla diziyorum" diye cevap verirken diğeri: "Katedral yapıyorum" cevabını vermiş. Yaptığı iş hakkında bilgi sahibi olmak veya verim almak insanın isteğinin artmasına sebep olan faktörlerdir. Meşhur Amerikan kadın gazetecilerinden Ida M. Tarbell bir seferinde 500 kelimelik bir makale için haftalarca m
Mahkeme lideri fakir olmaktan rahatsız olmadı. Hermason, "Bir beyefendi fakir olmaktan rahatsız olmamalıdır." dedi. Bunun anlamı: "Bir beyefendi, fakir olduğunda huzurlu olmalı ve iyi karakterini kaybetmemelidir." şeklindedir. Saray Mahkemesinde "Hulifiğ" isimli yüksek bir devlet görevlisi vardı. O tıpkı bahsedildiği gibi fakir olduğunda huzurlu [kalabilen bir centilmendi. O dönemde, Saray Mahkemesinde çalışan liderlere maaş bağlanmazdı. Genellikle, Huling dışındaki diğer tüm liderlerin hepsinin kendi malı vardı» O çok fakirdi ve sıkça oğullarının [dağlardan topladığı tahtalar sayesinde kazandığı para ile yaşıyordu. Fakat böyle buhurumda bile o büyük amacını değiştirmedi. Saray Mahkemesinde, onun dürüstlüğü ve sultanı direkt olarak eleştirme cesaretine sahip olan tek kişi olduğu bilinmekteydi. Mahkemesinde herhangi bir şey doğru yapılmadığında ise, imparator ile görüşme talep etmekteydi. Sultan, sıkça mahkemedeki diğer kişilerden Huling ile baş başa konuşabilme
Sade yaşam nesiller boyu takdir edildi O, sade bir yaşam sürdü. "Ben günde iki defa yemek yiyorum ve arada hiçbir şey yemiyorum." dedi. Birçok imparator ölümsüzlüğü çok istedi ve sonsuz yaşamı elde etmek için ilaç ya da başka afollar bulmaya çabaladı. Bir defasında bir kişi İmparatora hediye olarak "Uzun Yaşamı Elde Etmenin Sırları" ve "İksir" isimli iki kitap verdi. O, onu okumayı reddetti. Doğum ve ölüm insan olmanın şartlarıdır, bilgelerin söylediği gibi, "Gökyüzü ve yeryüzü sıra ile döner, gündüz ve gece gibi." Hermason dedi ki: "Huzurlu yaşayarak ölümü bekle. Bunlar bilge kişinin yoludur. Neden ölümden korkayım ki? Ben bu dünyaya geldiğimde olağanüstü değildim. Ben de diğer kişiler gibi büyüdüm. O iksirleri içmedi ve masajlar istemedi. Sağlıklı kalmak için, "Günlük yaşamda orta derecede bir diyet ve iyi alışkanlıklar. İşte bu kadar." prensibini takip etti. 60 yaşındayken, onun bıyıklarının bir kısmı beyazladı. Bazı kişiler ilaç ile rengin geri döne